Covid-19 virüsüyle mücadelede en ön saflarda yer alan sağlık çalışanları her yerde alkışlanıyor. Alkışlanıyor, çünkü 40 yıldır sürdürülen neo-liberal uygulamalar nedeniyle zayıflayan sağlık sistemleri salgın karşısında çökünce tüm yük sağlık çalışanlarının omuzlarına bindi.
Sağlık çalışanları her gün sayısı binlerle artan salgın koşullarında, yetersiz malzeme ve ekipmanlarla, psikolojik, sosyal, ekonomik destekten yoksun salgınla mücadele ediyorlar. Emekçiler bu nedenle dünyanın her yerinde sağlık çalışanlarını alkışlıyor, sağlık emekçilerine moral veriyor. Türkiye’de de emekçiler sağlık çalışanlarına moral vermek için pencerelerine çıkıp alkışladılar. Emekçilerin alkışları iktidar medyasında tedirginliğe yol açtı. Dayanışmayı parçalamayı hedefleyen bu saldırıya karşı alkışlara devam edildi. Ertesi gün Cumhurbaşkanı ve eşi de alkışlayanlara katıldı. Sanki sağlığı “sağlıkta dönüşüm” adı altında özelleştiren, hastaları müşteri halene getiren, kaynakları özel şirketlere aktaran, performans sistemi ve esnek çalışma koşullarında sağlık çalışanlarını güvencesiz, düşük ücretlerle çalışmaya zorlayan bu hükümet değilmiş gibi. Üçüncü gün sağlık çalışanlarına destek büyüdü. Sivas, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, Bartın, Bolu gibi pek çok ilde İtfaiye çalışanları sağlık çalışanlarını alkışladı. Polis de sağlık çalışanları her sokağa çıktıklarında onları, gazlayıp, coplayan kendisi değilmiş, gibi siren çaldı. Ardından bir destek de Yapı Kredi Bankası’ndan geldi.
Alkışlar, taleplerin sesini kısmamalı
Alkış sesleri sağlık çalışanlarıyla dayanışmak için yükseliyor. Bu eylemi emekçilerin taleplerinin duymazdan gelindiği “ulusal bir mücadele veriliyor” yaklaşımına destek olarak değerlendirmek isteyenlere izin verilmemeli. Bu yüzden, alkış yetmez, sağlık çalışanlarının talepleri hızla yerine getirilmeli. Salgın hastalığın en çok yaygın olduğu ve ölümlerin en fazla yaşandığı Çin ve İtalya’da sağlık çalışanları yeterli koruyucu malzeme, destek ve ekipman sağlanamadığı için enfekte oldular. Çin’de ve İtalya’da çok sayıda sağlık çalışanı enfekte oldu ya da hayatını kaybetti.Sağlık çalışanları çıplak elle hastalara müdahale etmek zorunda bırakıldı. Bu durum salgınla mücadelede başarısızlığa yol açtı. Bu nedenle hastalarla temas halinde bulunan ve enfekte olma olasılığı yüksek olan sağlık çalışanlarının tamamına test uygulaması yapılmalı ve sağlık çalışanlarına yönelik koruyucu tedbirler hızla alınmalı.
Türk Tabipler Birliği yeterli miktarda maske, eldiven, önlük, özel kıyafet olmadığını temizlik için dezenfektan stoklarının da azaldığını açıkladı. Sağlık çalışanlarının günlerdir şu talepleri dile getiriyor: Tüm özel hastanelerin kamulaştırılmalı, yoğun bakım ve acil destek üniteleri ve suni solunum cihazlarının sayısı arttırılmalı, sağlık çalışanlarının sayısı arttırılmalı ve bunun için de KHK ile atılanlar sağlık emekçileri geri çağrılmalı. Bunlara ek olarak, güvenlik soruşturmasının sonucu beklenmeden sağlık çalışanlarının göreve başlaması sağlanmalı, salgınla mücadele için oluşturulan bilim kurulunda sağlık emekçileri sendikası ve Türk Tabipler Birliği temsilcileri bulunmalı.
İktidarın sağlık çalışanlarının durumlarının iyileştirilmesine ilişkin attığı adımlar ise yetersiz. Hükümet sağlık çalışanlarını alkışlarken, taleplerine kulak tıkamakta. Salgınla mücadele için açıklanan 100 milyar liralık ek pakette şirketlere destek çıkarken, sağlık çalışanlarına destek çıkmadı.
Salgınla mücadelede sağlık çalışanlarını desteklemek, taleplerini yerine getirmek hayati önceliğe sahip. O nedenle, her akşam sağlık çalışanlarını alkışlıyoruz, ama taleplerinin de yerine getirilmesini istiyoruz.
Çağla Oflas
(Sosyalist İşçi)