Faruk Sevim

Faruk Sevim son yazıları

14.06.2019 - 06:48

İşçi sınıfının öfkesi kabarıyor

Siyaset hareketleniyor, bir değişim yaşıyor. AKP iktidarı kan kaybediyor, İmamoğlu gibi yeni figürler ortaya çıkıyor. Siyasetteki bu değişimin kaynağı işçi sınıfının kabaran öfkesi. Bunun böyle olduğunun bilinmesi önemli. İmamoğlu tarzı siyasi figürlerin bugün öne çıkıyor olmasının nedeni, asıl olarak işçilerin, yoksulların yaşadığı sıkıntılar ve bu sıkıntıların doğurduğu öfke. Bu öfkenin birikmesine yol açan pek çok gelişmeyi özellikle son bir yılda hep birlikte yaşıyoruz.

Zamlar devam ediyor

Ekonomik kriz 2018 yılının ortasında, Berat Albayrak Maliye Bakanı ilan edildiğinde tüm açıklığıyla ortaya çıktı. TL’nin değeri düştü, temel ekonomik göstergeler bozuldu, büyüme önce durdu, sonra küçülme başladı. Sanayi ve inşaat başta olmak üzere her alanda üretim daraldı.

Artan hayat pahalılığı sonucu insanların zorunlu tüketim maddelerini alımları bile alabildiğine kısıldı, halkın ekonominin geleceğine ilişkin güveni yerlerde sürünüyor. Ekonomik kriz ve krizin getirdiği hayat pahalılığı ve işsizlik milyonlarca emekçinin yaşamını alt üst ediyor. Gıda fiyatlarındaki artışlar pek çok üründe yüzde 50’leri geçti. En son peynir ve süt ürünlerine yüzde 40’a varan zamlar yapıldı. Hayat pahalılığı ve enflasyon konusunda dünya üçüncüsü olduk.

Hükümet ise yaşanan hayat pahalılığına, işsizliğe kalıcı çözüm üretmek yerine 31 Mart seçimleri öncesi göstermelik olarak açtığı tanzim satış mağazalarını bile kapattı. İşsizlik fonunu, bankalardaki mevduatları ve başka bulabildiği tüm kaynakları yağmalamak için sürekli kararnameler yayınlıyor. Maliye Bakanı Berat Albayrak, “enflasyon üç ay sonra tek haneli olacak” diyerek tüm toplumu yanlış bilgilendirmeye devam ediyor. 

İşsizlik çığ gibi büyüyor

TÜİK son işsizlik verilerini açıkladı, kapkara bir tablo önümüze serildi. İşsiz sayısı bir yılda 1 milyon 376 bin kişi arttı, 4 milyon 730 bin kişi oldu. Bu resmi rakam. Gerçek işsiz sayısı çok daha fazla. Geçen yılın aynı dönemine göre işsiz sayısı yüzde 41 arttı.

Genç işsizlerin durumu daha da feci. Açıklanan Şubat 2019 işsizlik verilerine göre genç işsizlik oranı yüzde 26,1 seviyesinde. Yeni hayata başlayacak gençlere iş yok. Türkiye hayata işsiz başlanan bir ülke olmuş durumda.

Bir yıl önce 28 milyon 100 bin kişi işte iken, şimdi bu sayı 27 milyon 300 bine düştü. Çalışanların sayısı bir yılda 800 bin kişi azaldı. İşten atılanlara, ilk kez iş talep edenler eklenince işsiz sayısı yaklaşık 1 milyon 400 bin kişi arttı.

Ağır bir kriz var. Hükümet seçimi bitirmeyerek sadece insanların oy hakkını gasbetmekle kalmıyor, aynı zamanda ekonomik sorunların büyümesini de tetikliyor. Seçimin sonuçlandırılmayıp, 23 Haziran’da İstanbul’da tekrar sandığa gidilecek olması, yatırımları durduruyor, üretim, tüketim gibi ekonomik ihtiyaçlar bekletmeye alınıyor, bunların sonucu olarak ekonominin temposu düşüyor.

