Savaşa, nükleere, fosile hayır! Kâr değil insan diyenler küresel ısınmaya ve iklim krizine karşı mücadele ediyor. Tuna Emren, bu mücadelenin gerekçelerini ve taleplerini yazdı.
Ukrayna halkının savaşın ve işgalin acılarına terk edildiği, Putin’in bir nükleer santralin ek binasını vurmaya kalkıştığı ve tüm dünyayı nükleer silahlar ile tehdit ettiği bu günlerde iklim aktivistleri olarak bir yandan Fukuşima nükleer santral faciasının yıl dönümünde bir nükleer felaketin insanlığı yıkıma uğratabileceğini hatırlatmak adına Rusya Başkonsolosluğu önünde eylem yapıyor, bir yandan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) henüz yayımlanmış olan son raporunu hazmetmeye çalışıyor ve eş zamanlı olarak 25 Mart Küresel İklim Grevine hazırlanıyorduk. Savaş karşıtı hareket ile iklim hareketinin artık bir araya gelmesi gerektiği çok açıktı.
Bir dakikamız bile kalmadı
Putin’in Rusya nükleer güçlerini alarma geçirdiği gün aynı zamanda IPCC raporunun da yayımlandığı gündü. BM Genel Sekreteri António Guterres, Putin’in başlattığı bu savaşta bir de nükleer felaket riskiyle sınanan dünyaya, “Hayatım boyunca birçok bilimsel rapor okudum, ancak böylesini hiç görmedim,” diyor, artık kaybedecek bir dakikamız bile kalmadığını vurguluyordu.
İklim çöküşünü durdurma konusundaki sorumluluklarından sıyrılmaya çalışan liderler karbondan arınmış bir dünya için yapacakları yatırımları savaş makinelerine yatırdılar, yoksulluğu ve eşitsizlikleri iyice derinleştirirken bizleri savaşın acılarının yanı sıra bir de olası bir nükleer felaketin dehşetiyle baş başa bıraktılar. Küresel yoksulluğa, sefalet ücretlerine, giderek daha yıkıcı hale gelecek olan iklim afetlerine, henüz sonlandıramadıkları bir küresel salgına çözüm sunabilmek şöyle dursun, insanlığı bir de fosil yakıtlar uğruna trilyonlar yatırdıkları bir savaşın içine sürüklüyorlar.
Hâlâ şansımız var
IPCC raporu, iklim çöküşünü durdurmak için sahip olduğumuz fırsat penceresinin kapanmak üzere olduğunu gösteriyor; “Küresel nüfusun yaklaşık yarısı – 3,3 milyar ila 3,6 milyar insan -iklim değişikliğine karşı ‘yüksek derecede savunmasız’ bölgelerde yaşıyor.”
2021 yılı boyunca dünyanın hemen her yerinde binlerce insanı öldüren, milyonlarcasının hayatına ağır bir darbe vuran sıcak hava dalgaları ile seller, yakın gelecekte sıklığı ve şiddeti artacak olan iklim afetlerinin başlangıcıydı sadece. Rapor, bitkiler ve hayvanların dayanabileceği sınırların çoktan aşıldığını, çok şiddetli bir gıda ve su krizi yaşanacağını, iklim felaketlerinin ülke ekonomilerinde muazzam kayıplara yol açacağını söylüyor.
Bu gerçek bir sağkalım mücadelesidir. Kapitalistler kriz üstüne kriz yaratmaktan, insanlığa sürekli yeni tehditler savurmaktan başka bir şey yapmazken barış içinde, insanca yaşamaktan başka bir derdi olmayan dünya halklarının artık bu krizlerin ağır bilançosunu ödeyecek mecali kalmadı.
Sömürgeciler ve kapitalistlere karşı
Greta Thunberg’in 25 Mart Küresel İklim Grevi çağrısında “İklim kaosuna sürüklenmemize neden olan her bir zulmün ardındakiler, hatta zulümler üzerinde yükselen bu sistemin kalbindekiler, sömürgeciler ve kapitalistlerdir” deniyordu; “Onların kâr dediği şey, bizler için ölüm anlamına geliyor. Onların kazancı, bizim acı verici kayıplarımız üzerinden gerçekleşiyor.”
Tüm mücadelelerimizi bir araya getirip sesimizi güçlendirecek olan bizlerin orada, bir geleceğimiz olabilsin diye sokakları dolduran genç iklim aktivistlerinin yanında olması her zamankinden daha önemli. Patriyarkaya, zulümlere, sömürü ve baskılara, ırkçılığa, savaşlara, yeryüzünü ve dünya halklarını en ufak bir vicdan azabı duymadan yok etmeye adananlara “dur!” diyecek olan bizlerin; hakları için eyleme geçen, örgütlenen işçilerin; üzerimize kara bulutlar gibi çöken bu krizleri sonlandıracak adımların atılmasını talep eden herkesin, hepimizin bir araya gelme zamanıdır.
Savaşsız, nükleersiz, fosilsiz bir dünya istediğimizi göstermek için, 25 Mart 17:00’de İstanbul Beşiktaş’taki Barbaros Meydanında buluşuyoruz.
(Sosyalist İşçi)