Portreler: Martin Luther King Jr

27.09.2022 - 14:41

Martin Luther King Jr, 1929 yılında ABD’nin Atlanta kentinde doğdu. King’in ailesi kuşaktan kuşağa Baptist papazlar olarak yetişmişti. King, Georgia eyaletinde siyahlar için açılan kamu okullarında okudu ve 15 yaşında liseyi bitirdi. Morehouse College’da üniversite okuyan King, ​ Pennsylvania’da bir ilahiyat fakültesinde üç yıl teoloji çalıştıktan sonra ilahiyat diploması aldı. 1955’te Boston Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı. Boston’da tanıştığı Coretta Scott ile evlendi. 

Martin Luther King, her zaman ırk ayrımcılığına karşı mücadele içinde yer aldı. 1954’te Montgomery, Alabama’da Dexter Bulvarı Baptist Kilisesi’nin papazı olduğunda aynı zamanda ırk ayrımcılığına karşı çıkan ve beyaz olmayanların haklarının geliştirilmesi için çalışan bir ulusal birliğin üyesiydi. 

Rosa Parks’ın isyanı

1 Aralık 1955’te Rosa Parks isimli siyah kadın, ABD’de o dönem geçerli olan ayrımcı yasalara uymayarak koltuğunu beyaz bir yolcuya vermeyi reddetti ve tutuklandı. Parks’ın tutuklanması büyük bir hareket yarattı. Ayrımcılıktan bıkan siyah aktivistler, Montgomery Gelişim Birliği isimli bir örgüt kurdu ve bu birlik dev bir otobüs boykotu başlattı. Birliğin başına seçilen isim Martin Luther King’di. Boykot sırasında yaptığı ilk konuşmada şöyle King şöyle diyordu: 

“Protesto etmek dışında bir alternatifimiz yok. Yıllardır inanılmaz bir sabır gösterdik. Bazen beyaz kardeşlerimize, bize davranış biçimlerinden hoşlandığımız hissini verdik. Ancak bu gece buraya bizi özgürlük ve adaletten daha aşağı hiçbir şeye gösteremeyeceğimiz sabırdan kurtulmak için geldik.”

Hareketin öncülüğünü yapan King’in evi dinamitlendi ve ailesi ölümle tehdit edildi ancak King boykota önderlik etmeyi sürdürdü. 381 gün süren boykot karşısında Yüksek Mahkeme, siyahların beyazlara yer vermek zorunda olması uygulamasını kaldırmak zorunda kaldı. 

“En tehlikeli insan”

1957 yılında King, Güney Hristiyan Liderlik Konferansı’nın (SCLC) başkanı seçildi. SCLC, sivil haklar hareketinin içinde yer alan, Hristiyanlığın yanı sıra Mahatma Gandhi’nin pasif direniş yöntemlerini benimseyen bir örgüttü. 1958 yılında King, “komünistlerle komplo kurduğunu” düşünen bir siyah kadın tarafından göğsünden bıçaklandı ve saldırıdan sağ kurtuldu. 

Siyahların uğradığı ayrımcılığa karşı büyük eylemler düzenlemeye başlayan King, 1961’den itibaren ABD istihbarat örgütü FBI’ın radarına takıldı. FBI’ın başındaki J Edgar Hoover, King’i “ABD’deki en tehlikeli zenci” ilan etti. Telefon dinlemeleri sonucunda King’in liderlik ettiği sivil haklar hareketi ile komünizm arasında bağlantılar kurulmaya çalışıldı ve King’i liderliği bırakmaya zorladılar. 1960’lı yıllar boyunca King, şiddet içermeyen gösterilerde defalarca tutuklandı. Bu süreçte artık ABD kamuoyunda tanınır hâle gelmeye ve televizyonlara çıkmaya başlamıştı. 

