Melike Işık

Melike Işık son yazıları

Melike Işık tüm yazıları

24.03.2021 - 13:03

Sözleşme ve LGBTİ+’lar

​İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik saldırılar başladığından beri LGBTİ+'lar bu saldırıların merkezindeydi. ‘Sözleşme’nin kaldırılmasını isteyenler, ‘Sözleşme’de cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine ilişkin ifadeleri vurgulayarak bu saldırıları meşrulaştırmaya çalıştı. ‘Sözleşme’nin eşcinselliği özendirdiği iddiası yayıldıkça yayıldı.

KADEM gibi kimi çevreler bir yandan ‘Sözleşme’yi desteklerken, diğer yandan eşcinsellerle yan yana anılmak istemediklerinin, eşcinselliği meşru görmediklerinin altını tekrar tekrar çizdi. Hükümet yanlısı medya başta olmak üzere ana akım medyanın önemli bir kısmında tüm tartışmalar eşcinselliğin sapkın bir eylem olduğu ön kabulüyle ve LGBTİ+ların yeniden yeniden kriminalize edilmesiyle gerçekleşti. Muhalif kesimler de İstanbul Sözleşmesi’ni savunurken eşcinsellere iddia edildiği kadar da hak tanımadığını vurgulayarak iktidarın homofobik söylemlerine karşı tepkisiz kaldı.

‘Sözleşme’nin feshinin ardından yükselen tepki, yine eşcinsellerin hedef gösterilmesiyle yatıştırılmaya çalışıldı. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına gerekçe olarak “Türkiye’nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliğin normalleştirilmesi” gösterildi. Kadınların canlarını korumaktan vazgeçtiğini reddeden iktidar, söz konusu eşcinseller olduğunda insan haklarını hiçe saydığını hiç şüphe bırakmayacak şekilde bir kez daha gözler önüne serdi. 

“Değerlerimizi önceleyen” yeni bir sözleşme 

İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına gelen tepkilerin ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, ‘Sözleşme’nin yerine “değerlerini önceleyen” bir ‘Ankara Sözleşmesi’ hazırladıklarını söyledi. 

Zaten ‘Sözleşme’ye yönelik saldırılar gündeme geldiğinden beri, Türk aile yapısına, gelenek, göreneklere uygun yeni bir sözleşmenin kadınları koruyabileceği iddia ediliyor. İster istemez insanın aklına “Peki hangi kadınları?” sorusu geliyor. İstanbul Sözleşmesi’nin cinsel yönelime dair yaklaşımı hükümete bu kadar rahatsızlık verdiğine göre belli ki eşcinsel kadınları değil. Özellikle son zamanlarda şiddet ve cinayet haberlerinden sürekli mağdur olduklarını gördüğümüz trans kadınları da değil. Peki “geleneklerimize ve göreneklerimize aykırı” davranarak boşanmak isteyen kadınları koruyabilecek mi bu yeni sözleşme? Zira İstanbul Sözleşmesi’ni hedef haline getirenlerin en çok kullandığı argümanlardan biri de ‘Sözleşme’nin boşanmaları arttırdığıydı. 

Sadece LGBTİ+ olduğu için insanların kendilerini korumakla yükümlü yöneticiler tarafından hedef haline getirildiği, namus cinayetlerinin işlendiği, kadın-erkek eşitliğinin tanınmadığı “geleneklerimizi” ve kadınların evli oldukları erkekler tarafından öldürüldüğü, eşcinsel çocukların fiziksel/psikolojik şiddete maruz kaldığı, kadına daima susmasının, itaat etmesinin söylendiği “Türk aile yapısını” kabul etmiyoruz.  Kadınlara ve LGBTİ+lara hayatı zindan eden gelenek ve göreneklere uygun değil; insan haklarına ve eşitliğe uygun bir sözleşme istiyoruz. İşte bu yüzden İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. 

LGBTİ+ hakları insan haklarıdır!

Kadın haklarını güvence altına alan bir sözleşmede eşcinsellere, translara yer verilmesi, hükümetin gözüne - toplumdan bağımsız - dış güçlerin bir etkisi olarak görünüyor. Çünkü toplumda eşcinseller, translar olduğunu hala kabullenemediler. 

Erdoğan’ın sosyal medyada o dönem oldukça sık paylaşılan “LGBT, yok öyle bir şey” cümlesi, aslında hükümetin LGBTİ+ meselesine yaklaşımını özetliyor. İktidar, LGBTİ+ların sorunlarını dinlemek, bu sorunlara bir çözüm üretmeye çalışmak şöyle dursun, haklarının anıldığı bir sözleşmeye dahi tahammül edemiyor. 

Sözleşmenin “sadece kadınları” kapsamamasını, LGBTİ+lara değinmemesini isteyenler en çok şiddete uğrayan kadınların yine trans kadınlar olduğunu, cinsiyet kimliğine ve cinsel yönelime dayalı şiddetin cinsiyete dayalı şiddetten ayrılmadığını görmek istemiyor. Görmezden gelmeye alıştıkları LGBTİ+ların ‘Sözleşme’de yer bulmasını, toplumda en çok ayrımcılığa ve şiddete maruz kalan kesim olmalarıyla değil de dış güçlerle açıklamayı daha kolay buluyor. 

Hükümet istediği kadar görmezden gelsin, LGBTİ+lar vardır ve LGBTİ+ hakları insan haklarıdır. İstanbul Sözleşmesi eşcinselleri kapsamasına rağmen değil; tam da eşcinselleri kapsadığı için şiddetle mücadelede vazgeçmeyeceğimiz bir güvencedir.

Melike Işık

[email protected]

(Sosyalist İşçi)


Bültene kayıt ol