
Öcalan’ın açıklama yapmasıyla barışın yolunun açılacağı beklentisi oluşan bugünlerde iktidar “tekme tokat çözüm süreci”ne devam ediyor. 15 Şubat’ta Öcalan’ın açıklama yapması bekleniyordu ancak aynı gün açıklama yerine Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atandığı haberi geldi.
Kayyımı protesto etmek isteyenler polis tarafından engellendi. Van’daki protestolara katılan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın yaptığı açıklama Kürt halkının barış iradesini ortaya koyarken, hükümet tarafından gösterilen yargı sopasını net bir şekilde ortaya koyuyordu:
“Çözüm istiyor musunuz? Siz Kürt sorununun demokratik yollardan çözülmesinden yana mısınız? Siz bu irade gaspıyla nasıl çözeceksiniz? Siz bu Kürt düşmanlığı ile nasıl barışa ulaşacaksınız? Abdullah Öcalan çözüm için uğraşırken beyefendiler kayyum atıyor. Yok öyle yağma Van sizi kabul etmez, bu kötülüğü unutmaz. Aklınızı başınıza toplayın, mert olun. Barış mı istiyorsunuz, çözüm mü istiyorsunuz, Kürt düşmanlığı mı yapacaksınız açık söyleyin bilelim.
Bakın ben açık söylüyorum. Bu el barış istiyor, bu el çözüm istiyor. Bu el istiyor ki Kürt halkı kendi iradesini seçsin ve kendi iradesi ile yöneltilsin. Bu el diyor ki şiddet çatışma yerine demokratik zeminde sorunları müzakere ile diyalog ile çözelim diyoruz. Siz ne diyorsunuz? Kayyum atayarak, tutuklayarak, yargı sopasıyla Kürtleri, muhalifleri terbiye ederek mi çözeceksiniz?”
Gazetemiz yayına hazırlanırken ise aralarında yazarımız ve DSİP Eş Genel Başkanı Şenol Karakaş’ın da bulunduğu 52 kişinin HDK operasyonu kapsamında gözaltına alındığını öğrendik. Gözaltına alınanlar arasında hak savunucuları, barış aktivistleri, gazeteciler, göçmen haklarını savunanlar var. Barışın sesinin daha güçlü çıkması için uğraşan bu insanların gözaltına alınması hükümetin yeni çözüm sürecini bir yandan ağır bir baskı eşliğinde sürdürmeye çalışmaya devam edeceğini gösteriyor.
Ancak bütün bu baskı politikaları Öcalan’ın yapacağı çağrıyı ve bu sürecin bütününü önemsiz görmeye yol açmamalı. Unutmamak gerekir ki böyle bir sürecin ortaya çıkışını sağlayan Kürt halkının tüm baskı ve yıldırma politikalarına, siyasetçilerinin, aktivistlerinin önemli bir bölümünün tutuklanmasına rağmen bir adım bile geri atmayan iradesidir.
Bir yandan İmralı Heyeti, görüşmelerini sürdürüyor. Son olarak Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı Mesut Barzani ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani’yle görüştü. Bu görüşme Kürt halkının önemli liderliklerini içermesi bakımından merakla bekleniyordu. İmralı Heyeti görüşmeler sonrası yaptığı açıklamada hem Mesut Barzani’nin hem de Neçirvan Barzani’nin çözüm ve barışın gelişmesi için büyük bir destek vereceğini açıkladı.
Öcalan, sürecin diğer aktörlerine de birer mektup yazdı. Dem Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Öcalan’ın Kandil’e, Avrupa’ya ve Kuzeydoğu Suriye’ye birer mektup yazdığını ve mektupların muhataplarına ulaştığını açıkladı.
Bugün baskı politikalarıyla kırılmaya çalışılan, bu sürecin ortaya çıkmasını sağlayan Kürt halkının ve bu halkın batıdaki barış isteyen müttefiklerinin varlığıdır. Sosyalistlere düşen ise bu iradenin daha güçlü bir şekilde Batı’da ses bulması için uğraşmak olmalıdır. Unutmamak gerekir ki, bu sürecin diyaloga dönmesi, daha demokratik bir zemine oturmasının tek yolu bu mücadeleden geçecektir. Özellikle işçi sınıfı içinde barış sesi yükselmeye başladıkça hem Kürt halkının hem de Türkiye işçi sınıfının özgürleşmesinin olasılığı çok daha güçlü olacaktır.
Can Irmak Özinanır
(Sosyalist İşçi)