Bir yaz Bozcaada’da tatil yaparken Belediye’nin hoparlörlerinden şöyle bir anons yapıldığını duymuştum:
“Yurdun her yerinde olduğu gibi, Bozcaada’da da yarın sabah saat 10’da 30 Ağustos Zafer Bayramı coşkuyla kutlanacaktır. İlanen duyurulur.”
Ve merak etmiştim: “Ne biliyorsunuz yahu?” diye düşünmüştüm.
Belki hava çok sıcak olur, nem oranı çok yüksek olur, millet coşmakta zorlanır. Belki coşku olmaz da, sevinçli ama biraz durgun geçer kutlamalar. “Yarın sabah 30 Ağustos Zafer Bayramı tahminimizce coşkuyla kutlanacaktır” diye ilanen duyurulsaydı hiç itirazım olmayacaktı.
Öte yandan, haksızlık ediyor da olabilirim. Belediyeler bu konuda hiç yanılmıyor olabilir. “Lapseki’de bu yıl Bayram kutlamaları biraz coşkusuz geçti” diye bir haber okudunuz mu hiç? Okumadınız. Olmaz çünkü öyle şey.
Peki bu coşku nasıl ifade eder kendisini?
Halk işine bakar, devlet sokaklara dökülür!
Coşkulu törenleri millî ve yerel devlet örgütler, devlet büyükleri ve devlet görevlileri (ve talihsiz okul çocukları) katılır.
Bütün bayramlar bu dediklerim gibi değildir ama. Çünkü Türkiye’de bayramlar iki türlüdür.
Halkın bayramları ve devletin bayramları.
Halkın bayramları dinî bayramlardır. Benim inanıyor veya inanmıyor olmamdan bağımsız olarak bu bayramlar toplumun gözünde ve yaşamında bir anlam taşır.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, Zafer Bayramı, Cumhuriyet Bayramı ise devletin bayramlarıdır.
Bunlar devleti ve “kurucusunu” yüceltme, güçlendirme, sevdirme amacını güder. Resmî ideolojiyi halk arasında yayma çabasının ürünleridirler.
Bunlara ek olarak, devlet bir dizi başka olayı da coşkuyla kutlamamızı ister. Örneğin, Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 103. yıldönümü geçtiğimiz 12 Mart’ta kutlandı. Korkarım bazılarınızın dikkatinden kaçmış olabilir.
Karlar altında gerçekleştirilen törenin fotoğraflarında Erzurum halkı görünmüyor, ama devlet coşkulu bir tören düzenlemiş:
“Törende ilk olarak Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Erzurum Valisi Okay Memiş, 9. Kolordu ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Erhan Uzun ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen Havuzbaşı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenk koydu.”
Belediye Başkanı konuşmasında şöyle demiş:
“Erzurum’da Ermeni çeteleri tarafından yapılan insanlık dışı katliam, Ortaçağ’daki Engizisyon mezaliminde dahi görülmemiştir. Erzurum’da yıkıcı faaliyetlerde bulunan, hunharca cinayetler işleyen Ermeni çeteciler, tarihi vesikalarla sabittir ki 50 bin Müslüman Türk’ü soykırıma uğratmışlardır.”
Okuduğum gazete “Erzurum’dan Ermeni diasporasına mesaj” manşetini atmış.
Devlet törenler düzenleyip bir şeyleri kutlamamızı istiyorsa, orada bir sosyalistin kutlayabileceği bir şey yoktur. Kutlamayalım.
Roni Margulies