Şenol Karakaş

Şenol Karakaş son yazıları

Şenol Karakaş tüm yazıları

13.09.2017 - 09:49

Irak Kürdistanı kendi kaderini belirleme hakkına sahiptir

Yerli ve milli politik yaklaşım sadece Türkiye’de değil bölgede yaşayan tüm Kürtlere müdahaleci ve tepeden bir bakışı tetikliyor. Türkiye’nin yerli-milli politik ekseni açısından sıra Kuzey Irak’a geldi. 

Kuzey Irak’ta 25 Eylül’de bağımsızlık referandumu gerçekleşecek. Mesud Barzani bu bölgede yer alan, müdahil olan irili ufaklı hiçbir devletin arzulamadığı referandumun kesinlikle yapılacağını açıkladı.

Türkiye’de ise bazı siyasilerin Kuzey Irak’ta yapılacak referanduma dair yorumları Suriye’de Kürtlerin statüko elde etmesiyle Kuzey Irak’ta gerçekleşecek referandumun devletin beka sorununa indirgendiğini gösteriyor.

Irak Kürtlerinin siyasal hakları

ABD’nin Irak işgalinin ardından gelişen olayların içinde Irak Kürtleri özerklik ilan ettiler. Yaklaşık 40 bin kilometrekarelik bir alanın adı Kürdistan Bölgesel Yönetimi. Bu bölgede yaklaşık 5 milyon kişi yaşıyor. 2016 yılında Kürdistan Parlamentosu çatısı altında Mesud Barzani’nin girişimiyle bağımsızlık için referandum komisyonu çalışmalarına başladı.

Bu yılın başından beri Mesud Barzani referandum yapılacağının altını sık sık çizdi. Barzani ve bölgeyle ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkiler kuran Türkiye, Barzani’yi defalarca en üst düzey devlet protokolüyle, devlet başkanlarını ağırladığı şekilde ağırlamıştır. Hatta bu yılın Şubat ayında Barzani’nin gerçekleştirdiği ziyaretin ardından bir “bayrak krizi” bile yaşanmıştır. Devlet Bahçeli, Mesut Barzani'nin ziyareti sırasında İstanbul ve Ankara'da asılan Kürdistan bayrağına sert tepki göstererek başbakan Binali Yıldırım’ı daha sonra da yapacağı gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şikayet etmişti.

Türkiye Irak’ta Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin ve meclisinin yapacağı referanduma da alacağı karara da karışmamalıdır. Irak Kürtleri kendi kaderlerini kendileri belirleyecektir. Türkiye’nin bölgeyle ilişkileri hamaset üzerine değil, demokratik dış politika ilkelerine bağlı olarak sürdürülmelidir. Beka kaygısıyla keskinleştirilen ve hamasetle yüklenen dış politika  Türkiye işçi sınıfının ve ezilenlerin çıkarlarını manipüle eden milliyetçi bir müdahale olarak görülmeli aynı zamanda.

Şenol Karakaş

[email protected]


Bültene kayıt ol