Akdeniz ormanları yanıyor. Antalya, Adana, Mersin, Osmaniye, Kütahya, Marmaris, Bodrum ve Didim'de çıkan orman yangınları, bir kez daha iklim krizinin ciddiyetini ve özelleştirme-şehirleşme politikalarının iflasını gösterdi.
Antalya, Adana, Mersin ve Osmaniye'de çıkan yangınlar devam ediyor. 27 Haziran'da alevlerle mücadele eden bir orman işçisinin hayatını kaybettiği Marmaris'te yine yangın çıktı.
Adana, Mersin ve Osmaniye'de yangınlar kıymetli tarım alanlarını yok ederek, binlerce köylü mağdur oldu. Silifke'deki yangın nedeniyle de Antalya kara yolu bir süre ulaşıma kapatıldı.
Manavgat'ı saran yangın ise 3 kişinin ölümüne neden olurken, 50'e yakın kişi yaralandı. Dumandan zehirlenen 10 yaralı entübe edildi. İlçede yerleşim yerlerini içine alan yangın tam bir dehşet yarattı. Bazı binalar yanarken, yaklaşan alevler nedeniyle Manavgat Devlet Hastanesi boşaltıldı.
7-8 mahalle yok oldu. Çok sayıda hayvan öldü. Kızıl çam ormanları tahrip edildi.
Bodrum Güvercinlik'te çıkan yangın karşısında bir otel tahliye edildi. İlçe çevresindeki yangınlar devam ederken 2 kişi hayatını kaybetti.
2 günde 53 orman yangının çıktığı bildirildi.
Yangınların başlıca nedeni
Dehşet verici yangınlara bakanların bir kısmı, siyasi ya da ticari nedenlerle sabotaj ihtimalini düşünüyor. Bu elbette mümkün ve soruşturmayla açığa çıkacak. Ama aynı anda birçok yerde çıkan yangınların asıl sebebi küresel ısınmadır.
Sadece Türkiye'de değil dünyanın birçok ülkesinde ormanlar yanıyor. Birileri yakmasa da orman yangınları devam edecek.
Dünyanın sıcaklığı artıyor. Her yıl yeni sıcaklık rekorları kırılıyor. Aşırı sıcaklar, ormanlık alanlarda büyük yangınlara sebep oluyor.
Ormanlık alanda küçük bir cam parçası dahi mercek vazifesi görerek büyük bir yangını başlatabilir.
Sıcaklığın 38-40 derece ölçüldüğü Manavgat'ta günün en sıcak saatlerinde başlayan yangın, önce yanan kozalakların çevreye fırlaması ardından hızı saatte 50 kilometreye ulaşan Poyraz'ın esmesi ile yayıldı.
Turistik yerleşimin, ormanlık alanla iç içe geçmesi, yangın çıkartan sebepleri yaratırken, binaların yanmasını da kolaylaştırdı.
Manavgat yangının büyümesinin bir nedeni de başladığı anda şehir trafiğinin tamamen kilitlenmesiydi. Bu yüzden, yetersiz müdahale de gecikmeli yapılabildi.
Marmaris'te çıkan yangında yerleşim yerlerine çok yakın ve rüzgar ile birlikte çok kısa sürede yayıldı.
Yangınları söndüremeyen bir düzen
Tarım ve Orman Bakanlığı, yangının başlamasından kısa süre sonra müdahale ettiklerini söyleyerek, şu ayrıntıları paylaştı: 1 uçak, 19 helikopter, 17 dozer, 103 arazöz, 427 personel ile müdahale edildi.
24 saat sonra yangın devam edip Manavgat'ı yok edecek boyuta sıçrarken Bakanlık uçak sayısının 2'ye çıktığını duyurdu.
2019'da Muğla'da çıkan ve günlerce söndürülemeyen yangınlardaki siyasi sorumluluk burada bir kez daha görüldü.
Yangın söndürme işi, her kamu hizmeti gibi ihaleye çıkarılarak özel bir şirkete teslim edilmişti.
Bu şirket Kanada ve başka yerlerden kiraladığı helikopterlerle ihaleyi kazanmıştı.
İhaleye giren 9 uçaklı Türk Hava Kurumu ise teknik bir neden gösterilerek elenmişti.
Helikopterlerin yangına yaklaşması ve su bırakması sınırlı bir alana müdahale ederken, uçaklar yangın bölgesine daha da yaklaşıyor ve çok daha büyük bir bölgeye su bırakabiliyor.
2019 yangının da olduğu gibi bugünkü Akdeniz yangınlarının saatlerce kontrol altına alınamamasının başlıca sebebi, ihale verilen şirketin uygun araçlara sahip olmaması.
2019 da yazdığımız gibi: Devletin İHA'ları, SİHA'ları, S-400'leri var ama yangın söndürecek uçakları yok. Rusya'dan alınacağı ilan 5 edilen yangın söndürme uçağı, geçen üç yılda alınmadı.
Orman yangınları sadece havadan su sıkarak söndürülemez. Çok sayıda orman işçisinin yangının yayılmasını önlemek için bir tampon alan yaratması ve aynı zamanda yerden basınçlı suyla önünün kesilmesi gerekiyor.
Milyonlarca kişinin iş bulamadığı koşullarda Orman Genel Müdürlüğü'ne bağlı çalışan sayısı sadece 34 bin 54 kişi. Ve bu az sayıda işçi, düşük ücretle ve iş güvenliği olmadan geçici sözleşmeli statüsünde çalışıyor.
İktidar saraylar yapıyor, ama ormanları korumak için işsizleri istihdam edecek bir örgütlenmeyi yaratmıyor.
Öte yandan arazözlerle basınçlı su sıkılmasının yetersizliği ortada. Çünkü ararözlerdeki su bitiyor ve Manavgat'ta olduğu gibi hiçbir yerde yangına karşı basınçlı su altyapısı yok.
Bu koşullarda orman işçilerinin ve çevrede yaşayanların kahramanca mücadelelerine rağmen yangınlar önlemez hale geliyor.
Ne yapmalı?
• Ormanların güvenliği, özel şirketlerin eline bırakılamaz. Tarım ve Orman Bakanlığı, kendi yangın söndürme uçaklarına ve gerekli araçlara sahip olmalıdır.
• Mevsimlik orman işçilerine kadro verilmeli, sendikaların dediği gibi en az 15 bin yangın işçisi Bakanlık tarafından istihdam edilmelidir.
• Yanan her hektarlık alana karşılık, boş araziler ormanlaştırılmalıdır.
• İnşaat için ağaç kesimleri her yerde durdurulmalıdır.
• Ormanlık alanlarda ticari amaçlarla oluşturulan yerleşimlere son verilmeli, tüm ormanlar koruma altına alınmalıdır.
• Türkiye'yi yönetenler iklim krizini körükleyen fosil yakıt tüketimine son vermelidir.