Geçtiğimiz yıl açıklanan IPCC raporundan sonra bizzat BM Genel Sekreteri Guterres’in söylediği “gezegen için kırmızı alarm” uyarısı tüm gerçekçiliğiyle devam ediyor.
Avrupa Birliği Copernicus İklim Değişikliği Servisi’ne göre 2021 dünya genelinde kayıtlara geçen en sıcak beşinci yıl oldu. Pasifik Okyanusu’nda gerçekleşen La Nina hava olayı sebebiyle sıcaklıklar biraz olsun düşerken 2021 yılı yine de büyük iklim felaketleriyle kayda geçmişti. Fakat okyanus sıcaklıkları açısından 2021 tarihin en sıcak yılı oldu.
Bilim insanları iklim değişimiyle ilgili olarak başka iki rekor daha kırıldığını açıkladılar. Karbondioksit konsantrasyonlarının geçen yıl milyonda 414,3 parçacığa (ppm) ulaştığı ve yeni bir rekor kırıldığı açıklandı. Atmosferdeki metan seviyeleri ise ‘’benzeri görülmemiş’’ bir ortalamaya ulaşarak milyarda yaklaşık 1.876 parçacık oldu. Metan, karbondioksitten 84 kat fazla ısı tutması sebebiyle küresel ısınmayı hızlandırma potansiyeli taşıyor.
30 yılı aşkın bir süredir hava durumu kayıtlarını derleyen bir klimatologa göre, dünya çapında 400’den fazla meteoroloji istasyonu 2021’de tüm zamanların en yüksek sıcaklık rekorlarını kırdı. Bu ülkelerin 10 tanesi ulusal en yüksek sıcaklık rekorlarını kırdı. Bu ülkeler arasında Türkiye de bulunuyor. Türkiye’de en yüksek sıcaklık rekoru 49,1°C ile Cizre’de ölçülmüştü.
Gezegen kırmızı alarm vermeye devam ederken Kasım ayında gerçekleşen COP26 zirvesinden çıkan belki de tek somut karar olan kömürden adım adım çıkma konusunda daha Ocak ayının ilk haftalarında olumsuz haberler çıktı.
Önce Çekya kömürden çıkış planını 2030’dan 2033’e çektiğini açıkladı sonra da ABD’nin 2021 kömür emisyonlarının azalması gerekirken %17 artış gösterdiği açıklandı. Çin ise zaten ‘enerji krizi’ bahanesiyle kömürden çıkış programını fiilen askıya almış durumdaydı. Çin’in 2021’de kömür kaynaklı enerji üretimi %9 artış gösterdi.
Sistem değişikliği yerine sahte umutlar
Fosil kapitalizm kendini dönüştürmekten ne kadar aciz olduğunu kanıtlarken devletler fosil yakıtları terk etmek yerine sahte umutlara bel bağlıyor. Hatta yeni felaketlerin önünü açabilecek tehlikeli işlere de kalkışmış durumdalar.
Yenilenebilir kaynaklar yerine var olan fosil altyapısını ufak değişikliklerle kullanmaya devam edilmesini sağlayacak hidrojen enerjisi ve karbon yakalama teknolojileri bunlardan en bilinenleri.
Avrupa Birliği’nin kömürden çıkışa karşı nükleer enerjiyi yeşil yatırım olarak isimlendirerek teşvik kapsamına alma tartışmaları da sürüyor.
Tüm bunlardan daha tehlikeli olmak üzere Ocak ayının ilk haftasında Çin’in geliştirdiği ve ‘yapay güneş’ olarak adlandırılan nükleer füzyon reaktörü, 17 dakika boyunca 70 milyon derecede kalarak güneşten 5 kat fazla sıcaklığa ulaştı. Sonuçları öngörülemeyen bu alanda araştırma yapan tek ülke Çin değil üstelik.
En son Tonga adasını vuran denizaltı volkan patlaması ile atmosfere saçılan kükürt dioksitin güneş ışınlarını yansıtma özelliği dünyanın gözünü bu yeni ‘umuda’ çevirdi. Her bir felaketi fırsat olarak gören kapitalistler ve devletler ciddi ciddi atmosfere bu partikülleri salmayı dahi planlıyorlar ve volkan patlamasını bir deney olarak görebiliyorlar. Ama kârlarından vazgeçmeyi asla düşünmüyorlar.
(Sosyalist İşçi)