Merkez Bankası'nın faiz artışı kararı finans sermayesinin çıkarına hizmet ediyor.
Erdoğan'ın "faiz konusundaki hassasiyetim değişmedi" demesinden saatler sonra, Merkez Bankası piyasaların beklemediği yükseklikte faiz artışına gitti.
Türkiye kapitalizmi, dünyada en yüksek faiz veren ülkeler sıralamasında yerini pekiştirdi. Finans sermayesinin çıkarlarına hizmet eden bu kararın ekonomik maliyeti, halka hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı olarak dönecek.
Borç krizi yaşayan şirketlerin ayakta kalması imkansızlaşırken, yatırımlar da azalacak. Ekonominin küçülmesi, işsizliğin artması demektir.
Faiz artışı kararının ardında borç istenen küresel sermayeye TCMB'nin bağımsızlığını kanıtlamak motivasyonu olduğu gibi, pratik hedef Türk lirasının dolar karşısındaki düşüşünü önlemekti. Fakat bu olmamış gibi gözüküyor.
Faiz artırımı öncesi 6.40 olan dolar, kararın ardından 6 liraya düşse de kısa bir sürede yükselişe geçerek 6.10 üzerine çıktı. Mayıs ve Haziran aylarında yapılan faiz artırımları sonrasında da lira biraz değer kazanıp, sonra yine düşmeye devam etmişti.
Faiz artımının yabancı sermayeyi çekip çekemeyeceği, dış borç ödemelerinin geldiği Eylül ve Ekim aylarında netleşecek.
Volkan Akyıldırım