Bu yazının başlığı bana ait değil. Karar gazetesindeki bir haberin başlığından ödünç aldım. Başlığın devamı şöyleydi: “Antidepresan kullanımında korkutan artış”.
Haberin kendisi ise şöyle: “Türkiye’de antidepresan kullanımında artış yaşanıyor. [Niye ‘kullanımı artıyor’ değil de, ‘kullanımında artış yaşanıyor’, anlaması zor, ama geçelim.] Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 11 yılda antidepresan kullanımının yaklaşık yüzde 70 arttığı belirlendi. Bir eczacı teknisyeni ‘Eczanede psikiyatri ilaçlarının rafı uzaktaydı, daha yakına çektik’ dedi.”
Gazetenin verdiği rakamlara göre, 2017 ile 2021 arasında her yıl satılan antidepresan kutu sayısı 11,5 milyon artarak yaklaşık 60 milyona ulaşmış.
Psikiyatri Derneği Yönetim Kurulu üyesi Deniz Ceylan, “Covid’in yarattığı stres, anksiyete bozukluklarında, depresyonda, bilişsel işlev bozukluklarında artışa yol açtı. Hem unutkanlıkla ilgili, hem kaygıyla ilgili, hem de mutsuz olmayla ilgili psikiyatrik sorunlarda artış görüldü” demiş.
Ceylan belirsizlik unsurunu da vurgulamış: “Belirsizlik kaygıyı çok artırır. Örneğin gençler gelecek kaygısı yaşıyorsa, bundan beş yıl sonrasını göremiyorlarsa, psikiyatrik hastalıklar, kaygı bozukluğu, depresyon gelişebilir”.
Bir başka yorumcu da şöyle demiş: “En büyük sorun Türkiye’nin ekonomisi. Gençlerin hiçbir şekilde maddi özgürlüklerinin olmaması. Aile evinde mutsuzlar. Hayalleri evden ayrılmak, ama maddi sebepler yüzünden çok uzun zaman boyunca bunun gerçekleşmeyeceğinin farkındalar.”
Gazetenin başka bir sayfasındaki bir haber, bambaşka bir konuda olmasına rağmen, adeta antidepresan haberinin devamı gibiydi.
İsviçre’de bir gazeteden aktarıldığı anlaşılan habere göre, bu yılın ilk sekiz ayında Türkiye’den Avrupa’ya 30.000 Türk iltica etmiş ve İsviçre medyası “Türkler siyasi baskı ve kötü ekonomiden kaçıp AB’ye iltica ediyor” yorumunu yapmış.
Habere göre, “AB yetkilileri, özellikle son iki yılda Türkiye’den AB’ye siyasi sığınma yapan kişi sayısında ciddi bir artış olduğunu” belirtiyormuş. Resmî verilere göre 2021 yılında sadece Almanya’ya 7.873 Türk iltica talebinde bulunmuşken, bu yılın ilk sekiz ayında rakam 10.060’a ulaşmış.
Ve Türkler Almanya’ya iltica sıralamasında dördüncülüğe yükselmiş. İlk üç Suriyeliler, Afganlar ve Iraklılardan oluşurken, Türkiye’den sonra en çok başvuru İran, Somali, Eritre ve Moldova vatandaşlarından gelmiş.
Bu iki haberden “Derhal bir yere iltica etmek gerek, etmeyip burada kalanlar kafayı yiyor” sonucunu çıkarmayalım!
Depresyonun ilaçları antidepresan ve ilticadan ibaret değildir. Mücadele etmek, direnmek, kolektif eylemlere dahil olmak çok daha etkili ilaçlardır.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)