Hakan Tahmaz

Hakan Tahmaz son yazıları

Hakan Tahmaz tüm yazıları

28.03.2016 - 10:30

Amed Newroz’unun ardından

Amed Newroz’una mitingin ilk saatlerinde katılımın az olmasıyla hükümete yakın gazeteciler HDP’nin sonunun geldiğine hükmettiler. İlerleyen saatlerde alanda ciddi bir kalabalığın toplanmasıyla tersinden hükmü Kürd siyaseti çevresinde verilmeye başlandı.

Son üç yılın Newroz ile bu yılınkini kıyaslamak doğru değil. Bundan önceki Newrozlara insanlar barış yolunda nasıl ilerleyeceğiz sorusuna yanıt bulmak, barış umutlarını büyütmek için akın ettiler. Bu yıl ise siyasi kırıma karşı direnişe katıldılar.

Bu Newroz, savaşın/çatışmanın yoğun olduğu dönemlerle kıyaslanabilir. Bu noktada da ciddi sorunların olduğu çok açık.

Newroz’dan üç gün önce gözlem için Amed’deydim. Doğrusu böylesi bir kalabalık beklemiyordum. Amed, Amedliğini gösterdi. Ama yine de bildiğimiz Amed değildi. Savaşın en yoğun olduğu dönemlerde daha büyük Newrozlar da yapıldı Amed’de.

Mitinge katılımı en az etkileyen canlı bomba korkusuydu. Kürdler, korku eşiğini büyük ölçüde aşmış durumdalar. Ancak, hükümetin yasakları ve Kürd illerinde yaşanan vahşet Newroz’u terörize etti. Görülmedik devlet baskısı, yasaklar insanlarda etkinliğe izin çıkmayacağı algısı yaratmış. Bu da hazırlıkları aksatmış. Kent merkezinde dolaşan bunu çok rahat fark edebiliyor. Aklın, hayalin almayacağı yasaklar uygulandı, hukuksuzluk yapıldı.

İzinli yapılan bütün Newroz mitinglerine Amed dışında örgütsel ve bireysel katılım çok yoğun olurdu. Hareket nedense, bu yıl bunu yapmamış. İzin verilmemesi durumu için alınmış bir tür tedbir gibi görünüyor. Bu da devlet aklını tanımakla ilgi bir konu.

Amed eski, tanıdık Amed değildi: kırgın, küskün öfkeli ve tepkiliydi. Daha öncede benzer şeylerle karşılaştım. Ama bu kez farklıydı. Daha önce genç veya 90’lı kuşaklar için söylenenler şimdi orta kuşak hatta üzerindekiler içinde geçerli. Bariz bir kopuş hali yaşanıyor. Ankara’ya sırtını dönmüşler. Artık devletten hiçbir şey beklemiyorlar. Devlete öfkeli genç ve orta kuşak, her türden seçilmişlere sert eleştiri yapıyor ve kızgınlar. Ama aynı duyguları Kandil’e karşı taşımıyorlar. Yönlerini Kandil’e dönmüşler, kulaklarını Kandil’e kabartmaya başlamışlar. Demokratik mücadeleye/siyasete küskünlük var. Newroz’a katılımı etkileyen en büyük etmen olmuşa benziyor.

Bu nedenle Newroz’a katılıma bakarak sevinenler iki nedenle yanlış yapıyorlar. Birincisi Newroz alanı bomboş değildi. İkincisi, alana gelmeyenler, demokratik zemindeki siyasal tercihlerinde değişiklik yapmış değiller. Demokratik mücadele ve siyaset açısından tehlikeli sulara kulaç atma eğilimi içine girmişler. Bunun demokratik siyasete küsüp evde oturmak biçiminde veya yönünü Kandil’e dönmek biçiminde olmasının niteliksel bir farklılığa tekabül etmez.

Amed Newroz mitinginin en dikkat çekici konuşmasını HDP Genel Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş yaptı. Konuşmanın içeriği tümden hükümete mesajdı. Konuşma bütün kitle tarafından nefes tutularak dinlenmesi ve Kürd siyasetinde görmeye alışık olmadığımız bir biçimde konuşma sırasında konfetilerin patlatılması Demirtaş’a büyük bir sahiplenme göstergesiydi.

Demirtaş’ın masaya dönülmesini merkez alan konuşmasında Cumhurbaşkanını hiç muhatap almadı. Sürekli başbakana seslendi. Çözüm ağırlıklı konuşmasında geçmişe dönük muhasebe yapmış olmanın izleri vardı. Bunun yeni bir strateji olma olasılığını güçlendiren bir başka gelişme daha oldu. Murat Karayılan aynı gün mealen “gerilla sahaya inmeden masaya dönülmeli, biz hazırız çağrısı yaptı. Bir ay önce Kandil “ölüm kalım savaşından” söz ediyordu. AK Parti hükümetini devirmek amaçlı Birleşik Devrim Hareketi’nin kuruluşu ilan edildi. HDP kongresinde, demokratik muhalefet cephesi kurma kararı alındı. CHP’yi de kapsayacak muhalefet hareketi kurma ve AK Parti’den kurtulma hareketi başlatmakla aynı siyasal aktöre masaya dönelim çağrısını yapmanın ikisinin birlikte yapılamayacağını sanırım çözüm sürecinden çıkarmıştır. Amed Newroz’una bu gözle baktığımızda barışa bir yol arayışının olduğunu söyleyebiliriz. Yol bulunup bulunamayacağı tarafların bu yeni durum taktiksel değil, stratejik yaklaşmalarına ve hükümetin tutumuna bağlı.

Hakan Tahmaz

(BasNews)


Bültene kayıt ol