Kadınları mutsuz evliliklere mahkum etme girişimi

08.02.2022 - 18:49
Dila Ak
Haberi paylaş

Bekir Bozdağ, ayağının tozuyla, kadınların nafaka hakkına göz dikmiş görünüyor. Buna göre “Adalet Bakanı Bozdağ’ın incelemeye aldığı nafaka düzenlemesinin detayları belli oldu. 2 yılın altındaki evliliklerde 5 yıl, 5 yılın altındaki evliliklerde 7- 8 yıl, 5 ila 10 yıl arasındaki evliliklerde 12 yıl nafaka verilmesi planlanıyor. Süre sonunda nafaka alan eşin maddi olumsuzlukları devam ediyorsa ‘ara süre’ uygulanacak ve 2-3 yıl daha nafaka alabilecek.”

Buna, bütünüyle karşı çıkmalıyız.

Nafaka çeşitleri

Nafaka, iktidar çevrelerinin anlattığı gibi hak değil. Nafaka, boşanma davası sonrası ve hatta boşanma davası henüz sonuçlanmamışken ve dava sürerken, maddi olarak zorluğa düşecek olan kişiye bağlanan ve her ay ödenmesinin zorunlu olduğu para olarak tanımlanır. 4 çeşit nafaka türü vardır: tedbir nafakası (tarafların maddi durumu dikkate alınarak, barınma ve geçinme için, boşanma davası süresince ödenen nafakadır, boşanma sonrasında bu nafaka ortadan kalkar), iştirak nafakası (boşanma kararı vermiş eşlerden, çocuğun velayeti kendisine verilmemiş olan ebeveynin, çocuğun bakım ve eğitim masrafları gibi temel ihtiyaçları için ödediği nafakadır) ve yoksulluk nafakası (Türk Medeni Kanunu 175. Maddesi’ne göre: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz”). Yoksulluk nafakası için aranan şartlar ise, talepte bulunan tarafın daha ağır kusurlu olmaması, boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesi ile karşı karşıya olması, nafakanın diğer tarafın mali gücü ile orantılı olmasıdır. Bir de yardım nafakası vardır ki, bu nafakanın aslında evlilik ya da boşanma ile alakası yoktur ve tüm nafakaların aslında evlilik ile alakalı olmadığını belirtmek için vurgulamak önemlidir. Yardım nafakası, Medeni Kanun’un 364. Maddesi’ne göre; herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. 

Erkek değil zor durumda olan ödüyor

Tüm bu tanımları gözden geçirdiğimizde, hiçbirinde “erkeğin kadına verdiği para” denmemektedir, “maddi olarak zorluğa düşecek olan kişi” ya da “taraflar” şeklinde ifadeler yer almaktadır. Yani aslında sınırlı da olsa, kadınların erkeklere nafaka ödedikleri örnekler mevcuttur. Peki neden nafaka denildiği zaman sadece erkeğin kadına ödediği bir para olarak düşünülür? Ya da neden kadınların erkeklere nafaka ödedikleri örnekler sınırlıdır? Yaşadığı bu toplumun gerçeklerinin farkında olan herkes bilir ki; kadına, erkeğe sunulan seçenekler sunulmuyor. Tek seçeneği evlenmek olan, eğitim hakkı tanınmamış, tanınsa bile çalıştırılmamış ya da çalışsa bile evlendikten sonra “artık kocan sana bakar” denilerek çalışmasına izin verilmemiş bir sürü kadın var. Ya da evin ve çocuk/hasta/yaşlı bakımının, üzerine yıkıldığı için çalışma fırsatı bulamamış kadınlar, ki bu durum yüksek ihtimalle boşanma durumunda da devam edip, kadının iş bulabilmesi önünde engel oluşturacak. 

Çalışan kadınların da erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen, erkeklerle aynı ücreti almadıkları bir gerçek. Hatta kapsamı biraz genişletirsek, eşit işe eşitsiz ücretin yanı sıra, kadının eğitim hakkının elinden alınması ya da eve hapsedilmesi sadece Türkiye’ye özgü durumlar değil, dünyanın en gelişmiş ülkelerinden bile hala aşılması gereken eşitsizlikler. Her ülkede eşit derecede ve eşit konular üzerinde olmayabilir, ama kimi ülkede kadınların eğitime erişimi daha yüksek oranlı bir problemken, kimi ülkelerde kadınlar “özgür” olsalar dahi hala erkekle eşit ücreti alamamaktadır. Ekonomik temelli bir eşitsizlikten bahsettiğim için, kadınların yaşadığı diğer adaletsizliklere ya da sıkıntılara burada değinmeyeceğim. 

