Çağla Oflas

Çağla Oflas son yazıları

Çağla Oflas tüm yazıları

19.01.2021 - 15:28

Emeklilerin talepleri ertelenemez

2021 yılı başında memur emeklilerine yüzde 7,36, işçi emeklilerine yüzde 8,36 zam yapıldı. 1625 lira para alan 7 milyon emeklinin maaşı, 2 bin 825 liralık asgari ücretin altında kaldı. Emekli maaşlarının gıda, giyim, sağlık, kira, ulaşım gibi temel ihtiyaçların dışında, seyahat etmek, sosyal ve kültürel faaliyetler gibi yaşlı nüfus için yaşamsal ihtiyaçları da karşılaması gerekir. 

Türk İş’in yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu aylık harcamaların asgari tutarı 8 bin 436 lira. Bunun altında geliri olanlar yoksul olarak sınıflandırılıyor. Buna göre, 1.600 lira ile 4.500 lira arasında maaş alan ve sayıları 13,5 milyonu bulan emeklilerin tümü yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiş oluyorlar. 

Emeklilere “ölün” deniyor

Salgın koşulları, geçim sıkıntısı emeklilerin yaşamını çekilmez hale getirdi. Enflasyonun resmi rakamının yüzde 15, gerçekte ise yüzde 40 olduğu koşullarda, salgınla mücadelede dezavantajlı grup kabul edilerek özel destek verilmesi gereken emekliler, “tedbir” adı altında izole edilerek, yalnızlığa ve yoksunluğa terk edildiler. Geçinemeyen emekliler, ileri yaşlarına rağmen çalışmak zorunda kalıyorlar. 

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Bölümünün (DİSKAR) 2020 raporuna göre; 4,3 milyon emekli ya çalışıyor ya da iş arıyor. Covid-19’dan en çok etkilenen kesimler arasında yaşlı nüfus ve emekliler yer alıyor. Covid-19 yüksek risk grubunda olmaları, uzun süredir devam eden sokağa çıkma yasakları ve düşük emeklilik gelirleri nedeniyle en kırılgan toplumsal gruplardan birini emekliler oluşturuyor. 

Sefalet zamları ve salgın yasakları arasında sıkışan emeklilere iktidar tek seçenek olarak ölümü gösteriyor. Emekçiler, çalışma yaşamları boyunca, ancak ayakta kalabilecek kadar ücret alabiliyorlar. Kapitalistler açısından verimli görülmeyen emeklilerden ise seslerini çıkarmadan ölümü beklemeleri isteniyor! 

Emeklilik koşullarında sondan 3.yüz

Emeklilik açısından Türkiye dünyadaki en kötü koşullara sahip ülkelerden birisi. 2019 yılında 37 ülke arasında, emeklilik sisteminde, yeterlilik, sürdürülebilirlik, doğruluk ve dürüstlük kriterleri göz önünde bulundurularak Küresel Emeklilik Endeksi(KEE) hazırlandı. KEE indeksinde Türkiye 42,2 puanla sondan üçüncü sırada yer alıyor. 39,5 puanla Arjantin sondan ikinci sırada, listenin en sonunda ise 39,4 puanla Tayland yer almakta. 

Vergi, yoksulların sırtında

Emekçilerin ödediği, “gelir vergisi, ÖTV, KDV” gibi vergiler, zaten sefalet içinde yaşayan emeklilerin koşullarını daha da zorlaştırıyor. Sermayenin ödediği kurumlar vergisi oranı azaltılırken, emeklilerin ödediği KDV, ÖTV oranları sürekli artırılıyor. ÖTV, KDV gibi dolaylı vergilerden sağlanan gelirler eşitsizliği ve yoksulluğu artıran, parayı emekçilerden alıp sermayeye aktaran bir yöntemdir. 

Sosyal güvenlik sistemi zayıflatıldı

Tüm dünyada, sağlık ve eğitim hizmetlerinin özelleştirilerek çökmesine, emekçilerin yoksullaşmasına yol açan neo-liberal politikalar, sosyal güvenlik alanında da çözülmelere yol açtı. Kapitalistler ve hükümetler her yerde işçi sınıfının mücadelesi sonucu kazandığı emeklilik ve sosyal güvenlik hakkını gaspetmek üzere harekete geçtiler. 

