AKP kongresinden "yerli-milli" konseptin devam edeceği ve bütçenin önemli bir kısmının silahlanmaya aktarılacağı mesajları çıktı.
AKP kongresini yaptı, parti başkanlığına yine Erdoğan seçildi. Parti kongresinde ‘kadroları’ yenilese de siyasi olarak yerli ve milli çizgisini devam ettireceğini bir kez daha göstermiş oldu.
Kongrede tek öne çıkan şey Erdoğan’ın konuşmasıydı. Yerli ve milli söylemin bir takım ezberlerinin, savaş yanlısı milliyetçi sloganların tekrar edildiği konuşmada ekonomik krize de değinildi. Erdoğan iktidarın ekonomik krize dair resmi söylemini tekrarladı ve ‘Onların doları varsa bizim allahımız var' sözünü yineledi. Krizin olmadığını, yaşananın uluslararası güçlerin ekonomik darbe girişimi olduğunu iddia etti. İktidar önündeki siyasi ve ekonomik sorunlara karşı anti emperyalizm kılıfıyla tepki gösteriyor. Kongrede de birçok kez ABD’ye karşı sözler sarf edildi.
Ancak Erdoğan'ın ekonomik kriz karşısında ABD karşıtı bir milli söylem tutturması AKP'yi anti emperyalist kılmıyor. İktidar özellikle Suriye konusunda ABD ile pek çok gerilim yaşadı. Ancak bu gerilimlerin kaynağı Suriye üzerinden farklı ülkelerin yaşadığı çıkar çatışmasıydı. ABD ile Türkiye'nin çıkarlarının zaman zaman uyuşmuyor olması Türkiye'nin anti emperyalist olduğu anlamına gelmiyor. Üstelik ABD ile çıkarları uyuşmadığı zaman bir başka emperyalist güç olan Rusya ile yakınlaşmaya çalışması iktidarın emperyalizmle bir sorununun olmadığının diğer kanıtı. Dahası yıllardır farklı düzeylerde devam eden her türlü gerilimde iktidar temsilcileri pek çok kez ABD karşıtı ifadeler kullansa da devletin ABD ve müttefikleri ile her türlü işbirliği aynen devam ediyor.
Kongrede partinin iktidar olduğu dönem boyunca gerçekleştirdiği icraatlar konusunda, eğitim, sağlık, adalet gibi bir dizi alanda yapılanlar Erdoğan tarafından üstün başarı olarak sunuldu, yerel seçimler öncesi vaatler yinelendi. Eğitimde başarı iddia ediliyor, oysa ortaokul, lise ve üniversiteye giriş sınavlarının neredeyse her yıl değiştiği eğitim sisteminde yetişen Türkiyeli öğrencilerin seviyesi 72 ülkede 50. Üniversite sayısını 76’dan 207’ye çıkarmakla övünülüyor ama üniversiteler bilim kurumları olmaktan çıkalı çok oldu. Binlerce öğretim görevlisi ve akademisyenin atıldığı, liyakatın geçer akçe olmadığı ‘tesislere’ dönüştü. Sağlık sonu gelmez bir ticaret ve rant alanına çevrildi. Adalet sistemi denilince yeni yapılan adliye binalarından başka söyleyeceği çok bir şey olmayan Erdoğan’ın hızla konuyu getirdiği ulaşımda da durum farklı değil. Erdoğan savunmaya yani savaş araçlarına ayrılan 45 milyarlık bütçenin 75 milyara çıkacağını söyledi. Ekonomik kriz gerekçesiyle yoksullara tasarruf etmeleri söylenirken, kamu harcamalarında yani eğitim, sağlık gibi hizmetlerde tasarruf yapılacağı açıklanırken haklarımızdan kesilen paraların tanka, topa, silaha uçağa harcanması planlanıyor. Sadece kamusal haklar konusundaki özelleştirme ve rant değil politik haklar konusunda da partinin 17 yıllık geçmişine geçer not vermek mümkün değil. Kürt sorununun çözümü için görüşmelerin yapıldığı, demokratik reformların vaat edildiği bir politik programdan, devlet bekası iddiasıyla demokrasinin rafa kalktığı politikalara geçildi.