Sosyalist İşçi, yeni sayısında Cemal Kaşıkçı cinayetini ve bu cinayetin dünyadaki diğer gazeteci cinayetleriyle bağlantısını tartışıyor.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi münferit bir olay değil. Dünya genelinde 2008 krizi ve onu takip eden politik gelişmelerden beri gazeteci cinayetleri ve tutuklamaları artıyor. Demokratik diye bilinen ülkeler dahil her yerde sağcı otoriterleşme ve militarizm gazetecileri hedef durumuna getiriyor.
Gazetecileri Koruma Komitesi (Committee to Protect Journalists- CPJ)’ne göre 2018 yılında 44 gazeteci öldürüldü. En fazla gazeteci cinayetinin işlendiği ülkeler arasında Afganistan, Meksika ve Suriye ilk sıralarda. Ardından da Latin Amerika ve Afrika ülkeleri geliyor. Afganistan, Irak ve Suriye gibi ülkelerdeki cinayetlerin ana nedeni iç savaşlar ve çatışmalar iken Meksika’da uyuşturucu çetelerinin gazetecileri hedef alması ana neden.
Gazeteciler Avrupa’da da hedefte
Avrupa ülkeleri açısından da son bir yıl daha önce görülmedik ölçüde kanlı geçti. Malta, Slovakya ve Bulgaristan’da üç gazeteci cinayeti işlendi. Önce Malta’da, Panama belgelerini dünyaya duyuran gazeteci Daphne Caruana Galizia arabasına konan bomba ile öldürülmüştü. Panama belgeleri dünya zenginlerinin çeşitli adalara kaçırdıkları milyarlarca dolarlık zenginliği ve kirli rüşvet ilişkilerini ifşa etmişti.
Ardından Slovakya’da yolsuzluk haberleri yapan gazeteci Jan Kuciak evine düzenlenen saldırı sonucu vurularak öldürüldü. Kuciak'ın çalıştığı haber portalı gazetecinin cinayetten önce İtalyan mafyası ile bağlantılı üst düzey bir siyasi yolsuzluk olayını araştırdığını duyurdu. Son olarak da Bulgaristan’da yolsuzluk ve rüşvet haberleri yapan 30 yaşındaki gazeteci Viktoria Marinova tecavüz edilerek öldürüldü. Marinova öldürülmeden önce AB fonlarında yapıldığını düşündüğü yolsuzluklar üzerine araştırmalar yapıyordu.
2009 en kanlı yıl
CPJ 1992 yılından beri gazeteci cinayetlerinin istatistiklerini tutuyor. 2009 yılı 76 gazeteci cinayeti ile en kanlı yıl olurken 2011’den bu yana cinayet oranları oldukça yüksek seyrediyor. Bunda Ortadoğu devrimleri, meydan işgalleri ve Occupy hareketi ile sonrasında yaşanan iç savaşlar, emperyalist ülkelerin artan rekabeti, küresel zenginlere ait bilgilerin sızdırılması gibi olayların payı büyük. 2012 yılında 74, 2013’te 73, 2014’te 61, 2015’te 73, 2016’da 50, 2017’de 46 gazeteci öldürüldü.
Tutuklu gazetecilerin sayısında da özellikle 2008 yılı sonrasında neredeyse sürekli bir artış var. Rekor yıl 262 ile 2017 yılı oldu. 2018 rakamları ise önümüzdeki ay açıklanacak.
Politikacıların gazeteci düşmanlığı
Gazeteci cinayetleri ile sağcı hükümetlerin gazetecileri düşman olarak görmesi arasında da önemli bir ilişki var. Medyayı kontrol altına almak ve her türlü muhalif sesi kesmek tüm otoriter yönetimlerin ortak noktası.
Slovakya Başbakanı Robert Fico muhalif gazetecilere “aşağılık fahişeler” ve “aptal sırtlanlar” gibi sözlerle hakaretler yağdırırken, Sırbıstan Başbakanı Aleksandar Vucic muhalif gazetecilere “vatan hainleri”, “dış odakların paralı ajanları” demişti. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise muhalif yayınların yazdıklarını, ülkeyi ele geçirmek isteyen George Soros’un yalanları olarak anlatıyor. Son seçimlerin ardından Macaristan’da son büyük iktidar karşıtı yayın organları da kapatılarak medya tamamen hükümet kontrolü altına alınmıştı.
Trump da yıllardır muhalif yayınlar için “yalan haberler” ve “halk düşmanları” diyor ve konuşmalarında sık sık gazetecilere hakaretler savuruyor.
Kaşıkçı cinayetinin hesabını sormak neden önemli?
Suudi gazeteci Kaşıkçı’nın Suudi egemen sınıfı arasındaki rekabet içerisinde yer alan taraflardan birine yakın olması ve kendisinin kirli biri olması gerçeklerin açığa çıkarılması gerektiğini ortadan kaldırmıyor.
Kaşıkçı cinayeti tüm dünyanın gözü önünde alenen işlenen bir cinayet. Trump’ın 100 milyarlık dolarlık askeri anlaşmayı riske atmamak için sessiz kalmayı tercih etmesi, Türkiye’nin muhtemelen bu krizi fırsata çevirmeye çalışması tüm muhalif gazeteciler ve muhalifler açısından tehlikeli.
Devletlerin cinayetlerin üstünü bu şekilde örtmesi yolsuzlukların, savaşların ve kapitalizmin kirli yüzünü ifşa etmeye çalışan tüm muhalifler için açık bir tehdittir.
(Sosyalist İşçi)