Almanya Ceza Yasası’nın eşcinselliğin cezalandırılmasını öngören 175. Maddesi’nin kaldırılması için, Magnus Hirschfeld’in önayak olmasıyla Almanya Sosyal Demokrasi Partisi (SPD) tarafından önerge verildi. Büyük tartışmalara yol açan önerge kabul edilmedi, ancak LGBTİ+ mücadelesi bakımından önemli bir mihenk taşı oldu.
Yahudi bir hekim olan Magnus Hirschfeld, cinsel azınlıkların en erken savunucularından biriydi. Bir hekim olarak birçok eşcinselin ve transın intihara sürüklendiğini gördükten sonra, eşcinsel ve trans haklarının yılmaz bir savunucusu oldu.
Hirschfeld, LGBTİ+ varlığının sosyalistler tarafından “burjuva sınıfına mahsus bir yozlaşma” veya “tedavi edilmesi gereken bir hastalık” olarak görüldüğü bir dönemde, Almanya Sosyal Demokrasi Partisi lideri Bebel ile Ceza Yasası’nın 175. Maddesi’nin kaldırılması için bir önerge verilmesi konusunda anlaştı.
Bebel ve sosyal demokratların LGBTİ+ varlığı konusundaki tutumları çelişkiliydi. Bir yandan mecliste ve başka alanlarda eşcinsel hakları lehinde konuşmalar yaparken, bir yandan da siyasi rakiplerini ve burjuvazinin temsilcilerini eşcinsel oldukları gerekçesiyle karalamak için ellerine geçen fırsatları değerlendiriyorlardı.
Magnus Hirschfeld liderliğinde 1897 yılında kurulan ve ilk LGBTİ+ hakları örgütü olduğu kabul edilen Bilimsel-İnsancıl Komite’nin etkisiyle, SPD meclise 175. Madde’nin kaldırılması için önerge verdi. Önerge sadece SPD tarafından desteklendi ve büyük tartışmalar sonrasında reddedildi.
175. Madde, yenilen Alman Devrimi’nden sonra kurulan Weimar Cumhuriyeti’nde de varlığını korudu. Nazilerin iktidarı ele geçirmesiyle birlikte bu madde daha da ağırlaştırıldı ve LGBTİ+’lar ölüm kamplarına gönderilmeye başlandı.
Erkekler arasındaki eşcinsel ilişkileri yasaklayan yasa Doğu Almanya’da 1967’de kaldırıldı. Batı Almanya’da Nazi Almanyası’nın yasaları kaldırıldı ama eşcinsellik 1994’e kadar suç sayılmaya devam edildi.