Dila Ak

Dila Ak son yazıları

Dila Ak tüm yazıları

12.05.2022 - 08:14

Paris Komünü'nünden bugüne: Nafaka haktır

Yanlış bilgi, içerik veya haberlerin yayılma hızı, malesef ki doğru bilginin yayılma hızından çok daha hızlı oluyor ve çok daha fazla kişiye ulaşıyor. Toplumun geneline yayılmış olan ve düzeltilmesi gereken yanlış bilgilerden bir tanesi de nafaka hakkı ile alakalı. Kimi zaman devlet, kimi zaman medya, kimi zaman ise sosyal medya aracılığıyla yayılan nafakaya dair yanlış ve manipülatif bilgiler, tabii ki toplumun bir kesiminin hafızasından nafakanın kimlere, hangi koşullarda verildiği bilgilerini silip atıyor, yerini yanlış bilgilerle dolduruyor.

Daha önce başka bir yazımda, 4 çeşit nafaka olduğundan ve kimlere hangi koşullarda verildiğinden biraz bahsetmiştim. Aynı bilgileri tekrarlamayacağım ama yine de nafaka çeşitlerini hatırlatmakta fayda var: boşanma süreci ile alakalı tedbir nafakası, çocuğun bakımı ile alakalı iştirak nafakası, boşanma sonrası yoksulluk nafakası ve bir de üstsoy ya da altsoya yapılan yardım nafakası ki bu nafakanın evlenme ya da boşanma ile alakası yoktur. Bu nafaka çeşitlerinden hiçbirinde “erkeğin kadına ödemekle yükümlü olduğu bir para” şeklinde bir açıklama yoktur. Herhangi bir taraf belirtilmeksizin, maddi duruma göre karar verilerek; daha iyi durumda olanın mali gücü oranında, daha zor koşullarda yaşayacağı belirgin olan tarafa ödemesinin hakimin inisiyatifinde olduğu belirtilir. Erkeğin kadına nafaka ödeyebileceği gibi, kadının erkeğe nafaka ödediği örnekler de vardır. Ve her boşanma, taraflardan birinin diğerine nafaka ödemek zorunda kaldığı bir şekilde sonuçlanmaz, kimsenin nafaka ödemeden hayatına devam ettiği örnekler de vardır.

Peki, iki taraf da nafaka talep edebiliyorken, o zaman neden toplumda erkeğin sürekli altında ezildiği meblağlarda nafaka ödediği, 1 gün dahi evli kalsa ömrünün sonuna kadar nafaka ödemek zorunda kalacağı gibi yanlış ve sürekli erkeğin mağdur gösterildiği söylemler dolaşıyor? Kadınların büyük bir çoğunluğu her gün aynı evi paylaştığı kocalarından, sevgililerinden, aile bireylerinden şiddet görüp, öldürülürken, İstanbul Sözleşmesi’nden neden çıkılmak isteniyorsa ya da 6284 sayılı Kanun neden terk edilmek isteniyorsa ondan. Kadınların kürtaj hakkı neden engellenip, hangi sebeple olursa olsun istenmeyen gebeliklerin sonlandırılması neden engelleniyorsa ondan. Kadınların özgürleşmeleri önünde neden büyük engeller biriktiriliyorsa ondan. Ama bu engellerin hiçbiri yıkılamaz değil. 

Kadınların büyük bir çoğunluğu okutulmadığı ve çalıştırılmadığı için ya da tam olarak az evvel bahsettiğim eşit işi yapmalarına rağmen aynı ücretler ödenmediği için boşanmalar sonucunda nafakayı alanların genellikle kadınlar olması, kadınların nafaka hakkına saldırılmasını meşrulaştırmıyor. Burada “neden daha çok kadınların nafakaya ihtiyacı oluyor?” diye doğru soruyu sorup, doğru çözümü aramak, mücadele enerjisini doğru yere yönlendirmek lazım. Mücadele enerjisini kadınların haklarını elinden almak için harcamak yerine, kadınları nafakaya mecbur bırakan eşitsiz koşullarla mücadele etmek ve bu eşitsizliği ortadan kaldırmaya uğraşmak daha anlamlı olur. 

12 Mayıs 1871’de, ayrılık halinde kadınlara nafaka hakkı tanıyan Paris Komünü yıl dönümünde, gerek nafaka hakkı, gerekse de tüm diğer mücadelelerimizin bizi, tıpkı diğer mücadelelerin sonucunda elde ettiğimiz kazanımlarda da gördüğümüz gibi, daha özgür ve daha adil bir dünyaya götüreceğine olan inancım tam. 

Dila Ak


Bültene kayıt ol