Nafakanın önemi

Tüm bu eşitsiz koşullar göz önüne alındığında, yeterli imkan tanınmayan ve baskılanmış kadının, evliliğini sona erdirmek istediği noktada, hayata tutunmasını sağlayacak tek şey nafaka oluyor. Üstelik bu nafaka, çoğu kişi için, haberlerde karşımıza çıkan zengin bazı kimselerin, eski eşlerine ödediği 115 bin TL falan gibi olmuyor. Unutulmaması gereken nokta, nafakanın “mali gücü oranında” olduğudur. Nafaka için belirli bir miktar belirtilemez, çünkü buna hakim, kişinin maddi durumuna ve günün koşullarına, alım gücüne göre karar verir. Bugün 300 TL olan nafakasını bile alamayan pek çok kadın olduğunu görüyoruz. Peki nafaka ne zaman sona eriyor? Tedbir nafakası, boşanmanın gerçekleşmesi ile ortadan kalkıyor. İştirak nafakası, çocuğun veya nafaka ödeyen kişinin ölümü ya da çocuğun reşit olması ile ortadan kalkıyor, fakat çocuk 18 yaşını doldurmuş olsa bile eğitimi devam ediyorsa, iştirak nafakası yardım nafakasına dönüşebiliyor. Yoksulluk nafakası, nafaka alan kişinin yeni bir evlilik kurması ya da resmi nikahsız evli gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da taraflardan birinin ölmesi ile sona eriyor. Yardım nafakası ise, yardıma muhtaç kişinin, bu ihtiyaç durumunun ortadan kalması ile ya da yine taraflardan birinin ölmesi sonucu sona eriyor.

Son zamanlarda, yoksulluk nafakasına ilişkin yapılan düzenlemelerle nafaka hakkı meclis gündemine getirilmek isteniyor. Bu düzenlemeye göre 2 yılın altındaki evliliklerde 5 yıl, 5 yılın altındaki evliliklerde 7- 8 yıl, 5 ila 10 yıl arasındaki evliliklerde 12 yıl nafaka verilmesi planlanıyor. Eşin maddi olumsuzluğu devam ediyorsa süre 2-3 yıl daha uzatılacak. Bu sürenin dolmasının ardından ise, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Anayasa’nın 41. Maddesi gereği, muhtaç haldeki eşe gelir bağlayacak. Bu da kadının hayatını, ek vergiler aracılığıyla toplumun üzerine yıkmak anlamına geliyor. 

Bu durum hem toplum üzerinde bir gerginlik yaratacak, hem de kadının üzerinde muvazaalı (yani gerçekte olmadığı halde bir anlaşma sonucu öyle gösterilen, danışıklı) boşanma baskısı yaratılacağı için, özel hayatının “genel ahlaka” uygun olup olmadığı didiklenecektir. Ayrıca daha önce yaşanmış zor toplumsal olaylarda gördüğümüz gibi, bize hizmet için toplanan vergilerin, bize geri dönüşü oldukça tartışmalı olacaktır. Halktan toplanacak olan vergilerin ya da belli amaç için oluşturulmuş fonların tekrar geri döneceği çok şaibeli ya da başka bir fona aktarılmayacağının bir garantisi yok. Bu durum kadınları şiddet dolu, mutsuz evliliklerinin içine hapsetmek anlamına geliyor. Devlet, nafakasını ödemekte zorlanan erkeklere yardımcı olabilir. 

Bizler, yoksul erkek ya da yoksul kadın istemiyoruz. Kadınlar olarak, nafakaya muhtaç kalmak da istemiyoruz. Boşanma sonrası yoksul kalmak kadınların tercihi değil, eşitsizliğin bir sonucu. Biz, bu eşitsizlik ortadan kalksın, kimse kimseye muhtaç kalmasın ve herkes özgürce yaşasın istiyoruz.

Dila Ak

Bültene kayıt ol