Volkan Akyıldırım

Volkan Akyıldırım son yazıları

Volkan Akyıldırım tüm yazıları

03.08.2016 - 11:25

Darbeyi küçültme, orduyu büyütme

Liderliğinin Fethullahçılar olması, Genelkurmay başkanı ve birkaç komutanın katılmaması gerçeği değiştirmez. 15 Temmuz darbe girişimi, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat darbelerinin devamıdır. Ordu yine darbe yapmaya kalktı fakat bu kez yenildi!

15 Temmuz gecesi Erdoğan ve AK Parti yetkilileri, darbenin bir kısım asker tarafından yapıldığını söyledi. Bu, darbe anında bir direniş olduğunu duyurduğu, TRT'de okutulan bildiriyi boşa çıkartttığı için kabul edilebilirdi.

Bugün dört bir taraftan yapılmaya başlanan, darbenin ordunun eseri olmadığı propagandası kabul edilemez.

Öyle bir noktaya vardı ki, suikast silahlarına "boru" deyip televizyonda parmak sallayarak hükümeti ve halkı tehdit eden eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ, TV'ye çıkıp 15 Temmuz'un aslında darbe olmadığını söyleyebiliyor!

Fethullahçı generaller ve peşlerine taktıkları darbe yapmaya kalkarken, ordunun geri kalanı "bekledi".

Nasıl bekledikleri bir muamma.

Halkın direnişe geçmesi ile bozguna uğradıklarını anlayan darbeciler, hemen darbe karşıtı kesildi.

Yakalananlar yalan ifadelerle kandırıldıklarını iddia ediyorlar.

Komutanların durumu hiç netleşmedi. Darbeci Akın Öztürk'ü kurumsal olarak savundular.

Bu küçük bir cunta ya da isyan değil.

Bir ya da birkaç komutanın dışında kalanların hepsi darbeye ya katılıp ya seyirci kaldıysa (aynı şey) 15 Temmuz darbe girişimi ordunun eseridir.

Emir komuta zinciri altında gerçekleşmemiş olması 27 Mayıs'ı darbe olmaktan çıkartabilir mi?

İlker Başbuğ, 15 Temmuz başarıya ulaşmadığı için mi beğenmiyor ve darbe olarak adlandırmayın diyor?

27 Mayıs'ta, 12 Mart'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta ve 27 Nisan e-muhtırasındaki cuntalar kemalistti.

15 Temmuz darbe girişimininin liderliği Fethullahçılardı.

Hayli geleneksel davranıp kendilerine "Yurtta Sulh Konseyi" dediler, kemalist bir bildiri yayınladılar.  

Liderliklerinin farklı olması, gerçeği değiştirmez. 15 Temmuz, ordunun darbeci geleneğinin devamıdır.

AK Parti hükümeti işbaşına geldiği andan itibaren, 28 Şubat'ı yüzyıl sürdürmek isteyenler birçok darbe planı yapmıştır. 15 Temmuz bunların sonuncusudur.

Erdoğan ve AK Parti hükümeti, kendisine darbe yapanın kim olduğunu elbette biliyor.

Kime güveneceklerini bilmedikleri gibi, generallere ihtiyaçları var, çünkü savaştalar.

ABD ve AB'nin desteklediği hayli kalabalık darbecileri devletten temizlemeye uğraşırken, bir yandan da orduyu güçlendirmeye çalışıyorlar.

Fethullahçıları atıp  Ergenekoncuları işe alıyorlar. Hepsi darbeci.

Bu yüzden kimse 'tehdit savuşturuldu', 'tehlike geçti', 'bir daha olmaz' diyemiyor.

***

Savaşa hayır!

- Kürt sorunu 1925'te başladı. O vakit ne PKK, ne AK Parti vardı.

