İran'daki gösteriler giderek yayılıyor. Pek çok şehirde gösteriler düzenlenirken rejimin nasıl cevap vereceği belirsizliğini koruyor.
İran’da Perşembe günü hayat pahalılığına karşı ekonomik nedenlerle başlayan isyan Cuma günü rejime karşı sloganların yayılması ile politik bir isyana dönüştü. En son 2009 yılında sokağa inen kitlelere rejim sert bir şekilde müdahale etmişti. 2011 yılında başlayan Ortadoğu Devrimleri ise İran’ın büyüyen isyan dalgasına nasıl müdahale edeceği konusunda kararsız kalmasına yol açıyor. İsyan egemenlerin gözünde Tunus ve Mısır’daki bir devrime de evrilebilir, sert bir müdahale sonucu Libya ve Suriye gibi bir iç savaşa da. Bu nedenle rejim isyanı kontrolden çıkmadan bastırmaya çalışıyor.
İsyanın üçüncü gününde yine de birçok şehirde polisle göstericiler arasında çatışma yaşandı. Ahvaz’da hükümet binası ateşe verildi. Gece boyunca süren gösteri ve çatışmalarda çok sayıda gözaltı yaşandı, üç kişi de yaşamını yitirdi.
Tahran Üniversitesi’nde toplanan öğrencilere polis müdahale etti ve öğrencilerin üniversite dışına çıkmasını engelledi.
Göstericiler zaman zaman Devlet Başkanı Ruhani için “ölüm”, “Devrim Muhafızlarına ölüm” sloganları atıyor. Ortadoğu Devrimleri’nin meşhur sloganı “halk rejimin devrilmesini istiyor” da atılan sloganlar arasında. Ayrıca dini lider Ayetullah Hameney’e karşı sloganlar yaygın bir şekilde atılıyor.
Çatışmaların ardından rejim, göstericilerin haberleşmek için kullandıkları en popüler uygulama olan Telegram’a erişimi engelledi. Ardından da birçok şehirde cep telefonlarının internete ulaşımını kesti. Böylece göstericilerin birbirleri ile iletişimi ve yaşanan şiddet olaylarını dünya ile paylaşmaları engellendi.
Bugün ise isyanın dördüncü gününde Kürtlerin ve Azerilerin de sokağa inerek rejimi protesto edeceği açıklandı.
Rejim aslında uzun zamandır ekonomik sıkıntılar yaşıyor. Suriye rejimine, Yemen’deki muhaliflere ve Filistin’de savaşan Hizbullah’a yapılan askeri yardımlar ülkenin ekonomisini daha da zorluyor. Bu nedenle sokaklarda “Ne Gazze ne Lübnan canım feda İran’a” ve “Suriye’yi bırakın derdimize çare bulun” sloganları atılıyor.
Ruhani geçen ay İran’da bir ilki gerçekleştirerek ulusal bütçenin harcama kalemlerini açıklamıştı. Bu kalemler arasında rejime yakın dini kurumlar ve araştırma merkezlerine ne kadar bütçe verildiği de yer alıyordu. Böylece halk ekonomik sıkıntı içerisindeyken, özellikle egemen sınıfın bir parçası olan dini kurum temsilcilerine ne kadar büyük pay verildiğini görmüş oldu. Göstericilerin dini kurumlara karşı attığı öfkeli sloganların nedenleri arasında baskıcı rejimin yanı sıra bu sınıfsal adaletsizlik de var.
Eylemlerde kadınlar da önemli bir yere sahip. Zaten bir kaç haftadır Beyaz Çarşamba eylemleri ile beyaz eşarp takıp zaman zaman da başörtülerini çıkarıp rejimin kılık kıyafet baskısını protesto ediyorlardı. Stadyumlara girme yasağına karşı da erkek kılığında stadyumlara girme eylemleri yapıyorlardı. Bu eylemlerin sonucu olarak isyanın başladığı gün başörtüsü takmayanlara yönelik hapis cezası kaldırıldı. Dolayısıyla kadınlar isyan başladığında da aktif bir şekilde eylemlere katıldılar. Hatta bir kadının başörtüsünü çıkarıp polislere doğru salladığı paylaşım isyanın sembollerinden biri oldu.
Rejim ise iktidar bloğundaki çatlaklar nedeniyle henüz net bir tavır almış değil. Rejim içi reform yanlısı muhalefet ekonomik sıkıntılar nedeniyle gösteri yapmanın meşru olduğunu ancak şiddete bulaşılmaması gerektiğini söylüyor. Rejim yanlıları ise Cumartesi günü birkaç bin kişiden oluşan bir karşı gösteri düzenledi.
İran Başkanı Ruhani’nin Kadın ve Aile İşleri’ne bakan Başkan Yardımcısı Ebtekar “gösteri yapmak bir haktır ancak göstericiler onları kimin yönlendirdiğini bilmek ve liderlerinin kim olduğunu bilmek zorundadır” şeklin tweet attı.
Rejim yanlısı Kanun gazetesi ise İslami temellere saldırmamak ve silahlanmamak kaydıyla gösteri yapmanın hak olduğunu yazdı.
Ruhani’nin önemli sağ kanat ekonomi danışmanlarından Hüsameddin Ashena ise “Ülkemiz işsizlik, yüksek fiyatlar, yolsuzluk, çevre, su sıkıntısı, sınıf farklılıkları, gelirin eşitsiz dağılımı gibi ciddi sorunları var ve insanların seslerini duyurma hakkı var” şeklinde tweet attı. Ancak sorunların sokakta çözülemeyeceğini hemen ekledi.
Hükümet temsilcileri henüz göstericilere karşı net bir açıklama yapmazken 2011’den beri bütün isyanlarda gördüğümüz gibi isyan hareketinin arkasında emperyalistlerin, din düşmanlarının ve teröristlerin olduğunu iddia etti.
Trump’ın göstericilere destek vermesini bahane eden rejim bu işin arkasında İsrail, Suudi Arabistan ve ABD’nin olduğu söyledi. Yetinmedi New York’tan paylaşım yapan ve kendine ateist diyen bir twitter hesabının paylaşımlarını göstererek, göstericilerin de İslami rejime karşı sloganlarını hatırlatarak isyanın din düşmanı olduğunu söyledi.