“Katalonya’daki ilk ciddi kargaşalara dair bilgiler Madrid’e ulaştığında, İngiltere’nin Madrid’deki büyükelçisi ‘Burada kurulacak bir şey yok’" yorumunu yapmıştı.
Hayır, 2017 Ekim’inde değil, 1640 Mayısı’nda olmuştu bu. Alıntı, İspanya’nın yirmi yıllık bir savaş sonucunda yeniden Katalonya üzerinde hakimiyet kurabildiği isyanın anlatıldığı, J. H. Elliott’a ait Katalan İsyanı isimli kitaptan.
Bugün Katalonya’da bir savaş gerçekleşmesi ihtimali yok. Fakat İspanya büyükelçisi geçen pazar günü, şayet Katalan hükümeti Başbakan Mariano Rajoy’un açığa alma kararına direnirse, onları “isyancı” olarak adlandıracaklarını söyledi İngiltere’ye.
“İspanya olarak tüm dünyanın yüzyıllardır bildiği üzere, Katalanların birleşik hissetmesi ve Avrupa’daki ortak projede yer alması için çalışacağız” diyen Rajoy’un yaklaşımı tarihsel gerçekleri çarpıtıyor.
Gerçek şu ki İspanya, “yüzyıllardır” Kastilya krallığı üzerine inşa edilen, Güney Amerika ve İber Yarımadası’ndaki toplumları kendine tabi kılan bir emperyal devlet.
Portekiz de 1640’ta İspanyol yönetimine karşı isyan etmişti, bu başarılı bir isyandı. Katalonya ise Madrid yönetimiyle geleneksel özerkliğini koruma karşılığında barışmıştı. Şu anki Bourbon hanedanı 18. yüzyılın başlarında başa geçtiğinde bu özerkliği ortadan kaldırmıştı.
İspanya’nın denizaşırı imparatorluğunun son kalıntıları 19. yüzyılın sonlarında ABD tarafından ele geçirildiğinde krallık bir krize sürüklenmiş, İspanya’nın özerk toplulukları kendilerini göstermeye başlamıştı. Ekim 1934’te Katalan başkanı Lluis Companys Katalonya’nın bağımsızlığını ilan ettiğinde otuz yıl hapis cezasına çarptırılmış ve 1939’da savaşı kazanan Francisco Franco diktatörlüğü altında da idam edilmişti.
Uyarı
Bu sadece eski bir hikâye değil. Birkaç hafta önce hükümetteki Halk Partisi (HP) sözcüsü, Katalan başkan Carles Puigdemont’u Companys’in yaşadıklarını yaşayabileceğini konusunda uyardı. Halk Partisi, Franco rejiminin mirasçısı. Eski tiran ve mevcut Bourbon kralı VI. Felipe gibi, Kastilya merkezli eski geleneğin savunucusu.
İspanya eski çokuluslu imparatorlukların son kalıntılarından birisi ve şimdi bir ulus devlet maskesi takmakta. Britanya, Batı Avrupa’daki bir diğer önemli örnek. Farklı koşullar olsa da, Çin ve Rusya’da aynısı geçerli.
2007-2008 ekonomik krizinden beri, Britanya ve İspanya devletlerinde kırılgan noktaları daha da genişledi. İskoçya ve Katalonya’daki bağımsızlık hareketleri, Londra ve Madrid’deki sağcı hükümetlerin dayattığı kesintilere karşı deneyimlerle beslendi.
Hükümetlerin bu hareketlere cevabı farklılık gösteriyor. Muhafazakar Parti’nin başbakanı David Cameron, 2014 Eylülü’ndeki umduğu gibi geçmeyen ve güç bela kazandığı İskoçya’nın bağımsızlık referandumunu kabullenmişti.
Fakat İşçi Partisi’nin önerdiği politikaları tampon yaparak bunu başardı. İşçi Partisi, İskoçya’da birliğin devamı için gerçekten de kendisini feda etti. İskoç Ulusal Parti, geleneksel işçi sınıfı oylarını sildi süpürdü. Bu süre zarfında, Muhafazakarlar birliğin en sadık savunucusu olarak kendilerini göstermeyi becerdiler. Corbyn, daha yeni yeni İskoçya’da kendisini hissettirmeye başladı.
Katalonya’da anketlere göre çoğunluğun bağımsızlığı desteklememesine rağmen, Rajoy referandumu kazanma kumarını reddetti. Böylelikle Katalan bağımsızlık hareketi ona başkaldırdı.
Rajoy’un uzlaşmayı reddeden tavrı Kastilya merkezli ideolojik gücün ve hiç süphesiz Halk Partisi’ndeki Francoculuğun belirtisi.
Bu sert hat, Angela Merkel ve Emmanuel Macron’un desteğini aldı.
Fakat Madrid’in büyüyen baskısı Katalonya’da daha büyük bir halk isyanını ve kitle hareketini tetikleyebilir, Franco’nun mirasçılarına destek çıkan Avrupa Birliği’ne en büyük bedeli ödetebilir.
Alex Callinicos
(Sosyalist İşçi)