Türkiye’de özellikle AKP hükümeti döneminde sosyal güvenlik mevzuatında “reform” adı altında yapılan düzenlemeler, emeklilikte hak kayıplarına yol açarken, sosyal güvenlik sisteminin zayıflatılmasına yol açtı. Önce 1999 yılında çıkarılan “mezarda emeklilik yasası” ile milyonlarca işçinin emeklilik hakkı gasp edildi. Prim gün sayısı ve hizmet süresi koşullarının üstüne yaş koşulunun da eklenmesiyle, milyonlarca işçinin emekliliği engellendi. 

Bugün kamuoyu tarafından “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” olarak bilinen 5 milyonluk geniş bir kitle bu yasanın mağdurudur. 2008 yılında 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSS) işçilerle birlikte emeklileri de olumsuz etkiledi.  Emeklilik yaşı yükseltilirken, emekliliği hak ediş koşulları zorlaştırıldı ve emeklilik aylıklarını düşüren yeni bir hesaplama yöntemi uygulanmaya başladı. Bu sistem nedeniyle emeklilik aylıklarının satın alma gücü hızla gerilemeye başladı. 

Nitekim 2020 yılında Covid 19 tedbirleri kapsamında en düşük emekli aylıklarının 1.500 liraya yükseltilmesine karar verildi. Ancak 1.500 liranın altında aylığı olan emeklilerin farkı hazineden tamamlandığı için, Temmuz 2020 zamlarında, daha önce aylıkları 1.500 lira yapılan emeklilere zam yapılmadı. 

Sendikal haklar baskı altında

Emeklilerin sosyal ve ekonomik hakları dışında örgütlenme hakları da saldırı altında. 2007 yılında DİSK’e bağlı Tüm Emekliler Sendikası kapatıldı. 2017 yılında yeniden kurulmak istenen sendikalaşma talebi,  valilik tarafından “Sizin bir işvereniniz yoktur, işyeriniz yoktur” gibi gerekçelerle reddedildi. Emekliler yasalara, yasaklamalara rağmen mücadeleye devam etti. Covid 19 yasaklarına, sefalet zamlarına karşı tüm illerde sokaklara çıktılar, basın açıklamaları yaptılar. Hukuksal anlamda verilen mücadele sonuç verdi. Ankara istinaf mahkemesi Tüm Emekli Sen’in kapatılma kararını reddetti ve emeklilere sendikal örgütlenme yolu açılmış oldu.

13,5 milyonluk kitlesiyle işçi sınıfının önemli bir parçasını oluşturan emekliler, sınıf hareketinin kazanımlarından doğrudan etkilenmektedir. Üstelik son yıllarda özellikle sayıları 5 milyonu bulan emeklilikte yaşa takılanlar, sınıf mücadelesinde varlıklarını çok daha fazla hissettirmeye başladılar. 

Emekliler aşağıdaki gibi bir dizi talep etrafında mücadele ediyor:

- En düşük emekli aylığı asgari ücret seviyesine yükseltilmelidir 

- Emekliler arasındaki ücret dengesizliği giderilmelidir 

- “Torba yasa” adı altında emeklilerin hakları gasp edilmemelidir 

- Yılda 4 ay ikramiye verilmelidir 

- Sağlık hizmetleri kamulaştırılmalıdır 

- Yaşlılara “Salgına karşı tedbir” adı altında yapılan yasaklamalar kaldırılmalıdır 

- Sendikal hak ve örgütlenmelerinin önündeki her türlü engel kaldırılmalıdır 

Sınıf hareketinin önemli bir parçasını oluşturan emeklilerin talepleri geleceğin değil bugünün, dolayısıyla tüm işçi sınıfının talepleridir. O nedenle emeklilerin mücadelesi yarına ertelenemez. Sermayenin ve iktidarın işçi sınıfına yönelik saldırılarını işçi sınıfı;  kadın, erkek, genç, yaşlı, göçmen, gibi çeşitli yapay bölünmeleri ortadan kaldırıp birleştiğinde durdurabilir.  

Birleşen işçiler yenilmezler!

Çağla Oflas

[email protected]


Bültene kayıt ol