Afganistan ve Irak’ta niye hâlâ çok sayıda Amerikan askeri var? Ve bu iki ülkeyi Amerika zaten baştan niye işgal etti?
Ekonomik açıdan ikisi de önemsiz ülkeler. Afganistan tümüyle önemsiz. Irak’ta petrol var, ama Amerika açısından bunun pek bir önemi yok çünkü Amerika’nın petrol kaynakları arasında Ortadoğu’nun payı çok küçük.
Afganistan ve Irak işgallerinin amacı ekonomik değil, siyasîydi. Amerika, dünya kapitalizminin tek ve büyük lideri, dünya düzeninin askerî garantisi olduğunu dosta ve düşmana kanıtlıyordu. Ortadoğu petrollerine ihtiyacı yoktu, ama “Ortadoğu’da neler olacağı da benden sorulur” demesi gerekiyordu. Ekonomik gücü geriledikçe, askerî gücünü dayatması gerekiyordu.
Afganistan’da da, Irak’ta da Amerika gücünü gösterdi, evet, ama güçsüzlüğünü de gösterdi. Afganistan’da hâlâ bir düzen kurulamadı, hâlâ Amerikan askerine ihtiyaç var. Irak’ta bir tür düzen kuruldu, ama Şiilerin ve dolayısıyla İran’ın güçlü olduğu, yani Amerika’nın hiç istemediği bir düzen kuruldu, o yüzden Amerikan askerleri hâlâ orada.
Suriye, Amerika açısından daha da büyük bir başarısızlık oldu. Evet, IŞİD geriletildi, fakat Amerika kendi kontrolünde, Esat’sız bir Suriye yaratamadığı gibi, Rusya ve İran ülkedeki temel güçler hâline geldi.
Trump’ın Erdoğan’la telefonda konuştuktan sonra Suriye’den çekileceklerini ilan etmesi, Amerika’yı yönetenleri bu nedenle dehşete düşürdü: Üçüncü bir yenilgiyi kabul etmek anlamına geldiği, dünyaya yanlış mesaj verdiği, Amerika’nın zaafını tescil ettiği için. Şimdilik, başta Savunma Bakanı olmak üzere, üç yönetici istifa etti.
Amerikan egemen sınıfının önemli bir kısmı Trump’la ne yapacağını bilemiyor. Bir yandan, istikrarsızlık unsuru olan adamdan kurtulmak istiyorlar. Öte yandan, uyguladığı bazı politikalar (zenginlerin ödediği vergilerin çarpıcı oranlarda düşürülmesi, iş dünyasının önündeki yasal düzenlemelerin kaldırılması, Yargıtay’a muhafazakârların atanması) o kadar işlerine geliyor ki, yaptığı her şeyi affedebilir hâle geliyorlar. Dolayısıyla adama dayanıyorlar, ama ilan ettiği politikaları şu veya bu şekilde yontmaya, düzeltmeye çabalıyorlar.
Suriye politikasında da böyle oldu. Trump “İki ayda çekiliyoruz” dedikten hemen sonra, Güvenlik Danışmanı John Bolton bu hafta “Amerikan askerlerinin Suriye’den çekilmesinin bazı ön koşullara bağlı olduğunu ve çekilmeye ilişkin herhangi bir takvimin olmadığını” söyledi.
Bunlar işin Amerika cephesi. Bizim cephede ise Trump “Çekiliyoruz” deyince Kürt hareketi feveran etti, Bolton konuşunca Türkiye hükümeti feveran etti. Şunları sormadan edemiyor insan: Kürt hareketi Amerika’nın koruması altında davranmaya daha ne kadar devam edebilir? Türkiye hükümeti Trump ve Bolton’la anlaşmaya çalışmak yerine Kürtlerle barış içinde işbirliği yapsa daha makul olmaz mıydı?
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)