Hayvan, Yaşam, Özgürlük ve Sokaktayım Yanındayım inisiyatifleri Anayasa Mahkemesi'nin karşısında eylem yaptı. AKP-MHP'nin sokak hayvanlarını katletmeyi içeren yasasına bir kez daha hayır dediler.
Yasanın yürütmesinin durdurlması talebi AYM'nin önünde. Hak savunucuları, yasanın iptalinin bir an önce gündeme alınıp sokak hayvanlarının yaşamını kurtarılmasını istiyor.
Eylemde okunan basın açıklamasının tam metni:
"Sokaktayım Yanındayım İnisiyatifi ve Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifinin düzenlediği Sokaktayım Yanındayım direnişinin Yaşam Nöbetinin 98. Gününden hepinizi selamlıyoruz.
Kaybedecek bir dakika bile kalmadı. Çünkü her dakika onlarca hayvan katlediliyor. Her dakika, her yerden hayvan katliamı haberi geliyor. 2004’ten beri uygulanmayan yasanın bedelini hayvanlar canlarıyla ödüyor. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu tartışmaya açılır açılmaz, katillere gün doğdu. Asansörde saatlerce kedi tekmeleyenlere, çıplak elle parkta çocukların gözü önünde köpek boğanlara, köpeklerin kafasına kürekle vurarak öldürenlere fırsat verildi. Hayvan katillerine bekledikleri fırsat sunuldu, güçleri cezasızlıkla katmerlendi. Çünkü yasa daha meclise gelmeden “tartışmaya” açıldıktan sonra artan hayvan nefreti ve yayılan yalan haberler, hayatı hayvanlar için cehenneme, hayvan katilleri içinse cennete çevirdi.
Hayvanları değil katilleri topla!
Yasa meclisten geçmeden her yerde zehirleme, işkence, tecavüz ve öldürme vakaları hızla yayıldı. Yasanın meclisten geçtiği haberi yayıldıktan sonra adeta bir işkence ve katliam seferberliğine başlandı. Sokak ortasında fırça sapıyla öldürülen yavru kediler, su kanallarına atılıp saatlerce acı içinde ölen köpekler, araçla ezilen ve ezildiği halde araç arkasına bağlanıp sürüklenen hayvanlar, barınakların koca bir hayvan mezarlığına dönen arka bahçeleri, bu vahşet, bu işkence, bu nefret sizin eseriniz. Toplumu adeta bir şiddet döngüsüne sokarak şiddeti normalleştirdiniz.
Nefrete inat yaşasın hayat!
Öldürmek istediğiniz hayvanların karşısına çocukları koydunuz, zihinlerine hayvan düşmanlığı ve korku saldınız. Katliamınızı meşrulaştırmak için yalan haberlerle halkı manipüle ettiniz. Yalan köpek saldırısı haberleri yaptınız, başka ülkelerde yaşanan kuduz vakalarını burada yaşanmış gibi gösterdiniz. Sistematik olarak hayvanlara düşmanlık yaptınız. Hayvan hakları savunucularını, katliama dur demek için direnen yaşam hakkı savunucularını, sokak sokak besleme yapan hayvanseverleri hedef gösterdiniz, darp ettiniz, gözaltına aldınız. Katliam yasanızı meşrulaştırmak için her türlü kirli yolu denediniz.
Medya etik ol tetikçi olma!
İlk günden beri katliama karşı çıkan, yaşam hakkını savunmak için mücadele eden vekilleri hedef gösterdiniz. Perihan Koca, Burcugül Çubuk ve Sevda Karaca’yı sosyal medyada linç ettirdiniz. AKP’nin sokak hayvanlarına ölüm yasasını destekleyerek “sokakta köpek olmaz” şeklinde açıklama yapan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı eleştiren Now Haber spikeri Gülbin Tosun zorunlu izne çıkarıldı. Sokak hayvanlarına mama ve su verenler taşlı, sopalı ve bazen silahlı saldırıya uğradı. Bu nefret iklimi, bu tür saldırıların önünü açtı. Halka inat geçirilen ölüm yasası sonrasında bu süreç adeta bir hayvan soykırımına dönüştü. Bu kutuplaştırma politikası, yaşam hakkı savunucularını, hayvanseverleri her türlü saldırıya açık hale getirdi.
Direne direne kazanacağız!
Niğde’de dört kadın arkadaşın olağanüstü çabasıyla ortaya çıkarılan katliamın boyutları kanımızı dondurdu. Daha kötüsü olamaz derken, Ankara Altındağ barınağında çok daha büyük çaplı bir katliama tanık olduk. Barınağa yaklaşmadan dağı taşı saran kan kokusundan şüphelenerek yaptığımız araştırmada, barınak arazisinde devasa ölüm çukurları içine rastgele atılmış ölü hayvanlar gördük. Kafası kesilen, telle boğulan, bağırsakları dışarı çıkan, vücut bütünlüğü olmayan, hamileyken öldürülen, bebekken poşete koyulup boğulan hayvanların, ölüm çukurlarına atılan ve üzeri toprakla bile örtülmeyen cansız bedenlerine ulaştık. Tüm bu gördüklerimizden daha da kötüsü, öncesinde görüştüğümüz veteriner işleri müdürünün ve çalışanlarının burada hiçbir sorun yok, her şey yolunda demesiydi. Maalesef onlara göre her şey yolundaydı. Yasadan önce olduğu gibi hayvanları katletmeye devam ediyorlardı.
Kan kokuyor kan kokuyor barınaklarınız kan kokuyor!
Belediyelerin ve maalesef konudan habersiz halkın adres olarak gösterdiği barınaklar, adeta işkence ve ölüm kampına dönüşmüş durumda. Küçücük alanlara sıkıştırılan hayvanlar, hastalıkla, açlıkla ve susuzlukla mücadele ederek yaşamlarını acı ve ızdırap içinde geçirmektedir. Bu meselenin sonuca ulaşan, tek çözümü vardır, oda üretimi durdurup ticareti yasaklama, aşılayıp kısırlaştırıp yerinde yaşatmaktır.
Kısırlaştır aşılat yerinde yaşat!
Halkın yüzde seksen beşinin itirazlarına rağmen, meclisten geçirilen bu katliam yasası meşru değildir. Uzmanlar bunun çözüm olmadığı gibi, geri döndürülemez çoklu sonuçları olacağı konusunda siz yasa yapıcıları uyardılar. Biz yaşam hakkı savunucuları, bu yasayı tanımıyoruz. Yaşam hakkı dokunulamaz ve vazgeçilemez haklardandır. Öldürmek için oylama yapılamaz öldürmenin yasası olmaz.
Yasayı sokakta biz yazacağız!
Biz, kentlerin, sokakların bileşenleriyle güzel ve anlamlı olduğunu biliyoruz. Hayvansızlaşan, insansızlaşan, betonlaşmış kentlerde yaşamayı kabul etmiyoruz. O nedenle “kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” diyoruz. Bunun için aylardır mücadele veriyoruz. Bu şiddet döngüsünü yaratan, kutuplaştırıcı ve kandan başka bir şey vermeyen kanun geri çekilsin. AYM zaman kaybetmeden bu katliam yasasını iptal etsin. Kaybedilen her dakika katliam demek, vahşet demek. Bu çağda bu utancı ve travmayı yaşamak istemiyoruz. Katliam yasasını derhal geri çekin ve bu suça ortak olmayın.
Katliam yasası iptal edilsin!"