İzmir’in Güzelbahçe ilçesinde 16 Kasım 2021 tarihinde Suriyeli işçiler Ahmet Elali, Mamun Elnebhan ve Muhammed Elbiş'in yakılarak öldürülmesine ilişkin açılan davanın ikinci duruşması 14 Haziran’da İzmir Adliyesi 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Sanık Kemal Korukmaz ile Suriyeli işçilerin avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya, kalabalık bir dinleyici grubu katıldı. Basın açıklamasına ve duruşmaya İHD, Hepimiz Göçmeniz Irkçılığa Hayır Platformu, Mülteci Medyası, Konak Mülteci Merkezi, Yaşamak Derneği, Mülteci-Der, Hak İnisiyatifi, Halkların Köprüsü, Konak kent konseyi mülteci meclisi, Suriyeliler ile Dayanışma Derneği, Kar Değil Yaşam, İnsan Hakları ve Sosyal Güvenlik Forumu (BARQ), İnsan Hakları Gündemi Derneği, Uluslararası af örgütü, DSİP, TİP, TÖP, Halkevleri temsilcileri katıldılar.
Sanık Korukmaz, 13 sayfalık savunmasında suçsuzum diye savunma yaptı
Duruşma, mahkeme başkanının bir önceki davadan sonra istenen raporların listesini çıkarması ve eksikleri tespit etmesiyle başladı. Hastanelerden gelen raporlarda Ahmet Elali, Mamun Elnebhan ve Muhammed Elbiş'in yanık sonucu öldükleri okundu. Kemal Korukmaz'ın avukatlarının "akli dengesinin yerinde olup olmadığına dair" Adli Tıp Kurulu'ndan talep edilen raporun mahkemeye ulaştığı söylendi. Raporda sanığın cezai ehliyetinin tam olduğu belirtildi.
Daha sonra hakim sanığa savunma yapıp yapmayacağını sordu. Kemal Korukmaz 13 sayfalık bir yazılı savunmayı mahkemeye sundu.
Korukmaz savunmasında “Birlik Beton’da yıllarca Suat Matur ile çalıştım. Hem kendisi ile hem de çalışanlarla sorunlarım var, bana borçları var, beni sigortasız çalıştırdılar. Daha önce ifade vermememin sebebi eski patronumun ailemi ve beni tehdit etmesidir. Bana ve aileme bir şey olursa sorumluları bunlardır. Bana gönderdiği avukat da 'deli taklidi yapmamı' söyledi. Ben suçsuzum. Üzerime suç atılmaya çalışılıyor. Polise de gittim kimse beni dinlemedi” ifadelerini kullandı.
Yazılı savunmasında Korukmaz “Olay günü İzmir’in Urla ilçesinden inşaat alanına geldim. Orada Adem Göl ile zeytinyağı işlerini konuştuk. Onlar patrondan gizli zeytinleri topluyorlardı, ben zeytinleri alıp onlara zeytinyağı yapıp getiriyordum. O gün de zeytinyağını bırakmaya gelmiştim. Daha önce bana bu işin gizli yapıldığını o yüzden kameralardan uzak durmam gerektiğini söylemişlerdi. O yüzden kameralardan kaçındım. Kendimi pek iyi hissetmiyordum, oradan hastahaneye gittim. Hastahane dönüşü tekrar inşaat alanına geldim. Öncesinde hasta olduğum için terlemiştim, Camiye uğrayıp elimi yüzümü yıkadım, üstümü değiştirdim. Kamerada elimde görülen zeytinyağı bidonudur. Sonra bidonu inşaat alanına bıraktım. Gece orada kalmak istedim ama yer yok dediler. Ben Suriyeliler’in olduğu yere gittim, baktım üç kişi kalıyorlar. İçerisi kötü kokuyordu. İçerde çay, kahve için elektrik ile su ısıtıyorlardı. Telefonu şarja taktım ama elektrik şalteri attı. Gidip açtılar. Gece kalacak yer olmadığını görünce eve gittim.
