Bursa Artvin Çevre Platformu (BAÇEP), Akbelen Ormanı'nda yapılan ağaç katliamına karşı direnişe destek için Mesken Meydanı'da basın açıklaması yaptı.
1 Ağustos akşamüstü yapılan eylemde okunan basın açıklaması şöyle:
“İnsanlık tarihi, doğa ile vermiş olduğu savaşı kaybetmek üzere. Evet, yanlış duymadınız! İnsanlık doğa ile bir savaş halinde, bu savaşın kazananı doğa olacak ve insanlık bu savaşı kendi canıyla ödeyecek.
Her şey daha fazla para üzerine kurulu olan bu düzen içinde sırf bir avuç muktedir, servetlerine servet katmak için, sağlıklı geleceğimizi tehlikeye atıp, ipotek altına alınıyor. Sadece ülkemiz değil, Dünya’nın birçok yerinde küresel ısınmanın izleri an ve an artarken, bir ağacın gölgesinin, su tutan köklerinin önemi artarken ülkemizde küresel ısınmanın etkilerini daha acı bir şekilde yaşıyoruz.
Tüm bu gerçekler ışığında ne yazık ki köylerinin hemen yanı başında, mahkeme kararlarına rağmen ortaya çıkan madencilerin şafak baskınını yaşadı İkizköylüler.
Çocuk, yaşlı, kadın, engelli tüm yöre halkı Anayasal hakları kullandılar, yetkililerden mahkeme kararının uygulanmasını istediler. Ancak durum tam tersi oldu, halka orantısız güç kullanılarak bir saldırı gerçekleşti. Bu kesinlikle kabul edilemez.
Sermayeyi temsil eden IC Enerji-Limak Enerji’nin Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerine kömür sağlamak amacıyla, yüzyılı aşkındır Akbelen’de yaşayan binlerce ağacımızın katledilmesini kabul etmiyoruz!
Bizler Bursada yaşayan Artvinliler olarak kültürümüz gereği doğayla iç içe yaşıyoruz. Kendimizi de doğanın bir parçası olarak kabul ediyoruz. Dolayısıyla göçüp geldiğimiz Artvinin doğasına karşı Cengiz Limak Kolin ve benzerlerinin hatta ağa babalarının saldırılarına karşı durmaya çalışıyoruz.
Bugün Akbelende yaşanan acıları biz yillardır Artvinde, Murgulda, Ceratepede ,Hod'da yaşadık. Şimdi de Salınbaş'ta yaşıyoruz. Bunca sıkıntı yetmiyormuş gibi derelerimize HES'ler, meralarımıza taş ocakları ve ormanlarimizi gençleştirme adi altinda hunharca katledilişinin acisini yureğimizde hisseden biz Artvın halkı Akbelenin derdini kendi derdimiz olarak görüyoruz.
Kültürümüz gereği yaşadığımız her yerde doğaya sahip çıkma bilinciyle Uludağ'ın milli park statüsünden çıkarılıp sermayeye peşkeş çekilmesine karşı durmayı sürdürüyoruz. Bursanın sularının şişelenerek sermayeye devrine karşı tavır gösteriyoruz. Nilüfer çayının üç beş tane şirketin karı için zehir akmasını, Marmara'yı yok etmesini kabul etmiyoruz.
Kalbimiz şimdi de Akbelen'de atıyor. Akbelen halkının neler yaşadığını Artvin'de HES nöbetlerinde yaşadıklarımızdan, Cerratepe direnişimizden aldığımız derslerle yürekten hissediyoruz ve orada direnen kardeşlerimize binlerce selam gönderiyoruz.
Ormanda kesimler aralıksız devam ederken, umudunu kaybetmeyen, inadına yaşam alanlarını ve doğayı savunan Akbelen halkının yanındayız!
Yetkilileri, mahkeme kararını uygulamaya; halka edilen zulme “DUR” demeye çağırıyoruz!
Doğanın hükmedicisi değil, bir parçası olduğumuzu unutma!
Doğanın yanında olmaktan vaz geçmeyeceğiz, kazacağınız!
Akbelen ormanlarını bir avuç sermayeye peşkeş çekmeyeceğiz.
Doğama, ormanıma dokunma!
Kömüre inat, Yaşasın Hayat!”