Ekonomik göstergeler kötüye gidiyor

İthalat nisanda yüzde 15 geriledi, üretim daralmaya devam ediyor. İhracat artışı düşük, otomotiv gibi en öndeki sektörler daralıyor. Kredi hacmi nisanda tekrar daralmaya başladı. Demek ki tüketimler daha da azalacak. TÜİK perakende verilerini açıkladı. Buna göre perakende satış hacmi 2019 yılı mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,8 azaldı.

Hayat pahalılığı sonucu tüketim azalıyor

Enflasyon yükseldikçe boğazımızdan keser olduk. Son bir yılda Türkiye’de nüfus 1 milyonun üzerinde arttı ama tavuk eti üretimi, kırmızı et üretimi, süt, peynir ve yoğurt üretimi düştü, tüketimi azaldı. Gıda tüketimini bile azaltan bir ekonomik kriz var ve bu kriz 1994, 2001, 2009 krizlerini geride bırakan ağır bir ekonomik bunalıma dönüşmüş durumda. 

Eş-dost kayrılırken işsizlikten intihar edenler var

Ekonomik kriz yüzünden artan geçim sıkıntısı ve çalışma koşullarının zorlaşmasıyla birlikte intihar vakalarında önemli artışlar yaşanıyor. Türkiye tarihinin hiçbir döneminde görülmediği kadar yoğun intihar vakaları ile karşılaşıyoruz. Yoksulluk, geçim sıkıntısı, işsizlik, borç ve çalışma koşullarının kötü olması intiharlarda başı çekiyor.

AKP iktidara geldiğinde 70 bin olan atanamayan öğretmenlerin sayısı bugün 500 bine yükseldi. OHAL’den bu yana atanan öğretmenler sözleşmeli olarak işe alınmaya başlandı. Atanamadığı için ciddi travma yaşayan öğretmenlere “ücretli öğretmenlik” adı altında dayatılan çalışma koşulları ise oldukça kötü. Öğretmen ve öğretmen adaylarının yaşadığı sorunlar intihar vakalarını da tetikledi. Yalnızca 2017 yılında 52 öğretmen intihar etti. 2017, 2018 yılları ve 2019 yılının ilk yarısı eklendiğinde intihar eden öğretmen sayısı 100’ü aştı.  2017’de 3’ü hekim, 53’ü hemşire, 66’sı diğer personelden oluşan 122 sağlık çalışanı yaşamına son verdi.

EYT’lilerin hakları gaspediliyor

Emeklilik yaşını sınırlandıran 4447 sayılı yasa 1999 yılında çıkarıldı. Ama 1999 yılı öncesinde işe girenlere de uygulandı. Yasalar, insanların yararına olmadığı sürece geriye doğru işletilemez. Ama emeklilik yasası çalışanların aleyhine olduğu halde geriye doğru uygulandı. İşçi sınıfı ve yoksulların karşılaştığı iş kazaları, grev yasakları, artan elektrik ve enerji faturaları onların öfkesinin diğer başka sebepleri. 

AKP elitleşiyor

AKP iktidarının yoksullara böbürlenen mensupları, iş isteyen insanları azarlayan yöneticileri, zenginlerin ve zengin AKP’lilerin ihtişamlı yaşamı, riyakarlıkları (Dersim diyenleri linç ederken kendilerinin rahat rahat Kürdistan diyebilmeleri), zabıtaların ıhlamur satan amcaları tartaklaması gibi sayısız örnekte de gördüğümüz gibi, işçi sınıfının AKP iktidarına karşı öfkesi giderek artıyor. İşte değişim, fark edilse de edilmese de buradan geliyor. 

Sonuç

İşçi sınıfı ve ezilenler olarak, ortak talepler etrafında bir araya geleceğimiz bir cepheye ihtiyacımız var. Bu cephe geçmişte, 1999-2001 yılları arasında yaşanan ekonomik kriz döneminde kurulmuştu. İçinde pek çok sendika ve meslek örgütü vardı. Adı Emek Platformu idi. Şimdi yaşanan tüm olumsuzluklara karşı mücadele edebilmek için, yine bir birleşik işçi cephesinin kurulması gerek.

Faruk Sevim

[email protected] 

(Sosyalist İşçi)


Bültene kayıt ol