Ertesi gün geldiğimde yangın çıktığını ve ölüm olduğunu söylediler. İşçiler ile yangının nasıl çıktığını konuştuk. Daha önce de elektrik ile ilgili kazalar olmuştu. Patronun oğlu ile hastanelere Suriyeli işçilerin yanına gittik. Burada Suriyeli işçileri gördük. Patronun oğlu Malik Matur hayatını kaybeden Suriyelilerle ilişki kurmamı engelledi. Suriyeli işçilerden biri “abi abi” diye bana seslendi ama Malik onu videoya çekmeme izin vermedi. Yangından birkaç gün sonra tekrar zeytin almak ve zeytinyağı teslim etmek için gittiğimde beni kovdular” ifadelerini kullandı.
"Hesabındaki paralar neden yattı?"
Mahkeme başkanı, sanık Kemal Korukmaz’a “geçen davada banka hesaplarıma bakın olayı anlarsınız demiştin, Ziraat bankası hesaplarını gönderdi, İş bankasından hala bekliyoruz. Bu hesaplardan neyi anlamamız gerekiyor” diye sordu. Sanık yakalandığında üstünden çıkan para miktarı yüzünden kendisine soru sorulduğunu, bahçe düzenlemesi vs işler yaptığını, bu paraların işlerinden kaynaklı olduğunu, para sıkıntısı olmadığını söyledi.
Hayatını kaybeden işçilerin avukatlarından Eylem Soylu sanığa ifadesiyle ilgili sorular sordu. Avukat Soylu, “İfadenizde olaydan sonra Malik Matur'un tehdit etmesiyle ilgili polis ve jandarmaya gittiğinizi söylüyorsunuz. Karakola ne zaman gittiniz ve şikâyetinizi kime anlattınız? Komiserle tanıştığınıza göre neden ısrarcı olup şikâyetçi olmadınız" diye sordu.
Sanık, “Tarihleri hatırlamıyorum. Ama yangın olayından 7-8 gün sonra olabilir. Karakolun içine girmedim, kapıda sivil bir memur vardı. Beni karakoldan içeri bile almadı. Memurun ismini de bilmiyorum” şeklinde cevap verdi.
Avukatların karakoldan kimleri neden tanıyorsun sorusuna bahçe düzenlemeleri yüzünden bazı polislerin onu tanıdığını ve telefonlarının olduğunu söyledi. Geçen duruşmada söylediği “herkesi tanırım, hepsi beni tanır” lafını tekrarlamadı.
Sanık, avukatını azletti
Sanık avukatı, müvekkilinin ifadelerinde sürekli çelişkiler bulunduğunu belirterek, "akli dengesinin yerinde olmadığını düşündüğünü" söyledi. Avukatına itiraz eden sanık ise akli dengesinin yerinde olduğunu ifade etti, avukatının fabrika patronu tarafından gönderildiğini, kendisi aleyhine çalıştığını iddia etti ve avukatını azletti.
Savunmanın ardından mahkeme heyeti, "sanığın müdafisini duruşma anında azlettiğini, sanığın üzerine atılı suçun, müdafisi ile ifade vermesini gerektirdiğini" belirtti ve sanığa Baro tarafından müdafi atanmasına, sanığın tutukluluk halinin devam etmesine karar verdi. Dava 4 Ekim 2023 tarihine ertelendi.
Duruşma öncesi açıklama
Duruşma öncesi İzmir Mülteci Dayanışma Platformu adliye önünde basın açıklaması düzenledi. Platform adına yapılan açıklamayı Türkçe olarak Hacer Yeşilçay, Arapça olarak Taha Elgazi okudu.
Açıklamada, sanığın cinayeti "ırkçı saiklerle işlediği" vurgulandı ve şöyle denildi:
“Faili cinayete azmettiren, nefret ortamının oluşmasına zemin hazırlayan nefret söylemleri son bulmalıdır. Bu söylemleri dile getirenlerin yargılanmasını sağlayacak bir nefret söylemi yasası acilen çıkarılmalıdır."