Neye göre terk etmek, neden terk etmek

30.12.2020 - 13:20
Haberi paylaş

Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, 1 Ocak'tan itibaren Suriyelileri sınır dışı etmenin başlayacağını söylemiş, ağır suç işleyenler ve anayasayı ayaklar altına alanların ülkeyi terk etmeleri gerektiğini savunmuş.

Yukarıdaki cümlelerde sorunlu üç durum var: sınır dışı etmek, anayasayı ayaklar altına almak ve terk etmek.

Sınırların nasıl çizildiği, çizilirken ödenen bedeller, çizildikten sonra yaşanan acılar hepimizin malumu. 20.yüzyılın sonlarına doğru gelişmiş ülkeler kendi aralarındaki sınırları kaldırırken diğer ülkelerle aralarına kalın sınırlar çizdiler. 

Anayasayı ayaklar altına almak ya da anayasaya uymamak adı altında hem Türkiye’de hem dünyada siyasi ve adli davalarla ilgili birçok insanın yargılanması söz konusu. Bu anayasaları yapanlar ve uygulayanlar ne kadar adil?

Terk etmek. Irkçıların ve bazı politikacıların dilinden düşmeyen kelime. Sınırları çiz, kanunları hazırla, bunları yaparken de sınıflar arası farkları kaldırmak yerine derinleştiren politikalar izle, birçok yerde şirketlerin ve savaş baronlarının çıkarına uygun davran. Sonra tüm bunların bedelini yoksullara, göçmenlere son yıllarda da Suriyelilere ödet.

Almanya içişleri bakanı, "Federal Göç ve Mülteciler Dairesi Başkanı'yla 1 Ocak 2021 itibarıyla tekil dosyaların ayrıntılı biçimde incelenerek sınır dışıların önünü açmayı kararlaştırdıklarını, sınır dışıların mümkün göründüğü dosyalar bulunduğunu, sürecin uzun ve zorlu bir yol olduğunu, buna rağmen sınır dışıların gerekliliğini” savunmuş. "Bunu yapmazsak Almanya’da sınır dışı edilme ihtimali göz önüne alınmadan, mağaza hırsızlığından adam öldürmeye kadar her şeyin yapılabileceği anlamına gelir. Böyle bir müsamahanın hukuk devletimizde yeri yok. Ağır suç işleyenler ya da anayasamızı ayaklar altına alanlar ülkemizi terk etmeli" diye buyurmuş.

Bakanın öncelikle hem kendi vatandaşları hem de göçmenler için ağır suç işlemenin nedenleri üzerinde durması ve suç işleyenlerin sosyo-ekonomik durumlarını araştırması gerekmez mi? Ayrıca kendi vatandaşları anayasal ya da adli suç işlediğinde onlara “ya sev ya terk et” mi diyor?

Bakanın bu açıklamaları doğrultusunda iltica başvurularının durumu da dikkat çekici: Funke Medya Grubu’nun AB İstatistik Kurumu Eurostat’a dayandırdığı verilere göre, ocak ayından kasım ayı sonuna kadar Almanya’da 93 bin 710 iltica başvurusu kayıtlara geçmiş durumda. Bu rakam, 2019’un aynı dönemiyle karşılaştırıldığında yüzde 30’luk bir düşüşe işaret ediyor. Söz konusu gerilemenin temel nedeninin pandemi olduğu belirtilirken, Almanya'da iltica başvuru değerlendirme sürecini hızlandırmak adına süreçte rol oynayan yetkili daireleri bir araya getiren ilk kabul merkezlerinin çalışma hızlarının düşmesi büyük sorun. Sol Parti’nin konuya ilişkin soru önergesine verilen yanıtta ocak ve kasım ayları arasında bir iltica başvurusunun sonuçlanmasının ortalama 8,5 ay sürdüğü belirtilmişti. Sol Parti Meclis Grubunun İç Politika Sözcüsü Ulla Jelpke, bu durumu "felaket bir bilanço" olarak değerlendiriyor.

Suriyelilere ve göçmenlere çıkarılan bilanço her açıdan felaket. Neye göre terk etmek, neden terk etmek. Herkes istediği yerde istediği şekilde yaşayabilir, yeter ki ellerinizle çizdiğiniz sınırları kaldırın; aklınızla, oyunlarınızla yoksullaştırdığınız, göçe zorladığınız insanlara haklarını verin, eşitliği sağlayın. Bizler değil ama siz terk edin, “hem de hemen şimdi” sömüren politikalarınızı terk edin. 

Figen Dayıcık Fırat

(gocmeniz.org)

Bültene kayıt ol