Yunanistan'da 5 Temmuz için her yerde nefesler tutuldu, sonuç ve sonrasında olacaklar bekleniyor.
Birkaç noktayı vurgulamakta fayda var:
1- Referandumda saflar çok net. Bir tarafta Avrupa’nın egemenleri, onların arkasında bir bütün olarak kapitalizmin efendileri, en heyecanlı müttefikleri Yunan zenginleri. Karşılarında Yunanistan işçi sınıfı ve onla dayanışma gösteren herkes; birçok yerdeki örgütlü işçi sınıfı ve sol kuvvetler var.
2- Kimse Yunanistan’ın borcunu ödemesinin peşinde değil. Bugün “alacaklı” olan ülkeler içinde tarih boyunca borcunu ödemeyenler var. Üstelik her iki taraf da borcun ödenemeyeceğini biliyor. IMF’nin son açıklamasında hatırlatıldığı gibi, asıl mesele “borcun ödenmesini sürdürülebilir kılmak”. Yani borcun ödenmesi gerektiği fikrinden bir adım geri atmamak ve AB elitlerinin dayatmalarını Yunan halkına uygulatmak.
3- Var olan süreç, borcun nerden çıktığıyla ilgili ve krizin nasıl çözüleceğine dair tartışmalarla, olağan kapitalist toplumun yasaları dışındaki ihtimalleri tartışmaya açıyor. Yunan işçi sınıfı “tembel” değil. Bizzat kapitalizmin kurumlarının araştırmalarıyla sabit ki, Avrupa’da en yüksek çalışma saatlerinden birine sahipler. Yine aynı kurumların araştırmalarının sonuçları gösteriyor ki, işgücü verimliliği konusunda da gayet iyiler. Yani “borcun” sebebi sıradan insanlar değil, Yunan patronlar.
4- Sadece Yunanistan’la ilgili değil, bir bütün olarak kapitalizmin küresel krizinden çıkış konusunda egemen sınıfların bir çözümü yok. Syriza’dan önceki hükümetler, Troyka’nın programını harfiyen uyguladılar. Sonuçta %25 işsiz, milyonlarca yoksul, evlerinde uyuyamayan insanlar yarattılar. Plan tıkır tıkır işleseydi dahi borç onlarca yılda ödenebilecekti. İşlemedi, Yunanistan işçi sınıfına hayatı zehir ettiler.
5- Avrupa kapitalizminin en büyük projesi, Avrupa Birliği, kimsenin öngöremeyeceği kadar kısa bir süre içinde çöktü. AB, bırakın “emeğin Avrupası”nı filan, kimseye umut vadetmemekte, Yunanistan örneğinde görüldüğü gibi kapitalistlerin çıkarları için her şeyi göze alabilmektedir. Kapitalizm her zaman demokrasiye gereksinim duymaz: AB liderleri bugün Yunanistan’da darbe olsa destekleyecek durumdadır. Ve Çipras yanılıyor; pazar günü referandumdan “Hayır” çıkması “Avrupa değerlerine dönüş” değil, Avrupa egemen sınıflarının değerlerine atılmış okkalı bir tokat olacaktır.
6- Öte yandan, Yunanistan’daki en zengin %1’in İsviçre bankalarındaki paralarıyla borç kapatılabiliyor. Yani, bırakın diğer tüm önlemleri, yalnızca bu paraya el konulabilse, kapitalizmin örgütlü hırsızlık düzeni sonucunda sömürülen miktar geri alınabilse, böyle bir sorun kalmayacaktı. Financial Times’da dahi Yunanistan’ın Euro’dan çıkmasının kapitalizm içi çözümler dahilinde bu ülke ekonomisi için daha iyi olacağını anlatan yazılar çıkıyor. Demek ki Euro’dan çıkılabilir, borç tek taraflı iptal edilebilir, bankalar işçi denetiminde kamulaştırılarak başka çözümler denenebilir. Antikapitalizmi konuşmanın tam zamanı!
7- Syriza, referanduma gitme kararını, Avrupa liderleriyle arasındaki pazarlıkta bir koz olarak gündeme getirdi. Aynı dinamiğin sonucu olarak, mektuplar yazarak veya başka bir şekilde, iptal de edebilir. Ancak mevcut durum Syriza’nın da kontrolünde olmayacak yepyeni durumlara kapı aralıyor.
8- Bundan çıkarmamız gereken bir sonuç var: Syriza, Yunanistan’da krizin faturasını emekçilere ödetme planına karşı yükselen işçi hareketinin bir ürünü olarak iktidara geldi; ancak onun liderliğinin savunduklarını Yunan işçi sınıfının çıkarlarının birebir yansıması olarak almak bizi hataya sürükler. Bu, bazen, borcun meşruiyetini kabul ederek Alman bankalarına Türkiye işçi sınıfının oluşturduğu bütçeden ödeme yapmayı önermek anlamına gelebilir. Bazen ise, Die Linke örneğinde olduğu gibi, daha önceden (Yunanistan’da egemen sınıfın doğrudan temsilcileri iktidardayken) reddedilen anlaşma paketlerine, bu kez Syriza dayanışma çağrısı yapıyor diye, paketin içeriği hiç değişmese dahi, “kabul” oyu vermek anlamına gelebilir.
9- Buna rağmen, Yunan işçi sınıfıyla enternasyonal dayanışmayı yükseltmenin yolları düşünülmelidir. Syriza liderliği referandumdan “Hayır” çıksa da AB’de kalacağını düşünüyor. Ancak AB böyle düşünmüyor. Böyle bir durumda Yunanistan’a uygulanacak tüm baskılara karşı, ablukayı kırmak için hepimiz kendi hükümetlerimize direnmek zorundayız.
10- Çünkü Yunanistan’da oylanacak olan sadece Yunan halkının kaderine ilişkin bir şey değil; İspanya’nın, İtalya’nın, İrlanda’nın ve hepimizin kaderini belirleyecek.
Referandum bittikten sonra sonuçları ve ihtimalleri daha uzun boylu konuşacağız. O vakit gelene kadar, olanca gücümüzle: OXI!
Ozan Tekin