İstanbul'da 19 Haziran'da gerçekleşecek İstanbul Sözleşmesi'nden Vazgeçmiyoruz mitingini Antikapitalist Kadınlar aktivisti Çağla Oflas'a sorduk.
1- Miting kararı nasıl alındı ve hangi örgütlenmelere dayanıyor?
20 Mart’ta Cumhurbaşkanının bir gece yarısı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı almıştı. Sonrasında kadınlar “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diyerek sokaklara çıktı. 6284. madde, nafaka hakkı gibi pek çok kazanımın da tehlikede olduğuna ilişkin bir işaret olan bu karara karşı kadınların mücadelesi sürüyor. İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz Miting kararı, Eşitlik İçin Kadın Platformu’nun çağrısıyla yapılan, onlarca kadın ve LGBTİ+ örgütü, emek ve meslek örgütlerinden, siyasi partilerden, sivil toplum kuruluşlarından, inisiyatif ve platformlardan kadının katıldığı ortak toplantıda alındı. Toplantıda İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kabul edilemez olduğunun, kadınların, LGBTİ+'ların hayatlarının önemli olduğunun altı çizildi. Polonya, İspanya, Macaristan, Arjantin gibi bir çok kitlesel kadın mücadeleleri deneyimlerinden hareketle, merkezi bir mitingin cesaret ve güç kazandıracağı konusunda ortaklaşıldı. 19 Haziran tarihinde LGBTİ+ örgütlenmelerin ve kadın örgütlerinin, sendika ve meslek örgütlerin, kadın inisiyatiflerinin organize ettiği, tüm şehirlerden katılımlı merkezi bir miting yapma kararı alındı. Nitekim, Miting Çağrısı 125 kadın ve LGBTİ+ örgütleri tarafından yapıldı.
2- Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi karşısında en dezavantajlı grup LGBTİ+'lar olacak. Onlara yapılan ayrımcılık hakkında neler söylersin?
Toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı uluslararası bir insan hakları sözleşmesi niteliğinde olan İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini şiddetin hem nedeni hem de sonucu olarak görüyor. Bu noktadan hareketle devletlerden kadınları güçlendirecek politikalar üretmelerini talep ediyor. Ayrıca cinsel yönelimleri de içeren her türlü ayrımcılığın karşısında yer alıyor. İktidar, LGBTİ+'lara karşı düşmanca bir kampanya başlattı. Onur yürüyüşlerinin yasaklanmasından, Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ kulübünün kapatılmasına, LGBTİ+'lara yönelik nefret söylemine kadar bir dizi saldırı söz konusu. Gökkuşağı bayrakları bile yasaklanmış durumda. LGBTİ+ düşmanlığı, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin de bir gerekçesi iktidar için. LGBTİ+'ların haklarının İstanbul Sözleşmesi'nde yer alması, sözleşmeyi temel insan hakları metni haline getiren en anlamlı yanı. LGBTİ+'ların hakları toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin bir parçası ve onların içinde yer almadığı bir mücadele söz konusu olamaz. 19 Haziran mitinginde de LGBTİ+ örgütleri ve bireyleri mitingde yer alacak, gökkuşağı bayraklarımızı birlikte sallayacağız.
3- İktidar 1 Temmuz itibarıyla sözleşmeden çıkacak. Bu tarihe kadar kalan kısa sürede nasıl bir mücadele yürütmeli ki, bu vahim gelişme durdurulsun?
Cumhurbaşkanı kararnamesi 20 Mart’ta gündeme geldi ama İktidar ve çevresi tarafından İstanbul Sözleşmesi uzun bir zamandır hedefteydi. Ayrıca bu konuda ne yazık ki Türkiye tek örnek değil. Son yıllarda Yunanistan’dan, Polonya’ya, Macaristan’dan Rusya’ya birçok sağcı iktidar, kadınların ve LGBTİ+'ların haklarına saldırmakta. Ama aynı zamanda bu ülkelerde çok güçlü bir kadın hareketi söz konusu. Otoriter yönetimlere karşı kadınların mücadelesi önemli bir etki alanına sahip. Türkiye’de de aynı şekilde güçlü bir kadın mücadelesi var. Kadınlar her türlü baskıya ve yasaklamalara rağmen sokakları boş bırakmıyor. Bu durum kadın hareketinin en güçlü yanını oluşturuyor.
