Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu, Fethullah Gülen'in Yahudi olduğunu zannediyor olabilir mi?
Orman işleri de, su işleri de önemli işlerdir. Herkesin kolay kolay yapabileceği işler değildir. Taktir edilecektir ki, memleketimizde ağaç da, su da çoktur; bunlara bakmak yetenek, ustalık ve sevgi gerektirir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin herhangi bir bakanının geri zekâlı olamayacağı gerçeğine ek olarak, orman ve su işlerinden sorumlu olan kişinin özellikle zeki, çevik ve bilgili olacağı kesindir.
Kaldı ki, Sayın Cumhurbaşkan'ımızın böylesine önemli bir bakanlığa sıradan bir adam atamayacağı da açıktır.
Bu hakikatler sonucunda şu sonuca varmamız gerekmektedir: Hayır, Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu Fethullah Gülen'in Yahudi olduğunu zannediyor olamaz.
Demek ki, Sayın Eroğlu'nun "Bunların beli kırıldı. FETÖ'nün bir şeyi kalmadı. ABD, FETÖ ile vedalaşıyor. Gülen ABD'de ölüp gidecek, Yahudi mezarlığına gömülecek" sözlerini yorumlamaya çalışırken, "Niye Yahudi mezarlığı?" sorusuna cevap ararken, geri zekâlılık dışında başka bir açıklama bulmamız gerekiyor. "Gülen'in Yahudi olduğunu zannediyor, o nedenle Yahudi mezarlığına gömüleceğini düşünüyor" cevabından başka bir cevap bulmak zorundayız.
Sayın Eroğlu'nun inançlı bir Müslüman olduğunu varsayıyorum. Dolayısıyla, kavmiyetçilik yapıyor olamaz, ırkçı olamaz, kötü/habis/darbeci kişilerin Yahudi mezarlığına gömülmesi gerektiğini veya tüm Yahudilerin kötü/habis/darbeci olduğunu düşünüyor olamaz. "Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız, Allah'a en çok saygı duyanınızdır" diyen bir Allah'a inanan kişinin, başka millet ve kabilelerin mezarlıklarına gömülmeyi ceza olarak düşünmesi tabii ki mümkün değildir.
Yanılıyor olabilirim elbet. Sayın Eroğlu inanmıyor olabilir. Veya en azından Hucurât Suresi'nin 13. ayetini doğru bulmuyor olabilir. Saygı duyarım. Herkesin inanma ve inanmama hakkını savunduğum gibi, Sayın Eroğlu'nun da tüm haklarını savunurum.
Ama tüm bu yazdıklarıma rağmen, son tahlilde, "Yahudi mezarlığına gömülecek" sözlerinin bir ilahiyat meselesinden ziyade, basit bir ırkçılık meselesi olduğu hissini içimden atamıyorum. Nedendir bilmem!
Ve Sayın Eroğlu için kaygılanmadan da edemiyorum. Yok, ırkçılık suçlamasıyla bakanlıktan alınır, ormanlarımız ve sularımız kimsesiz kalır diye değil. Zamanlama hatası yaptı, o nedenle başı belaya girer diye korkuyorum.
Galiba farketmemiş. "Van minüt" günleri geride kaldı. Sayın Hükümet'imiz artık İsrail'le dost oldu. İmzalanan anlaşmaya ve Türkiye mahkemelerinin kararına göre, herhangi bir Türkiye vatandaşının herhangi bir İsrail kurumu, kişisi veya bitkisiyle ilgili olarak herhangi bir dava açması artık mümkün değil. Aynı anlaşmaya ve mahkeme kararına göre, Mavi Marmara yanlıştı, İsrail askerlerinin gemiye dalıp insan öldürmesi doğruydu. Devletimizin bekası bunu gerektiriyor. Bölgede müttefiklere ihtiyacımız var. Bölgede ticaret yapmamız gerek. Dış politikamız zaten pek parlak durumda değil, kim takar Mavi Marmara'yı? Kim takar Filistinlileri? Kendi hesabıma, o zamanki Başbakan'ımızın sözlerini ben doğru bulmuş ve taktir etmiştim. Ama n'apalım, fikir değiştirmiş.
İşte, Sayın Eroğlu ormanlarımız ve sularımızla ilgilenirken bu önemli gelişmeleri gözden kaçırmış. "Van minüt" günlerinde kalmış; hâlâ zannediyor ki Yahudilere hakaret ederek puan kazanırım. Ve hem Hucurât Suresi'yle hem Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Ortadoğu politikalarıyla ters düşüyor.
Sayın Eroğlu için kaygılıyım. Hem de çok kaygılıyım.
Roni Margulies
(T24)