- Kürtler, kemalist devletin ulusal baskısına karşı tarihte 28 kez isyan etti. 29. isyan, 12 Eylül cunta yönetimine karşı başladı ve sürüyor. Beğenin beğenmeyin, 6 milyon insan bu hareketi destekliyor.

- 1990'ların sonunda, 40 binden fazla kişi devlet ve PKK'nin savaşında hayatını kaybettikten sonra, herkes bu sorunun silahlarla çözülmeyeceğini kabul etti.

- Erdoğan ve AK Parti, cumhuriyet tarihinde Kürt sorununun silahla değil müzakerelerle çözülebileceği fikrini hayata geçiren ilk hükümet oldu. Bundan dolayı hep oy kazandı, rakipleri ve düşmanlarıysa zaten çözüme karşıydı.

- Öcalan'ın 2013 Newroz'unda Diyarbakır'da okunan "silah değil demokratik siyaset" çağrısı Kürtlerin çoğunluğu tarafından desteklendi ve 2,5 yıllık çatışmasızlık sürecini getirdi.

- Her çözüm sürecinde olduğu gibi masada anlaşamayan taraflar, müzakereyi silahlarla yürütmeyi seçti. 

- Pazarlık konusu yapılan anadilde eğitim, yerel yönetimlerin özerkliği, ulusal baskının giderilmesi ve her alanda eşitliğin sağlanmasını garanti altına alınacak demokratik bir anayasa, savaştan illallah diyen çoğunluk tarafından kabul edilmişti.

- Tarafların üzerinde anlaştığı müzakere başlıkları, Dolmabahçe'de bakanlar ve HDP'li milletvekilleri tarafından okunmuştu.

- 15 Temmuz darbe girişimi, demokratik yeni bir anayasanın acil gerekliliğini ortaya koyarken, Cizre'de insanları bodrumlarda yakıp Lice'de bombalayanların dönüp Ankara'da meclisi, halkı ve devlet kurumlarını bombalayan darbeciler hapiste.

- Neredeyse herkes, darbeyi direnişle yenmenin yarattığı olumlu havanın sürmesini, hepimizin hak ettiği bir yaşama ulaşmasını, eski sorunlardan kurtulmasını istiyor. 

- Eğer Öcalan ve PKK ile anlaşma sağlanmazsa bu savaşın 40 yıl daha sürebileceğini herkes biliyor ki çatışmalar başladı.

Geçmişimizi yedi, geleceğimizi heba etmemeli. Kürt sorunu artık çözülmeli. Halka doğrultulan silahları kullanma değil kazanılan demokratik siyaset zeminde çözüm!

***

Fethullahçıların başarısızlığı

40 yıl önce sızmışlar. Çok iyi gizlenmişler. Sabırla örgütlenmişler.

Amaçlarına ulaşmak için dünya görüşlerine zıt bile davranmışlar.

Sonuç?

Türkiye tarihinin  en karanlık ve utanç verici sayfasına başlık oldular.

Burada bir daha taban ve taraftar bulamayacaklarını, döktükleri kan ile garantilediler.

Türk milliyetçiliğini savunarak devlet içinde varoldular, Batı emperyalizminin hizmetinde olduklarını ilan ederek bu faslı bitirdiler.

Halkı aptal, direnemeyecek kadar aciz ve korkak gören elitist bakışları sonları oldu.

Bu, toplum mühendisliğinin en aşırı örneklerinden birisinin yenilgisidir.

Ortada bir başarı öyküsü yok.

ABD emperyalizminin Türkiye'deki kirli ortaklıkları ve işleri, halka karşı örgütlenmiş bir devlet içindeki çıkar grupları, elbette maddi çıkarlar, bunları iyi kullanan bir oportünistin kaçınılmaz hezimeti var.

"40 yıllık" hazırlık bir gecelik direnişle bitirildi.

Hâlen darbe planlayan ya da buna kalkışacak olan varsa: iki kere düşünün.

Volkan Akyıldırım

[email protected]


Bültene kayıt ol