Aktivistler iklim grevini anlatıyor

28.09.2019 - 11:47
Haberi paylaş

20 Eylül'de Türkiye'de birçok noktada iklim grevi eylemleri yapıldı. İklim krizine karşı sokağa çıkanlar ne düşünüyor? İklim aktivistleri, iklim grevlerini değerlendirdi. 

“20 Eylül sadece bir başlangıçtı”

Biz ilk kez 24 Mayıs da 2. Küresel İklim Grevi’nde bir araya geldik ve sadece 3 kişiydik çok ilgilenen oldu, bunun dışında “3 kişiyle mi?” diye soranlar da oldu ve biz hep aynı şeyi dedik: "Greta da tek kişiydi, şu an bütün dünya yanında biz de ümitliyiz" ve hiç pes etmedik. Bir kez daha yine aynı şekilde 14 Haziran’da da toplandık. Ve sıra 20 Eylül’e geldiğinde, 14 Haziran’da okula gitmemiş olmamıza karşı çıkan yetişkinler 20 Eylül’de saat 15:00’deki kalabalık öğrenci topluluğunu görüp aramıza katılarak yanımızda oldular çünkü onlar da artık torunlarının ve çocuklarının geleceğinin tehlikede olduğunun farkındaydılar. O gün binlerceydik, böyle yayılmış olmamız bu kadar kısa bir süre de bu kadar fark edilmiş olmak ve farkındalık yaratmak bizim için gurur vericiydi. Yanımızda olanlara, her zaman bizi destekleyenlere ve yardımlarını bizden esirgemeyen arkadaşlarımıza tekrar tekrar teşekkür ederim. Birlikte oldukça daha güzel şeyler yapıp daha çok fark yaratacağız.

20 Eylül sadece bir başlangıçtı...

Helin Ozan (Fridays For Future- İzmir)

***

“İklim için dikkat çektik”

20 Eylül eyleminin benim için önemli olmasının sebebi Türkiye’de böyle şeylere önem verilmemesine rağmen bir grup insanın bunu başaracağına inanmasıydı. Onun haricinde tabii iklim için dikkat çekmek temel amacımızdı. Beklediğim gibi bir katılım vardı. Yine de diğer ülkelere kıyasla çok az insan vardı. Umuyorum ki başka insanların da dikkatini çekmişizdir bu yürüyüşte. Eğer bir kişinin bile dikkatini çekip duyarlılığını arttırdıysak bu bir başarıdır bence.

Öykü Uslu (Antikapitalist Öğrenciler-İstanbul)

“20 Eylül tarihi bir dönüm noktasıydı”

20 Eylül Z kuşağının çağrısı ile, yetişkinlerin grevlere katılacağı ilk gündü. Bunun tek bir kuşağın altından kalabileceği bir iş olmadığını, hep birlikte harekete geçmemiz gerektiğini gösterdik.

Yetişkinlerin de katılımıyla eylemimizi bir basamak yukarıya taşıdık. Tarihi bir dönüm noktasıydı 20 Eylül. Tüm Dünya çapında 7'den 70'e milyonlarca insan gelecekte yaşanılabilir bir Dünya talep etmek için sokaklara döküldü. Eylemlerdeki atmosfer ve kalabalık müthişti.

15 Mart 1. Küresel İklim Grevi'nde, Ayvalık'ta grev yapmaya başladığımızda sadece 5 kişiydik. 20 Eylül'deki yürüyüşte ise 400 kişi tek bir ses olarak "İklim adaleti hemen şimdi!” diye haykırdık.

Sesimizin daha da yükseleceğine ve yöneticileri harekete geçireceğine inanıyorum...

Ege Edman (Fridays For Future- Ayvalık)

“Üç bodur ağaçtık bir orman olduk”

Bu yılın mart ayında, felsefe öğretmenimle konuşurken bana Greta’dan bahsetti. İklim grevlerinden ilk haberdar oluşum böyle oldu. Sonra Atlas’ın 15 Mart çağrı metnini okuduk. Ayşe Arman’ın Bu meseleye sen kafayı nasıl taktın? sorusuna şöyle bir cevap veriyor: “Normal olan kafayı takmak sanki. Hiç yokmuş gibi davranmak çok acayip değil mi?” Bende ilk iz bırakan ve “Yahu bu çocuk doğru söylüyor, neden vasat iklim haberlerini seyretmekle kalalım?” dedirten bu röportajdı. Daha sonra 1-2 ay kadar kafayı yedim. İzmir’de tek başıma başlatabilir miydim? 24 Mayıs 2. Küresel İklim Grevine bir hafta kala, iki arkadaşımla konuştum. Böylece Instagram’da hızlıca grevi duyurup Cuma günü okula gitmeyerek en birincil insani hakkımızın, bir geleceğimizin olmasının teminatını alabilmek adına Alsancak’ta 1’den 6’ya kadar oturma grevi yaptık. 20 Eylül 3. Küresel İklim Grevinin ne kadar önem arz ettiğine de buradan geleceğim. Biz üç arkadaş orada oturuyorken, bunun bir gün bu kadar gence, bu kadar kişiye ulaşacağını hayal bile etmedik. Bu Cuma da olan şey tam da buydu. Onlarca insanın bilinçlenmesi, önümüzdeki geleceğin tek gelecek olduğunu, ayak bastığımızın tek gezegen ve tek yuva olduğunu kavrayışı ve burada hep birlikte yaşadığımızın farkına varışı… Üç bodur ağaçtık, bir orman olduk.

