Dünyada bir panik havası esiyor!
Merkezi Washington olan bir depremin ön sallantıları dünyanın dört bir yanında endişe ve korkuyla izleniyor.
Ya Donald Trump Amerika Cumhurbaşkanı olursa?
Habis mi, zır deli mi, her ikisi mi? Bildiğimiz mağara adamı!
“Oh olsun Amerikalılara” deyip kıs kıs gülmek kolay da, ABD Cumhurbaşkanı sadece Amerika’yı kontrol etmiyor, dünyanın her tarafına bulaşıyor. Ve elinin altında birkaç tane dünyayı patlatacak kadar nükleer silah var.
Herkes bir yana, Amerikan egemen sınıfı bile panik halinde. Kontrol altında tutabileceklerinden emin olamadıkları, her ağzını açtığında halt eden, bir günden bir güne ne yapacağı, ne diyeceği belli olmayan bir adamın başkan olmasından onlar da korkuyor.
Bizim komplo teorisyenleri bütün bunları bir yerlerde “birilerinin” planladığını düşünüyordur kuşkusuz.
Her şeyi bilinmez ve bilinemez “üst” güçlere havale edince, dünyayı açıklamak kolay oluyor elbet. Ama gerçek öyle değil. Şu son hafta içinde, Trump’ın kadınlar hakkında ancak 17 yaşında bir ayının edeceği laflar etmesiyle, bizzat Cumhuriyetçi Parti’nin 30 küsur üst düzey görevli ve temsilcisi Trump’a oy vermeyeceklerini açıkladı.
Kim destekliyor peki bu herifi?
Görünen o ki, Trump desteğini büyük ölçüde emekçi, yoksul beyazlardan alıyor. Niye? Amerikan işçileri sağcı ve manyak mı?
Değil elbette. Ama 2007-2008’de ekonomik krizin patlak vermesinden beri, Amerika’da yoksullar daha da yoksullaştı, bankalar ve bankacılar devlet tarafından kurtarılırken işçiler işlerini kaybetti, bezdiler, düzene yabancılaştılar.
Clinton düzenin has temsilcisi. Ve herkesçe böyle algılanıyor.
Trump ise düzen dışı bir kişi olarak algılanıyor. Egemenlerin beğenmediği, engellemeye çalıştığı bir kişi olarak görülüyor. O nedenle, görüşleri ne olursa olsun, destek topluyor.
Aynı şey Demokrat Parti’nin aday adayı sosyalist Bernie Sanders için de geçerliydi. Görüşleri çok farklıydı tabii, ama o da düzen karşıtı olarak algılandığı için Amerika tarihinde ilk kez açık açık sosyalist olduğunu söyleyen bir aday neredeyse kazanıyordu.
Ekonomik kriz bütün dünyada benzer etkiler yaratıyor:
Büyük kitlelerin düzene yabancılaşması; siyasî istikrarsızlık; merkez partiler zayıflarken sol ve sağ partilerin büyümesi; Avrupa Birliği’nin çatırdaması; beklenmedik kitlesel hareketlerin patlak vermesi... Ve bunlara bağlı olarak, ülkeler arası rekabet ve çatışmaların sertleşmesi.
Bu ortamda, bizim hükümetin “En büyük Türkiye”, “Suriye bizden sorulur”, “Türk Akımı’na tarihî imza” filan diye bağırıp çağırması cidden komiğime gidiyor.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)