Türkiye kapitalizminin en büyük şirketlerinin örgütü TÜSİAD, iklim krizine ve türlerin yokoluşuna karşı bir rapor hazırladı. Buldukları "parlak" fikir, atmosfere yolladıkları karbon emisyonlarını kesmek değil, ormanları özel sektörün eline verip karbonu yerde tutmak.
TÜSİAD'ın her bir üyesinin küresel ısınmaya yaptığı "katkının" boyutları ortadayken (2021'de küresel emisyonların yüzde 1,2'sine yol açtılar, Türkiye en çok emisyona neden olan 14. ülke konumuna ulaştı) karbon dengeleme adı verilen yöntemlerle iklim krizinin etkilerini azaltmak mümkün olabilir mi?
Karbon dengeleme ya da denkleştirme, açığa çıkan sera gazı salımlarının yine eşdeğer bir sera gazı tasarrufu ile karşılanması anlamına geliyor. Bu yaklaşım 20. yüzyılın sonunda, ilk iklim anlaşması Kyoto Protokolüyle beraber ortaya atıldı. Devletler emisyonları aşağı çekmek (yani fosil yakıtlardan vazgeçmek) yerine bir karbon piyasası oluşturdular. Dengeleme denilen şey aynı zamanda finansal araçtır. Böylece kağıt üzerinde tasarruf yapıp, gerçek sorumluluklarından kaçabiliyorlar. Üstelik bundan para da kazanıyorlar.
TÜSİAD'ın yeniden ormanlaştırma ve biyoçeşitliliğin korunması gibi çevreci ve sempatik ifadedeler kullanması bunun bir örneğidir.
Evet, doğanın geri besleme mekanizmalarını güçlendirmek, iklim kriziyle savaşta temel işlerden biri. Bu yolla karbonun yerde kalması, toprak tarafından tutulması amaçlanır. Ağaçlar yıllar içinde büyürken, ormanlaştırmanın kayda değer hale gelmesi zaman alır ama işe yarayan bir yöntemdir. Fakat TÜSİAD bunu, ormanları özelleştirerek yapmak istiyor ki işte sorun da tam burada.
Peki TÜSİAD'ın derdi ne? Ormanların bedava bir emisyon tasarruf alanı olduğunu söylüyor. Ormanları özel şirketlerin eline verip, burada bir karbon sektörü oluşturmak istiyorlar. Yani aslında TÜSİAD burada bir kazanç fırsatı görüyor. Bu çevreci değil finansal bir girişimdir ve kar odaklıdır.
Kaldı ki mevcut ormanlık alanları yok edenler, yine özel şirketler. Biyoçeşitliliği korumak gibi kritik bir konu insan ve canlı hayatını zerre kadar umursamayan kapitalistlerin eline bırakılamaz.
Antikapitalistler daha fazla ağaç, daha büyük ormanlar istiyor.
Bununla da kalmıyoruz: İklim kriziyle başa çıkmak için fosil yakıt tüketimine dayalı bu düzene son vermek gerektiğini söylüyoruz.
Güneş, rüzgar, yani yenilenebilir enerji bize yeter. Bu mücadelede TÜSİAD üyesi kapitalistler tam karşımızda duruyor. Onları yenmeliyiz.
(Sosyalist İşçi)