Öte yandan İstanbul Sözleşmesi'ne kadınların ve LGBTİ+'ların yaşamlarını güvence altına alan bir metin olmasının dışında demokratik bir kazanımımız. Örneğin Sedat Peker’in iddialarında yer alan Yeldana Kharaman’ın bir milletvekilili tarafından cinsel saldırıya uğraması, ardından katledilmesi olayını ele alalım. Eğer İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, başvurusu değerlendirilseydi Yeldana bugün hayatta olacaktı. Dahası, etkili bir soruşturma yapılsaydı mafya, devlet, siyaset ve sermaye bağlamında ortaya çıkan kirli ilişkileri çok daha önce açığa çıkabilirdi. Yeldana Kharaman'ın tek olmadığını, birçok şüpheli ölüm olduğunu da biliyoruz. İktidar şüpheli ölümleri açıklamak yerine, “AKP zamanında faili meçhul hiçbir cinayet kalmamıştır” diyebiliyor. Kadınların ve LGBTİ+'ların hayatlarını önemsemeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Hayatlarımız söz konusu ve bunun için hayatı durduracak bir mücadele yöntemine ihtiyacımız var. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını önleyecek ve sözleşmenin uygulanmasını sağlayacak olan kadınların önderliğinde, gerçekleşecek bir genel grevdir. Bu grevi örgütlemek ve greve katılımı genişletmek için, göçmen kadınlar ve LGBTİ+'lar başta olmak üzere toplumun tüm ezilen kesimleriyle birlikte sendikalara, meslek örgütlerine çağrıda bulunan bir kampanya birliğine ihtiyacımız var. Aşağıdan hareketi birleştirme yeteneğine sahip, taban inisiyatiflerine dayalı kitlesel bir mobilizasyonla bu saldırıyı durdurabilir, yeni kazanımların da yolunu açabiliriz.
4- Miting çağrıcılarının farklı görüşte ve çok bileşenli olduğunu söylemiştin. Miting birleşik mücadeleye uygun mu örgütlenecek?
Evet, farklı görüşlerden ve bileşenlerden kadınların bir araya geldi. O nedenle ortak noktamızı öne çıkardık. Öte yandan farklılıklarımızı, toplumdaki ezme ezilme ve sömürü ilişkilerini görmezden gelen bir anlayışın hakim olmasına da izin verilmedi. Haliyle örgütlenme çalışmalarında bunlara dikkate almaya çaba gösterildi, dikkate alınarak planlandı. Hepimizi birleştiren “İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz” ana pankartı olacak. Ve alanda gökkuşağı ve mor bayraklar dışında bayrak ve flama olmayacak. Partiler ve örgütlenmeler, kendi sözlerini söyledikleri altına imza attıkları pankartlarla katılabilecekler. Mitingde İstanbul Sözleşmesi'ni çeşitli açılardan savunan bir ana metin okunacak. Göçmen, çevreci, işçi gibi çeşitli mücadele alanlarından kadın ve LGBTİ+'lar okuyacak. Ayrıca metnin Kürtçe, Arapça ve İngilizce bir özeti yapılacak. Antikapitalist Kadınlar olarak 19 Haziran mitingin örgütlenmesinde yer alıyoruz. Sabahları, metro duraklarında, meydanlarda miting çağrısını bildirilerimizi dağıtıyoruz. Ayrıca sosyal medyadan da mitingin duyurusunun yaygınlaştırılması için çabalıyoruz.
5- Son olarak eyleme katılım çağrını alabilir miyiz?
Birkaç gün kadın cinayetlerine bir yenisi eklendi. İzmir'de HDP binasında silahlı uğrayan Deniz Doğan alçakça katledildi. İstanbul Maltepe'de yapacağımız miting, bu cinayete, saldırılara, baskılara ve ırkçılığa karşı, bunların son bulması için sesimizi yükselttiğimiz bir platform olacak.
İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasını önlemenin tek yolu milyonları kapsayan, bir mücadeledir. 19 Haziran’da İstanbul’da gerçekleşecek miting bu anlamda önemli bir adım olacak. 1 Temmuz’da ise hayatlarımız için her yerde sokağa çıkacağız. İstanbul Sözleşmesi Yürürlükten kaldırılsa da, sözleşmedeki hükümleri talep etmeye, devam edeceğiz. Haklar ve kazanımlar sözleşmelerle ve yasalarla değil mücadeleyle varolurlar. İstanbul Sözleşmesini mücadeleyle kazandık, mücadele etmeye devam edeceğiz.