Muhafazakar/sağ çizgideki Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile faşist Avusturya Özgürlük Partisi (ÖFP) arasındaki koalisyon görüşmeleri, bir aydan fazla süren müzakerelerin ardından çöktü. Daha önce de ÖVP, Avusturya Sosyal Demokrat Partisi (SPÖ) ve NEOS arasındaki görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bu sonucun ortaya çıkmasında, özellikle İçişleri ve Maliye Bakanlıkları gibi kritik pozisyonların dağılımı konusunda yaşanan anlaşmazlıklar neden oldu.
Bu gelişme, Avusturya'yı daha önce benzeri görülmemiş bir siyasi durumla karşı karşıya bıraktı. Ülkede yeni seçimler yapılıp yapılmayacağı veya başka koalisyon seçeneklerinin değerlendirilip değerlendirilmeyeceği belirsizliğini koruyor.
ÖVP Genel Sekreteri Alexander Pröll, yaptığı açıklamada FPÖ lideri Herbert Kickl’in görüşmeleri uzlaşma ve eşit seviyede bir ortaklık kurma zemininde yürütmeye niyetli olmadığını, zaten Kickl’in müzakerelere de katılmadığını, beş haftalık müzakere sürecinde toplamda yedi saat masada oturduğunu ifade etti.
SPÖ lideri Andreas Babler, X'te yaptığı paylaşımda Avusturya'nın şimdi istikrara ihtiyacı olduğunu belirterek, bu nedenle "tanınmış kişilerden oluşan bir hükümeti desteklemeye" hazır olduklarını söyledi. Ayrıca, SPÖ'nün müzakerelere açık olduğunu da ifade etti.
Yeşiller lideri Werner Kogler de görüşmelere açık olduğunu belirtti: "Kişisel olarak ve biz Yeşiller, yapıcı güçlerin bir hükümet kurabilmesi için her şeyi yapacağız." Salı günü NEOS lideri Beate Meinl-Reisinger de işbirliği yapma isteğini belirtmiş ve yeni üçlü görüşmelere veya azınlık hükümetine açık olduğunu söylemişti.
Avusturya’da göçmen, kadın ve LGBTİ+ düşmanı politikalarıyla dikkat çeken faşist FPÖ ile görüşmelerin kesilmesi, demokratik kamuoyu tarafından memnuniyetle karşılandı. Son olarak Avusturya üniversitelerinde görev yapan 1200 kadar akademisyen, yaptıkları bir açıklamayla bütün demokratik değerlerin karşısında olan FPÖ ile hükümet kurma girişimlerinin sona ermesini istemişti.