Sibel Erduman

Sibel Erduman son yazıları

Sibel Erduman tüm yazıları

25.03.2015 - 10:10

Kırk satır mı kırk katır mı?

Türkiye’nin her yerinde gerçekleşen yüksek katılımlı coşkulu Newroz kutlamalarından sonra saldırılar başladı. Uzun zamandır sesi kısılan TSK, sesini çıkarttı. Sadece seslerini çıkartmakla kalmayıp PKK’ye saldırmaya da başladılar. Erdoğan’ın askerle anlaşması, bu yolun taşlarını döşedi.

Roboski’de öldürülenlerden sonra şimdi de aynı köylülerin katırlarını öldürüyorlar. Bu havsalanın zor alacağı saf bir düşmanlık, başka bir şey değil.

Ama tüm bunlara rağmen Kürt halkı barış konusunda kararlı. Artık geçmiş olsun. Artık önlerine konulan "kırk satır mı kırk katır mı" ikilemini reddediyorlar. Durdukları yerde ayakları yere sağlam basıyor ve dayanışma içindeler. Senelerin mücadelesi, gerçekle tutkulu bir ilişki kurmalarını sağlamış. Homojen bir yapı olmamasına rağmen, bu tutku, hayatları ve birbirleriyle ilişkilerini canlı tutuyor. Her zaman direkt kendilerine yönelik terör estiren bir devlete karşı mücadele ettiklerinden dolayı, olabilecek her türlü dalavereye karşı hazırlıklılar. HDP ile birlikte homojen olmayan bu yapı, daha da az homojen olmaya başlayacak ve başladı. Böyle tüm çelişkileriyle birlikte parlamentoya güçlü bir şekilde girmeleri gerekiyor ve girecekler.

Çevrede şimdi ve her zaman, bu hareketi devletle ve ABD ile ortaklık kurduklarından dolayı eleştiren antiemperyalist sinekler hiç bitmiyor, üzerlerine arada sırada konuyorlar. Bunlardan bir tanesine gene değineceğim çünkü söylediklerinden pek bir şey belli değilmiş gibi görünse de aslında tüm sürece ve Kürt hareketine karşı. Esas olanın “Kürdistan Kürt halkınındır” (?!) diyen, kendi bedenleri üstünde kendi kafalarını taşıyan kendileri gibi devrimciler olduğunu söylüyor. 

Yazıda kendileri bir tarafta diğer tarafta da düşman olarak beyaz Kürtler var. Peki, bu renkleri belli olmayan bunlar kimi destekliyor? Esad’ı. Onlar diyor ki “ABD silahının bir maliyeti var”, beyaz Kürtler hemen karşı çıkıyor. Esad hâlbuki onlara silah vereceklerini açıklamış, neden ondan almamışlar, ABD’den almışlarmış. Başka alacak kimseleri yok diye yalan söylüyorlarmış bu beyaz Kürtler. Peki, ama o sırada yani ABD’den silah gelene kadar o kadar şehit düşmüşmüş neden hemen yakınlarındaki Esad’dan almamışlarmış silahları. Sorsan Esad’a faşist derlermiş diyor, kendi bedenleri üzerinde kendi kafaları olduğunu düşünen, kafalarını kuma sokmuş devrimciler. “Kürdistan Kürt halkınındır” diyenler olarak kendileri devrimci oluyor ama "Rojava nasıl devrim olurmuş, orada işçi sınıfı devrim mi yapmışmış?" diyerek Grup Yorum’a destek çıkıyor. Tüm bu kafa karışıklıkları artıyor, belki de artmıyor, hep aynı ama hatlar kesinlikle daha belirginleşiyor. İyi oluyor.

Her şeye rağmen hiç de fena bir dönemde değiliz. Ne zamandır bu kadar şevkle politika konuşulmuyordu. Bu durum gelecekle ilgili başka tasavvurların da daha geniş kitlelerce konuşulmasına kapı aralayacaktır ve aralıyor da. Bu eski kapıyı menteşelerinden tamamen koparıp çıkartacak manivelanın bir ucu HDP’de, diğer ucu da parlamento dışındaki mücadelenin her zaman canlı tutulmasında.

Bu arada bahsettiğim yazıya buradan erişilebilir: http://siyasol.org/esme-ruhuna-selam-devrimci-ruha-el-fatiha/

Sibel Erduman 

[email protected]


Bültene kayıt ol