Tuna Emren

Tuna Emren son yazıları

Tuna Emren tüm yazıları

06.01.2022 - 13:10

Sokak hayvanlarını terk etmeyeceğiz!

Hayvan hakları savunucuları yıllardır hayvanları insan şiddetinden koruyacak bir yasanın çıkarılmasını bekliyordu. Yaşam hakkının ihlali anlamına gelen eylemlerin sona erdirilmesini sağlayacak yasanın yerine bir genelge yayımlandı, onlara şiddet uygulayıp işkence edenlerin cezalandırılması gerekirken yine hayvanlar cezalandırıldı.

Çevre ve Şehircilik (ve İklim Değişikliği) Bakanlığı’nın çıkardığı genelgede, kent hayvanlarına yönelik “önlemler” alınması gerektiğinden bahsediliyor. Aslında belediyelere bir genelge gönderilecekse, bunu Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yapması beklenirdi, çünkü onun görev alanıydı. Fakat ismi de kendisi gibi her şeyi kapsama iddiasında olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan geldi. Bahsi geçen önlem ise sokak hayvanlarının toplanıp rehabilitasyon merkezlerine yollanması. Fakat aslında kent hayvanlarına, yani yaşam alanı kentin sokakları, bahçeleri, parkları olan hayvanlara sokakta yaşama yasağı getirilmiş oldu. 

Oysa 2004 yılında yürürlüğe giren 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6/4 maddesi diyor ki; sokak hayvanları barınaklarda değil sokaklarda yaşar. Belediyeler ise bu hayvanların aşılanması, bakımlarının yapılması, sağlıklarının korunması, kısırlaştırılmaları gibi bazı sorumluluklarını yerine getirip, onları aldıkları yerlere bırakmakla yükümlüdürler. 

Barınaklar yalnızca bakıma muhtaç, güçten düşmüş hayvanlar içindir. Ve bu koruma merkezlerinin birer ölüm kampına değil, hayvanların ihtiyaç duyduğu her türlü bakımın sağlandığı tam teşekküllü merkezlere benzemeleri gerekir.

Agresif olan köpekler mi?

Pitbull cinsi de dahil hiçbir köpek doğuştan saldırgan değildir. 

Birçok köpek cinsinin düzenli egzersiz ihtiyacı olur. Ayrıca insanlarla ve bilhassa da çocuklarla sosyalleşebilmelidirler ki huzurlu ve sakin kalabilsinler. Huzurlu kalabilmeleri için bir şeye daha ihtiyaç duyuyorlar; sınırlar ve kurallara. Ancak bu kurallar, onlara sosyal alan tanımadığınız, sevgi ve saygı göstermediğiniz takdirde hiçbir işe yaramaz. Bunların yanı sıra, tüm köpeklerin sağlam bir güven duygusuna da ihtiyacı olur. Birlikte yaşadıkları insanları “sürünün lideri” olarak kodlamak isterler. Aksi halde “sürüye bir lider gerekir, o değilse kim?” karmaşası yaşanır ve bu da onları kimi durumlarda saldırganlığa itebilir.

Özetle köpeklerle yaşamaya kalkışan herkesin en başta iyi bir lider olmayı öğrenmesi, aynı evi paylaştığı bu canlıya saygı ve sevgiyle yaklaşması, gerektiğinde ona sınırlarını hatırlatması, yani kalkıştığı bu işin sorumluluğunu üstlenmesi beklenir. Ve saldırgan bir köpek de genellikle ya psikolojik ve/veya fiziksel şiddete maruz kalmış ya da yeterince iyi bakılmamış bir köpek oluyor – ki ikincisi de bir şiddet türü zaten. 

Bir köpek şiddete sebep olduğunda, bunun asıl suçlusu, onu bu hale getiren, saldırma ihtimali olduğunu bile bile çevredeki insanlar adına hiçbir önlem almayan kişidir. Bakımını üstlendiği canlının iyi bir yaşam sürme hakkını ihlal etmekle kalmamış, başka insanların yaşam hakkına da hiç saygı duymadığını göstermiştir çünkü.

Bu nasıl yasa?

Yaşadığımız kentler sadece bizlere ait değil. Diğer canlılarla paylaştığımız bu ortak yaşam alanlarının ilk kurallarından biri, her canlının iyi bir yaşam sürme hakkını savunmak olmalı. Devlet dediğimiz aygıt da neticede – eğer ki katiller adına değil de bizler adına karar alıyorsa –her canlının iyi yaşam hakkını tesis etmekle yükümlüdür. Yasalar da köpeklerin cinsine ya da sahiplik durumuna göre belirlenemez. 

Türkiye’de 15 milyon sokak hayvanı olduğu söyleniyor. Yukarıda bahsettiğim yasanın bir gereği olarak, her belediyenin barınak açması gerekirdi. Ancak sayıları binin üzerinde olan belediyelerden sadece 256’sının bir barınağı veya kısırlaştırma merkezi olduğunu öğreniyoruz. 

Peki şimdi köpekleri sokaktan işkence ile toplayan yüzlerce belediye bu canlıları nereye yönlendirdi? Hayvanların “rehabilite edilecekleri” iddia ediliyor ya hani, nerede, hangi tesiste ya da barınakta, kimler tarafından edilecekler?

Hayvanlara yapılan işkence ve zulme gözlerini kapatan siyasi iktidar, kent hayvanlarına yıllardır katliam yapmakta olan birçok belediyeyi işkenceye devam etmeleri için yüreklendirmiş oldu. Köpeklerin bazılarının toplama esnasında kalp krizi geçirdiklerine dair haberler geliyor. Konya’da bir belediyenin sokaktan topladığı hayvanlar çöplükten çıktı. Hayvan düşmanları açıktan saldırmaya, ellerinde silahlar ve sopalarla hayvanları sokak ortasında katletmeye başladılar.

Korunması gerekenin köpek düşmanları değil köpekler olduğunu hepimiz anlayabiliyoruz elbette. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok. Bu, hayvanlara yönelik şiddete hapis cezası vermek ya da vermemek arasında yapılan bir seçim. Vermemeyi seçen de zaten bu kararıyla şiddeti teşvik etmiş oluyor. 

Tuna Emren

(Sosyalist İşçi)


Bültene kayıt ol