Irkçılık ve yoksulluk

1963’te Alabama’da ırk ayrımcılığı ve yoksulluğa karşı Birmingham Kampanyası’nı başlattı. Kampanyanın düzenlediği şiddet içermeyen eylemler yoğun bir polis baskısıyla karşılaştı. Birmingham polisinin başındaki Eugene “Boğa” Connor, eylemcilere karşı tazyikli su ve polis köpekleri kullanılması emrini verdi. Gösterideki polis saldırısının televizyonlarda gösterilmesi büyük bir şok etkisi yarattı ve pek çok beyaz, siyahların hak arama mücadelesine destek vermeye başladı. Bu gösteriler sırasında King tutuklandı ve hapse atıldı. Birmingham Cezaevi’nden yazdığı mektup çok daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Sosyal hareketlere ırk ayrımcılığına karşı mücadele çağrısı yaptığı mektupta King şöyle diyordu: 

“Acılı deneyimler sonucu biliyoruz ki özgürlük asla ezenler tarafından gönüllü bir şekilde verilmez, ezilenlerin onu talep etmesi gerekir. 

Birleşik Otomobil İşçileri Sendikası Başkanı Walter Reuther, King’in hapishaneden çıkış cezasını ödeyebilmek için 160 bin dolar topladı. Birmingham Kampanyası son derece başarılı oldu, polis şefi Connor görevden alındı, mekanlar siyahlara daha açık bir hâle geldi ve King tüm ABD’de tanınan bir figür oldu. 

Özgürlük yürüyüşü

28 Ağustos 1963’te King ve örgütü SCLC başka büyük sivil toplum örgütlerinin liderleriyle bir araya gelerek İş ve Özgürlük için Washington Yürüyüşü’nü başlattı. Farklı ten renklerinden 250 binden fazla kişinin katıldığı yürüyüş, Washington DC tarihinin en büyük yürüyüşüydü ve burada Martin Luther King tarihi “Bir hayalim var” konuşmasını yaptı. Sivil haklar hareketinin yükselişi, 1964 yılında Medeni Haklar Yasası’nın çıkışıyla sonuçlandı. ABD’de ırk ayrımcılığı ortadan kalkmamış olsa da yasal olarak büyük kazanımlar elde edilmişti. King, bu hareketin önde gelen liderlerinden biri olarak 1964’te Nobel Barış Ödülü’nü kazandı. 

Siyah bir aktivistin öldürülmesi üzerine SCLC ve Şiddetsiz Öğrenci Koordinasyon Komitesi (SNCC) 7 Mart 1965’te Selma şehrinden Montgomery’ye bir yürüyüş düzenlemek istedi ancak yürüyüşe polis saldırdı, pek çok kişinin yaralandığı bu yürüyüş Kanlı Pazar olarak anıldı.  Bunun üzerine ABD’nin 80 şehrinde yürüyüşçüleri destekleyen eylemler yapıldı. 9 Mart’ta King’in başlarında olduğu iki binden kişi yeniden yürümeye çalıştılar ancak yürüyüş yine engellendi. King’in ABD Başkanı ile görüşmesi üzerine 21 Mart’a üçüncü yürüyüş başladı ve on binlerce kişi yürüyüşe katıldı. Selma yürüyüşü sivil haklar hareketini yeni bir evreye taşıdı ve Ağustos 1965’te siyahlar oy hakkını da kazandı. 

King, oy hakkı kazanıldıktan sonra da konuşmalar yapmaya, ırk ayrımcılığı ve yoksulluğa karşı eylemlere liderlik etmeyi sürdürdü. ABD’nin Vietnam savaşına karşı çıktı ve bu savaşın adil olmadığını anlattı.

4 Nisan 1968’de Martin Luther King, Memphis Tennesee’deki otel odasının balkonunda suikaste uğradı ve hayatını kaybetti. Ölümü pek çok şehirde siyahların ayaklanmasıyla sonuçlandı. King’in cenazesine yaklaşık 300 bin kişi katıldı. King’in öldürülmesine tepki o kadar büyüktü ki, ABD Başkanı Lyndon B. Johnson ulusal yas ilan etmek zorunda kaldı. King, tüm dünyada ezilenleri etkilemeye devam ediyor.

Can Irmak Özinanır

(Sosyalist İşçi)

 



Bültene kayıt ol