Taliban’a yönelik ılımlı tutum kabul edilemez

Taliban’ın iktidarında özellikle kadınların, LGBTİ+’ların, çocukların hayatları ciddi risk altında. Bu duruma karşı Türkiye’de farklı şehirlerde dayanışma eylemleri yapıldı. Küresel çapta dayanışma örgütlemek için kadın örgütleri bir araya geliyor. Türkiye’deki ilk Müslüman feminist kadın derneği olan Havle üyeleri, Afganistan’daki gelişmeler hakkındaki sorularımızı kolektif olarak yanıtladı:

Afganistan’daki kadınlarla dayanışmak için uluslararası kampanyaların ve çağrıların kritik önemde olduğunu belirten Havle Kadın Derneği bu bağlamda, Malezya merkezli önemli bir Müslüman feminist örgüt olan Musawah’nın çağrısını Türkçeye çevirdi. Afganistan’a komşu sınırların açılması, göçmenlerin güvenli geçişinin temin edilmesi, uluslararası kadın hareketlerinin, şiddete ve baskıya karşı mücadele eden herkesin kendi hükümetlerine basınç oluşturması gibi taleplerin yer aldığı açıklamada ülkedeki kadın ve insan hakları savunucularının güvenliği ve kaynak oluşturulması için desteklenebilecek kurumlar belirtiliyor.

Havle üyeleri Taliban’ın ilk kez ülkeyi yönetmediğini hatırlatarak, Afganistan’da yaşayanların destek çağrılarını işaret etti: “Bu noktada büyük güçler ve büyük resimle ilgili eleştiri ve analizleri bir yana bırakıp orada zulme uğrayan kişilere destek olacak bir mekanizmanın oluşturulması gerekiyor.” Birçok ülkede Taliban’ın rejimi devralışının anti-emperyalist boyutundan dem vuranların olduğunu ifade eden Havle derneği, Türkiye’deki iktidarın Taliban’a yönelik bir süredir sergilediği görece ılımlı tutumu kabul etmenin mümkün olmadığını belirtti.

İktidarın Afganistan politikasının yanı sıra son dönemde yükselen ırkçılık da bu bağlamda Türkiye’deki en önemli sorunlardan biri. “Afganistan’da mağduriyet yaşayan kişiler Türkiye ve diğer ülkelere gittiklerinde de “kurtulmuş” olmuyor. Türkiye’de Suriyelilerle birlikte tırmanışa geçen yabancı düşmanlığı ve ırkçılık Afganistan’dan Türkiye’ye gelenlerle birlikte iyice çığırından çıktı. Göçmen politikalarının yetersizliği ve alınan kararlarda şeffaf ve hesap verebilir bir davranış olmaması bu durumu körüklüyor. İlgili mekanizmaların böylesi bütünlüklü politikaları yürürlüğe sokmasını talep etmek gerekiyor.”