Figen Dayıcık Fırat

Figen Dayıcık Fırat son yazıları

Figen Dayıcık Fırat tüm yazıları

28.02.2022 - 09:11

Seyreltilen insanlar ve seyreltilen insanlık

Ukrayna’da savaş, Rus tankları, hayatını kaybeden çocuklar, evinden olan insanlar. Sınır kapılarında bekleyen Ukraynalılar. Medyanın da bizim de gözümüz, kulağımız orada. Türkiye’nin iç gündemi ise donmuş gibi. Oysa enflasyon donmuyor, döviz yavaş yavaş yükselişe geçti, kadına şiddet devam ediyor, ayrımcılık hat safhada. Özellikle de Suriyelilere karşı ayrımcılık ve ırkçılık gene gündemde. Türkiye tipi bir yöntem bulunmuş: Mekânsal Yoğunlaşma ile Mücadele. Diğer bir adıyla seyreltme. 

Ekinlerin seyreltildiğini, fidanların seyreltildiğini bilirim. Bir karışımda maddelerden biri fazlaysa su veya başka bir madde katılarak karışımın seyreltildiğini de bilirim ama insanların seyreltildiğini bilmezdim, birkaç gün önce öğrendim. O da oluyormuş, olacakmış. Başkanlık sistemi gibi Türkiye’ye has bir tarz olsa gerek. 

Fidanlar ve ekinlere döneyim. Onlar seyreltilirdi ki daha güçlü verim alınsın. Bu yöntemle ince ve zayıf olan bitki kökünden sökülürdü. İnsanlar da günümüz Türkiye’sinde bir bitki gibi seyreltiliyor. Bu, zaten toprağından kopartılmış, solmak üzere olan insanlara, Suriyelilere yapılıyor. 

85 milyonluk Türkiye’de 3,7 milyon geçici koruma altında Suriyeli var. Yani nüfusun yüzde dördü bile değil. Yetkililerin başka işi kalmamış ki kökünden koparılmış, geçici koruma altındaki insanlarla uğraşıp suçun (!) önüne geçmeye çalışıyor. Oysa sığınmacıların suç oranının yok denecek kadar az olduğu bizzat içişleri bakanı tarafından açıklanmıştı. Biliyoruz ki kadın cinayetleri, hırsızlık, sağlık çalışanlarına saldırı, trafik zorbalığı, linç gibi suçları işleyenlerin büyük çoğunluğu Türkiyeli insanlar. 

Seyreltme yapılacağına, 81 milyon insana sağ duyu çağrısında bulunulması, Suriyelilerle ilgili yanlış bilinenlerin düzeltilmesi daha iyi değil mi? Yok değil, en zayıf halkayla uğraşmak varken kötülük bizden değil de onlardan demenin faydacılığı varken değil. Nihayetinde eşi benzeri görülmemiş bir uygulamayla karşı karşıya Suriyeliler. 

Avrupa’daki tüm yabancılar gettolarında yaşıyor. Türkiyeliler, Polonyalılar ve diğer göçmen toplulukların kendi bölgeleri, mahalleleri var. Bir ülkenin yabancısı olmak kendiliğinden ana dilini konuştuğun insanlara yanaştırıyor. Tüm bunlar ortada dururken CHP Lideri Kılıçdaroğlu, gettolar ve yeraltı dünyası oluşmaya başladığını ifade etmiş, bunun sorun olduğunu, bu sorunun çözülmesi gerektiğini belirtmiş. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Suriyelilerin Türkiye’de nüfusun demografik yapısını bozmaması için “seyreltme” uygulandığını açıklamış. Yüzde 25’in üzerinde Suriyeli nüfusun olduğu bölgelerde hiçbir yabancıya ikamet izni verilmeyeceğini söylemiş. Birçok ülkede sığınmacı var, ne mutlu ki hiçbiri bu tarzda bir ayrıştırmaya maruz kalmadı.

Mekânsal yoğunlaşma ile mücadeleye yani seyreltmeye neden olan; toplumsal hayata uyum sağlanması, güvenlik sorunları, kamu hizmetlerinin koordinasyonu, sosyal ayrışmaların önlenmesi, son olarak da Ankara Altındağ’da ağustos ayında çıkan olaylarmış. On iki senedir sağlanmayan huzur ortamı seyretmeyle mi sağlanacak? İnsanların elinden seçme hakkı alınarak mı yapılacak?

Bunların sorumlusu, iktidarı eleştirmek yerine hedefine sürekli sığınmacıları alan muhalefet ve gerekli önlemleri almayan iktidardır. Dışlanan, ötekileştirilen, suçlanan, linç edilen, katledilen bu insanlara adil bir el uzatıldı mı? Hayır.

İlk seyreltme çalışması Altındağ’da başlamış, ikamete uygun olmayan binalar yıkılmış, artık insanlar nerede yaşıyorsa, 5 bine yakın sığınmacı Altındağ ilçesinden taşınmak zorunda bırakılmış. Ankara Emniyeti de düzenli olarak onların kontrolünü sürdürüyormuş. Oysa sorun onlar değil onları bu duruma düşürenler, emniyet ırkçıları kontrol etse sorun kalmaz hani. 

Altındağ’daki bu uygulama şimdi tüm Türkiye’de yapılıyormuş.

Sonuç olarak Suriyelilerin bir mahallede, ilçede gettolaşmalarına müsaade edilmiyor, yabancı nüfusunun mahalle nüfusunun yüzde 25’ini aşmasına izin verilmiyormuş. Yüzde 25 aşıldığında yerleşim yerleri kayda kapatılıyormuş. Kayıt kapama dışında atılan ikinci adımda ise yoğunluğun bulunduğu yerleşim yerlerindeki Suriyeliler sözde gönüllülük esasıyla farklı ilçe ve illere yerleştiriliyormuş.

Türkiye’nin demografik yapısını da Türkiyeli insanları da sığınmacıların huzurunu da bozan politikacıların tutumudur. Tabi onları destekleyen medya da unutulmamalı. 

Ayrımcılar, linç edenler, yakanlar, bıçaklayanlar, kötü şartlara neden olanlar ve ırkçılar seyreltilmeli, Mekânsal yoğunlaşma ile değil, ırkçılıkla ile mücadele edilmeli ki halklar nefes alsın. 

Figen Dayıcık Fırat


Bültene kayıt ol