Merhaba, sizi tanıyabilir miyiz?
İsmail Çapar, İzmir Mülteci Dayanışma Platformu (İMDP) aktivistiyim.
Platform nasıl kuruldu?
İsmail Çapar: İMDP, mülteci alanında ya da genel manada hak savunuculuğu yapan 11 kurumun yan yana gelmesi ile kurulmuş olan, şu anda 26 bileşeni bulunan bir yapı. Ayrıca yeri gelmişken şuna da değinmem gerek, her ne kadar platform olsa da herhangi bir kuruma mensup olmayan ama bireysel olarak alanda aktivizm yapan her birey üye olabiliyor.
Neyi amaçlıyorsunuz?
İMDP, mültecilere yönelik her türden saldırıya karşı mücadele etmek üzere, tüm dayanışma hareketlerinin içinde yer almaya çalışmak üzere, esas olarak mültecilere yönelik “ırkçı-milliyetçi” söylem ve saldırılara karşı bir araya geldi ve hem hareketi inşa ederek hem de mevcut hareketlerin içinde yer alarak mücadeleyi birleştirme ve büyütme amacı güdüyor. İMDP aktivistleri olarak bizler, dünya ve ülkemiz deneyiminde, mültecilere yönelik saldırıların esas kaynağının ırkçı-milliyetçi zihniyet ve politikalar olduğunu ve de bu zihnin tüm dünyada beslenmeye devam ettiğini görüyor ve bunu değerlendiriyoruz.
Dolayısıyla bizler tüm dayanışma biçimlerinin çok kıymetli olduğunu fakat doğrudan ırkçı-milliyetçi hat ile mücadele edilmediğinde, “esas” ile değil de onun sebep olduğu sonuçlarla mücadele edildiğini düşünüyoruz ve bu alandaki eksiği gidermek iddiası ve amacındayız.
Şu ana kadar neler yaptınız?
Yunanistan’a düzensiz olarak geçen ve geri itilen mültecilerin insani koşullarda tutulmamasından dolayı gidip olayı yerinde inceledik, raporlayarak basın açıklaması yaptık. İzmir Güzelbahçe’de çalıştıkları şantiyeye ait barakada yakılarak öldürülen üç Suriyeli mülteci gencin mezarları başında anmasını yaptık, başlayan yargılama sürecini de takip ediyoruz. Seçimlerden önce mevcut siyasi partilerin il başkanlıklarını ziyaret ederek mülteci karşıtı dilden uzak durulması gerektiğini bildirdik ve uluslararası sözleşmeden doğan hakların tanınmasını talep ettik. Deprem zamanında mültecilere dair ayrımcılığın devam etmesi ve kamunun “depremzede mültecilerin” barınma sorununa kesinlikle ilgilenmesine ilişkin genelgeden dolayı İzmir’e gelen mülteci ailelerin barınma, temel ihtiyaç sorunlarının giderilmesi ile ilgilendik. Şu sıralar 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü ile ilgili üç gün sürecek bir dizi etkinlik hazırlığındayız.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
O malum sloganda söylendiği gibi, “ya hep beraber ya hiç birimiz.”
Ezilenleri kurtaracak olan şey, ezilenlerin birleşik mücadelesidir. Zira ezilenlerin bölünmüşlüğünün nedeni, egemen sınıfın sınıfsal ihtiyacındandır, yani sömürü düzeninin sorunsuz, itirazsız devamı amaçlanmaktadır.
(Sosyalist İşçi)