İktidar çevreleri her ne kadar ısrarla inkâr etmeye ya da yok saymaya çalışsa da, Türkiye ekonomisinde uzun süredir ağır bir ekonomik kriz yaşanıyor. İşsizlerin, geçim sıkıntısı yaşayanların, borcunu ödeyemeyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Kapitalist sistem tıkanmış durumda.
İşsiz sayısı 11 milyon, asgari ücret civarı ücret alan insan sayısı 16 milyon. Yoksul sayısı 16 milyon. Her evin ortalama 55 bin lira kredi borcu var.
500 bin öğretmenin ataması yapılmıyor. Milyonlarca insan emekliliğe hak kazandığı halde, yaşı gelmediği gerekçesi ile emekli maaşı bağlanmıyor. Sağlık personeli çok kötü koşullarda çalışmaya zorlanıyor, ama 470 bin diplomalı sağlık personelinin ataması yapılmıyor.
Pandemi nedeniyle kapatılan işyerlerine destek verilmiyor, 2 milyon işçi ve esnaf açlıkla boğuşuyor.
Vatandaşlar parasızlık nedeniyle Ayçiçek yağını bardakla, şekeri 1-2 liralık paketlerde gramla, yumurtayı tek bir tane veya deterjanı 2 liralık küçük pet şişelerde almak zorunda kalıyor.
Marketlerde bebek bezlerine takılan alarmdan sonra, mahalle bakkallarında bebek bezleri taneyle satılıyor.
Yoksulluğun geldiği nokta hem vatandaşa hem de esnafa zor günler geçirtiyor.
Bütün bu sıkıntılar intiharları da beraberinde getiriyor.
AKP-MHP ittifakı lale devrinde yaşamaya devam ediyor
AKP-MHP iktidarı ise lebaleb kalabalıklarla, kongreler yapmakla övünüyor. İtibardan tasarruf olmaz denilerek, yeni milyon dolarlık araçlar alınıyor. 13 uçaklık özel filo sahibi olmakla övünülüyor.
Hükümetin bakanları ile bağlantılı bir takım insanlar para desteleriyle fotoğraf çektiriyor. AKP çalışanları araba koleksiyonu yapıyor. MHP’lilerle ilişkili kripto para borsası sahipleri, insanları dolandırıp yüzlerce milyon dolarla yurt dışına kaçıyor. AKP’li bakanlar kendi bakanlıklarını kazıklıyor. İçki yasak denirken AKP’li Turizm Bakanının otellerinde su gibi içki içiliyor. Kâğıt toplayan yoksullara sokağa çıktıkları için ceza kesilirken, AKP’lilere izin kâğıdı dağıtılıyor.
Ve tabi bir de Merkez Bankası kasasından buharlaşan 128 milyar doların hesabını veremeyen AKP hükümeti, şimdi de 159 ton altının hesabını veremiyor.
Geçim sıkıntısı sebepli intiharlar giderek artıyor
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2002’den bu yana ülke genelinde toplam 4 bin 801 kişi geçim sıkıntısı yüzünden yaşamına son verdi. Aynı sebepten intihar edenlerin son 5 yıldaki sayısı da 1370 kişi. 2018 Ağustos’unda yaşanan kur kriziyle derinleşen ekonomik kriz, sadece son 2 yılda ise 566 yurttaşın intihar etmesine yol açtı. Ülke genelinde ekonomik sebepler yüzünden yaşanan intiharların toplam intiharlar içindeki payı 2018’de yüzde 7,3 iken 2019’da yüzde 9,4’e yükseldi.
2020’ye ilişkin veriler henüz açıklanmadı. Ancak çift haneye demirleyen enflasyon, sürekli artan işsizlik, ithalata bağımlı üretim yüzünden yükselen maliyetlerin vatandaşa zam olarak dönmesi gibi mevcut nedenlere 2020 yılında bir de Covid-19’un yarattığı kriz eklendiği için geçim sıkıntısı kaynaklı intiharlarda artış olduğu muhakkak. Sadece son bir hafta içerisinde işini kaybeden ya da ekonomik sıkıntı çeken 5 kişi intihar etti.
Türkiye’de yaşanan ekonomik krizler, özellikle işçilerin intihara sürüklenmesinde belirleyici. İktidarın uyguladığı ekonomi politikalarının yarattığı yoksulluk ve işsizlikle birlikte yaşanan çaresizlik durumu, bireylerin intihar eğilimini belirgin bir şekilde artırıyor.
İktidar temsilcileri tıpkı ekonomik krizi yok saydıkları gibi, yaşanan intihar vakalarında intihar edenleri suçlayarak, intiharların asıl nedeninin ekonomik kriz değil, intihar edenlerin yaşadığı psikolojik sorunlar olduğuna ikna etmek için bütün olanaklarını seferber etseler de savundukları düzenin nasıl hızla çürüdüğünü gizlemeyi başaramıyorlar.
Faruk Sevim