Tuna Emren

Tuna Emren son yazıları

Tuna Emren tüm yazıları

19.04.2023 - 14:50

Milyarderler var olmamalı

ABD menşeli Forbes dergisi 2023’ün en varlıklı milyarderlerini açıkladı. Milyarder Listesi’nde Türkiye’den 26 isim yer alıyor. 

Listenin ilk sırasında dünyanın en büyük lüks tüketim markalarından biri olan Louis Vuitton’ın sahibi Bernard Arnault ve ailesi var. Onu teknoloji tiranları takip ediyor; ikinci sırada Elon Musk, üçüncüdeyse Jeff Bezos bulunuyor. Onların ardından da veri tabanı yazılımları üreten Oracle’ın yöneticisi Larry Ellison geliyor.

Türkiye’nin en varlıklı milyarderleri sıralamasının ilk üçü ise şöyle:

1- İbrahim Erdemoğlu

2- Murat Ülker

3- Ali Erdemoğlu

Servetiniz yoksullardan çaldıklarınızdır!

Oxfam raporlarının ortaya serdiği üzere; dünyanın en zengin yüzde 1'lik kesimi son iki yılda küresel nüfusun yüzde 99’unun toplamından iki kat fazla servet biriktirdi.

2020'den bu yana süren pandemi ve hayat pahalılığı krizinde, tüm yeni servetin yüzde 63’ü en zengin yüzde 1 tarafından ele geçirilirken bizler sadece yüzde 37’sini bölüştük. Şöyle de ifade edilebilir; küresel nüfusun en alttaki yüzde 90'lık kesiminde yer alan bir kişinin kazandığı her 1 dolarlık yeni küresel servete karşılık bu milyarderlerin her biri yaklaşık 1,7 milyon dolar kazandı. 

Milyarderlerin servetlerinde olağanüstü artışlar da mevcut. 2020-23 dönemi, dünyanın hemen her yerinde işçi ücretlerinin enflasyonun altında ezildiği, hatta işçilerin birçok ülkede açlığa sürüklendiği yıllar oldu. Küresel ölçekte sayılarının 2 milyarın üzerinde olduğu tahmin edilen bu işçiler günden güne yoksullaştırılırken bu milyarderlerin serveti günde 2,7 milyar dolarlık bir artış gösteriyordu.

Onlar sıradan bir çantayı asgari 40-50 bin TL gibi dudak uçuklatan fiyatlardan satın aldıkları Louis Vuitton’ın sahibini dünyanın en zengin milyarderi konumuna getirecek ölçüde lükse düşmüşken bizlere de onlardan geriye kalan kırıntılar düşüyor. Sözgelimi, Türkiye’nin en zenginleri sıralamasının ilk üçünde hem birinci hem de üçüncü sırayı doldurmuş olan Erdemoğlu ailesi, holdinglerinin web sitesi üzerinden paylaştıkları duyuruda, deprem bölgesinde ikamet eden çalışanlarına 10’ar bin TL nakdi destek sunduklarını açıklamış. Forbes, İbrahim ve Ali Erdemoğlu’nun toplamda 10 milyar dolar’dan fazla serveti olduğunu söylüyor. 10 milyar dolar nerede, 10 bin TL nerede… Bunca zenginliğe rağmen, her şeyini kaybetmiş olan işçilerine uzattıkları elde yine kırıntılardan başka bir şey yok. Bir diğeri, yani listenin ikinci sırasındaki Murat Ülker’in holdingi ise yine web sitesinden paylaşılan bir açıklamada, deprem bölgesine toplamda 20 tır ürün sevkiyatı yapacaklarını yazmış. Hepsi bu… Altı tanesi ulaşmış, 14 tanesi henüz yola bile çıkmamış 20 tır. Onun da serveti 5 milyar dolar’ın üstünde. 

Zenginleri yeme, bu eşitsizliği sonlandırma zamanı geldi

Tüm milyarderler zalimdir, çünkü sistemin kendisi zalimdir.

Milyarderler kapitalizmin bir ‘yan ürünü’ değil, emek sömürüsüne dayalı olan bu sistemin fiilen hedeflenmiş ürünleridir. Zenginliği yaratan unsur, yani ortadaki değerin gerçek kaynağı işçilerin emek gücü olsa da aslında işçiler emeklerinin sadece küçük bir kısmını ücret olarak geri alabiliyor ki bu da biz Marksistlerin ‘artı değer’ dediği şeyi ortaya çıkarıyor. İşte açgözlü milyarderlerin servetinin temelinde de bu var. Rekabet onları, işçilerden kırpmaya zorladıkça kârlarını maksimize edebilmek, piyasadaki konumlarını sürdürebilmek adına işçiler tarafından üretilen değere giderek daha fazla el koyuyor, toplumun ezici çoğunluğunu her şeyden yoksun bırakıyorlar. 

Bu acımasızların hepsinden, yani dünyanın tüm milyarderlerinden servetlerinin sadece yüzde 5’ini geri istesek bile yılda 2 trilyon dolar civarında bir gelir elde edilir ve 2 milyar insan aşırı yoksulluk sarmalından kurtulurdu. Servetlerine el koyabilseydik, gezegenin ve toplumların tüm radikal sorunlarına çözüm sunabilme imkânı doğardı. Örneğin açlığı tarihe gömer, herkesin sağlıklı yaşamasını hedefleyen evrensel bir sağlık sistemine kavuşur, ısınma ve barınma sorunlarını geride bırakır, iklim krizini durdurabilmek için bir fırsat penceresi aralardık. Kaldı ki en zengin milyarderler (çevreyi kirleten yatırımları yüzünden) ortalama bir insandan bir milyon kat daha fazla karbon salıyor.

Ancak servetin aşırı yoğunlaşmasına son verip toplumların refah seviyesini yükseltmeyi hedeflemek yerine, hepimizden çalan bu süper zenginleri beslemeyi, üstüne bir de vergi indirimleri sunmayı tercih ediyorlar. Örneğin, dünyanın en zenginlerinden biri olan Elon Musk, 2014-2018 yılları arasında yaklaşık yüzde 3'lük bir "gerçek vergi" ödedi. Yine Oxfam’a göre, dünya genelinde her bir vergi dolarının sadece dört senti onların serveti üzerinden geliyor.

Küresel nüfusun büyükçe bir dilimi en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz, günlük fedakarlıklar yapmak zorunda kalırken onlar en çılgın hayallerini bile çoktan eskitti. 

Süper zenginleri ve büyük şirketleri acilen vergilendirmek zorundayız ki üst üste gelen krizleri sonlandırabilelim, sonlandıramadığımız krizleri de fırsata çevirmelerine izin vermeyip hiç değilse biraz nefeslenebilelim. Ne var ki bu da geçici bir çözüm. 

Milyarderler var olmamalı. 

Her bir milyarder, demokrasi ve eşitlik adına, yaşanabilir bir dünya adına atılabilecek tüm adımların önünde, aşılması gereken büyük birer engel, devrilmesi gereken birer Golyat gibi yükseliyor. O serveti gerçek sahiplerine, toplumlara yeniden bölüştürmek zorundayız. Fakat bunu başarmanın yolu onların sağduyularına hitap etmekten değil, onlara karşı örgütlü bir mücadele yürütmekten geçiyor.

Tuna Emren

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol