Alex Callinicos

Alex Callinicos son yazıları

Alex Callinicos tüm yazıları

21.02.2025 - 12:56

JD Vance ve ABD emperyalizminin Avrupa planları

Başkan Yardımcısı JD Vance'in Münih Güvenlik Konferansı'ndaki konuşması, Avrupa başkentlerindeki paniği ve utancı somutlaştırdı.

Donald Trump yönetiminin "bölgeyi bombardımana maruz bırakma" –hasımlarını, tepki veremeyecek derecede şoka sokacak kadar meşgul etme– taktiği, geçtiğimiz hafta Avrupa'ya da taşındı.

Trump önce Vladimir Putin ile, Ukrayna savaşını sona erdirmek üzere müzakerelere başlama konusunda anlaştıklarını duyurdu. Daha sonra savunma bakanı Pete Hegseth, Ukrayna'nın 2014 öncesi sınırlarına geri dönmesinin "hayali bir hedef" olduğunu ve ülkenin NATO'ya katılmasının "gerçekçi bir çözüm" olmadığını söyledi. 

Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya arasındaki barış görüşmeleri bu hafta ve Ukrayna veya Avrupa olmadan, Suudi Arabistan'ın Riyad kentinde gerçekleşecek [Bu görüşmeler, yazı yayımlandıktan bir gün sonra, 18 Şubat'ta gerçekleşti – ç.n].

Ancak Avrupa başkentlerindeki paniği ve utancı asıl belirginleştiren, Başkan Yardımcısı JD Vance'in geçen cuma günü Münih Güvenlik Konferansı'ndaki konuşmasıydı. Vance, çoğunluğu Avrupalı olan izleyicilerini, sorunun kendileri olduğunu söyleyerek şok etti; "Avrupa'ya karşı en çok endişelendiğim tehdit Rusya değil, Çin değil, başka bir dış aktör değil. Endişelendiğim şey içerideki tehdit."

Vance ifade özgürlüğüne ilişkin bazı standart aşırı sağcı argümanları da kullandı. Avrupa'da demokratik özgürlüklere yönelik en büyük güncel saldırıdan –Filistin dayanışma hareketinin bastırılması— hiç bahsetmedi k bu şaşırtıcı değildi, çünkü aynı baskı ABD'de de devam ediyor.

Ancak Vance'in konuşması, ABD'nin diğer hamleleriyle birleşince Münih'te toplanan neoliberal emperyalistlere tokat gibi inmiş oldu.

Avrupa Birliği'nin kendisini "normatif bir güç" olarak sunduğunu hatırlatırım. Dünyanın geri kalanına sözde üstün liberal demokratik "değerleri" hakkında ders verirken, ekonomik gücünü kullanarak daha zayıf devletlere boyun eğdirmeye çalışıyor.

Münih konferansına başkanlık eden Christoph Heusgen son basın brifinginde gözyaşları içindeydi. Peki, Gazze'deki çocuklar için hiç gözyaşı dökmüş müydü? 

Gerçek şu ki Ukrayna Savaşı Avrupa'nın güvenlik konusunda ABD'ye, gaz konusunda da Rusya'ya olan çifte bağımlılığını gözler önüne serdi. ABD Ukrayna'ya ihtiyaç duyduğu askeri yardımı sağladı, ancak Batı'nın yardımı dengeyi Kiev'in lehine değiştirmeye yetmedi.

Trump'ın Putin ile müzakere etme kararı nispeten rasyonel bir tepkidir. Dwight Eisenhower'ın 1953'te Kore'de bir başka çıkmaza girmiş savaşı sona erdirme girişimine de benzer.

Avrupalılar askeri zayıflıklarını telafi etmek amacıyla Ukrayna için ve Rusya ile Çin'e karşı büyük bir yaygara koparmaya çalıştılar ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen bu değişime öncülük etti.

Şimdi AB ile birlikte Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski de ortada bırakıldı: Avrupa'nın savaştan sonraki rolü, barışı koruma birlikleri sağlamak ve Ukrayna'nın yeniden inşasını finanse etmek olacak.

Vance'in konuşmasındaki en önemli nokta, Trump yönetiminin Avrupa'daki aşırı sağa verdiği desteği teyit etmesiydi. Faşist Alternative für Deutschland'ı (AfD) destekleyen sadece Elon Musk değilmiş meğer. Vance, Almanya’nın gideceği şimdiden belli lan şansölyesi Olaf Scholz'u yok saydı ancak AfD lideri Alice Weidel ile görüştü.

Hem Scholz hem de merkez sağ muhalefet lideri Friedrich Merz, Vance'in ifadelerini Alman iç siyasetine müdahale olarak kınadı. 

ABD'nin yeni yönetiminin nefesini enselerinde hisseden tek Avrupalı lider onlar olmayacak. Bir diğer faşistin, yani Marine Le Pen’in de 2027'de Fransa cumhurbaşkanlığı için tekrar aday olduğunda Washington'dan destek görmesi muhtemeldir.

Trump yönetimi Avrupa siyasetini yeniden şekillendirmek istiyor olabilir ancak bu, Avrupa'yı yüzüstü bırakacakları anlamına gelmiyor.

Finlandiya eski başbakanı Sanna Marin, X'te "Avrupa artık transatlantik değer temelli işbirliğine ve desteğe güvenemez" diye yakınıyordu. NATO'nun o “değerlerinin” Soğuk Savaş sırasında faşist yönetim altındaki İspanya ve Portekiz'i, askeri diktatörlükler altındaki Yunanistan ve Türkiye'yi üye olarak kabul etmeye kadar uzandı.

ABD'nin Avrupa'daki varlığı hiçbir zaman "değerler" ile ilgili olmamıştır. Küresel kapitalizmin ana merkezlerinden birinin düşman bir gücün egemenliği altına girmemesini sağlamakla ilgilidir. NATO hayatta kalacaktır fakat Avrupa'nın zorbalıkta sınır tanımayan yöneticileri için gözyaşı dökecek değiliz. 

Alex Callinicos

Çeviri: Ali Baydaş


Bültene kayıt ol