Sudan’da geçen ay halkın ayaklanıp 30 yıllık diktatör Ömer el-Beşir’i devirdiğini düşünüyor olabilirsiniz. Ben öyle düşünüyordum. Meğerse yanılıyormuşuz.
Türkiye gazetesi, 12 Nisan’da gerçek durumu şöyle açıkladı:
“Sudan’da ekonomik krizi bahane ederek halkı sokağa döken ‘küresel güç’ amacına ulaştı. Dört aydır süren gösterilerin ardından ordu darbe yaptı. Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir tutuklandı.”
İstanbul’da masasının başında oturan, hayatında o güne kadar Sudan hakkında hiçbir şey duymamış olan birisi, bilgisayarında haber ajanslarını tararken el-Beşir’in devrildiğini görüyor. Haber yazması gerek. Nasıl yazacak? Oturup biraz çalışması gerek; o da uzun iş.
Düşünüyor: AKP hükümetinin Sudan diktatörüyle arası iyi; bütün dünya Türkiye’ye karşı; demek ki sürekli Türkiye’ye çelme takmaya çalışan ama çok güçlü olduğumuz için bize bir şey yapamayan karanlık dış güçler el-Beşir’i devirerek dolaylı olarak bizi zayıflatmaya çalışmış.
Evet, güzel, bu haberi böyle yazmak gerek. Hatta... evet, evet... Karanlık dış güçler demişken, İsrail’i de hikâyeye dahil etmeli...
Ve başlıyor yazmaya:
“ABD’de Donald Trump’ın başkan seçilmesinin ardından Orta Doğu ve Afrika yeniden şekillenmeye devam ediyor. Bölgede İsrail’in menfaatleri için adımlar atılırken, son hamle Türkiye ile arası iyi olan Sudan’da darbe yapmak oldu. Bir süredir yaşanan ekonomik krizi bahane ederek halkı sokağa döken ‘küresel güç’ Sudan’da istediğine kavuştu. Dört ay önce başlatılan gösteriler darbe ile sonuçlandı.”
Bu IQ’su çok da yüksek olmayan gazeteci ve çalıştığı gazetenin dünya görüşünde sıradan insanlar hiç yoktur, sadece dünyayla istedikleri gibi oyun oynayan “küresel güçler,” “dış mihraklar” vardır. Bir de bütün bunlara karşı kahramanca tek başına duran Türkiye vardır. Hiçbir gelişmeyi anlamak için fazla kafa yormak gerekmez, zaten her şey çok açıktır.
Öte yandan Sudan’da yoksul, emekçi kitleler dört ay boyunca ikinci bir Tahrir Meydanı yarattı. Önce el-Beşir’i devirdiler. Sonra onun yerine gelen generali kabul etmeyip onu da devirdiler. Sonra on kişilik askerî konseyin üç üyesini kabul etmeyip istifa etmeye zorladılar. Şimdi, ülkeyi seçimlere kadar yönetecek olan konseyin sekiz sivil ve sadece iki askerden oluşması için dayatıyorlar. Ve tüm bu süreçte gösteri meydanını hiç boşaltmadılar.
Herhalde Türkiye gazetesi okumadıkları için olsa gerek, bu kitleler el-Beşir’in arasının Türkiye ile iyi olmasını, bölgede İsrail’in menfaatleri için adımlar atılmasını, küresel güçleri filan hiç takmadılar.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)