Zeynep Coşkun  (Fridays For Future- İzmir)

“Huzur dolu bir yürüyüştü”

20 Eylül tarihinde küresel çapta bir iklim grevi gerçekleşti. Dünyanın dört bir yanından olduğu gibi Türkiye'nin de bir çok şehrinde organizasyonlar yapıldı. İstanbul'da düzenlenen ve Kadıköy'ü mekan seçen grev; her yaştan ve sınıftan insanı barındırıyordu. Nesildaşlarımın dışında daha ilkokul yaşlarında çocuklarla, o çocukların elinden tutup gelmiş anne-babalarla, üniversitelilerle, işinden izin alıp gelmişlerle yürüdüm. İlk planlayıp katıldığım grev olmasının eklediği heyecan ve özgürlük hissi olmadan da gerçekten huzur dolu bir yürüyüştü. Görüşü imkansız kılacak kadar yağan o yağmura rağmen pankartlar havada, adımlar kararlı, sesler gürdü. Daha sesleri bile oturmamış çocukların ve gençlerin "İklimi değil, sistemi değiştir!" diye bağırışında insanın kalbini ısıtan bir şey var. Atlas'ın, Yağmur'un, Ece'nin konuşmalarını duymak; yetişkinlere, uyarılarını dur durak bilmeden tekrar etmelerini dinlemek...

Kısa ama kalabalık yürüyüşün son durağı Kadıköy Yoğurtçu Parkı'na vardığımızda burnumuzdan su damlıyordu adeta. Bir süre daha toplu şekilde slogan attıktan sonra insanlar dağılmaya başladı. Eve gitmek için değil, konuşmacıları dinlemeye, sahne etrafına doluşmak için. Söyleyecekleri olanlar çıktı, biz dinledik.

İklim değişikliği ciddi bir problem, geleceğimizi kontrol ediyor. Ama bu durumdan kurtulmak için hala çok geç değil. Bi' hareket mi etsek artık?

Suda Sim Meriç, Öğrenci

***

“Tüm çabaların karşılık bulması ortak dileğimiz”

Dünyanın dört bir yanında aylardır beklenen 20 Eylül İklim Grevi geçtiğimiz cuma gerçekleşti. İstanbul’da Yoğurtçu Parkı’nda yapılan yürüyüşe katılım bir hayli fazlaydı.

Grevden ve türevlerinden ilk haberdar olduğumda Türkiye’de sağnak yağmurda-ki asit yağdığı iddia ediliyordu- doğa için, çevre için, sistem değişikliği çağrısı yapmak için üç bini aşkın insanın Kadıköy’de toplanması bana biraz hayali geliyordu; özellikle de otorite figürlerinin protestolara bakış açısı bu kadar keskinken. 

Cuma günü bizler için büyük bir başarıydı fakat bu başarı henüz bir başlangıç olarak ele alınmalı. Belirli aralıklar düzenlenecek olan grevler, Atlas, Selin ve Sıfır Gelecek temsilcilerinin  önderliğinde yapılan sendikalar ve belediyelerle görüşmeler, bireysel ve toplumsal ısrarcılığımız sürdürülmeli ve desteklenmeli. Protestodan sonra gerçekleşen konserler ve söyleşiler greve katılan kişileri motive etmek, bilinçlendirmek ve yukarıda bahsettiğim sürdürülmesi gereken eylemlere teşvik etmek açısından da pek faydalıydı. 

Doğa için, bizlerin geleceği için hem Türkiye’ye de hem dünyada verilen tüm çabaların karşılık bulması ortak dileğimiz. 

Unutmadan, bir sonraki grev tarihine vb. etkinliklere antikapitalistlerin sosyal medya hesaplarından ulaşabilirsiniz.

Talia Tuana Yücel

“Gücümüze inanırsak her şeyi başarabiliriz”

Biz 24 Mayıs günü 2. Küresel İklim Grevinde 3 kişi Gündoğdu Meydanında oturarak İzmir’deki Fridays For Future eylemini başlatmıştık. O gün konuşurken ileride biz de FFF İzmir olarak 200-300 kişi olduğumuzda ne kadar yol katettiğimizi göreceğiz ve kendimizle gurur duyacağız demiştik. 20 Eylül 3. Küresel İklim Grevinde 1500 kişiydik. Konuştuklarımız geldi aklımıza, o zamanlar ileriki grevler için 200-300 kişiden bahsetmişken kendimizi 1500 kişinin ortasında aynı amaç uğruna toplanmış insanlarla gördüğümüzde ‘başardık’ dedik. Bu sayı diğer ülke ve şehirlere kıyasla az olsa da bu anları ilk grevimizden bu yana canlı canlı yaşayanlar olarak çok gururlandık. 20 Eylül günü bizim için başta bu sebep olmak üzere, çabalarımızla önemli bir yere geldiğimizi gördüğümüzden dolayı çok önemliydi. 

20 Eylül Cuma günü saat 15.00’te Gündoğdu Meydanında öğrenciler olarak grevimize başladık. ‘Sahip olmadığımız bir gelecek için neden okula gitmemiz gerekiyor’, ‘size bir ders verebilmek için kendimizinkileri kaçırıyoruz’ gibi yazıların bulunduğu pankartlarımızla insanların dikkatlerini üzerimize çektik. Bizim bu duyarlılığımıza sessiz kalmak istemeyen diğer insanları da aramıza çağırdık. 

İleriki saatlerde yürüyüşümüz başladı, 1500 kişiyle birlikte sloganlarımızı atarak iklim adaleti isteğimizi sokaklarda haykırdık. Yürüyüşümüz esnasında da aramıza katılanlar oldu, çoğaldık. 

3 kişi olarak başladığımız ilk grevimizden bu yana çok fazla insana ulaştık ve 20 Eylül günü 1500 kişi birlikte grevdeydik. Demek istediğim asıl şey şu: kendimize ve gücümüze inanırsak her şeyi başarabiliriz.

Yağmur Filiz (Fridays For Future- İzmir)

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol