1898 yılında Almanya’nın Augsburg kentinde doğan, 1956’da Berlin’de ölen Bertolt Brecht, 20. yüzyılın en etkileyici tiyatrocularından biri olarak kabul edilir. Brecht, politik tiyatro kuramının kurucusu ve uygulayıcısı Piscator’dan da etkilenerek epik-diyalektik tiyatro anlayışını geliştirdi. Brecht’in geliştirdiği tiyatro kuramının kaderciliğe karşı olması, seyirci ile oyuncu arasındaki dördüncü duvarı yıkması geleneksel tiyatroyu derinden sarstı. Brecht’in geliştirdiği epik-diyalektik kuram, tiyatroda biçimsel açından kökten bir değişim getirmekle birlikte esas olarak tiyatroyu devrimci bir mecraya taşır.
Brecht başlangıçta kendi tiyatrosunu “epik” olarak adlandırsa da sonradan “diyalektik” demeyi tercih eder; çünkü epik Hegel’den alınmış bir kavramdı. Tarihi kahramanlar yapar tezini savunan bireyci tarih felsefesinin sanatsal biçimi olan epik, Brecht’in savunduğu diyalektik materyalist tarih anlayışı ile tezattır. Bu gerekçelerden dolayı “hatasının” farkına varan Brecht, tiyatrosunu diyalektik olarak adlandırmayı tercih etmiştir.
Ezilenlerin Tiyatrosu kuramı ile dikkatleri üzerine çeken Agosto Boal de aynı eleştiriyi haklı olarak Brecht’e yöneltmiş:
“İdealist poetikaya göre toplumsal düşünce toplumsal varlığı belirler; Marksist poetikaya göre ise toplumsal varlık toplumsal düşünceyi belirler. Hegel’e göre dramatik eylemi tin yaratır, Brecht’e göre ise dramatik eylemi karakterin toplumsal ilişkileri yaratır. Brecht, kesin, bütünsel ve genel olarak Hegel’e karşıdır. Bu yüzden kendi poetikasını tanımlamak için Hegel’in poetikasında bir tür anlamına gelen bir sözcüğü tercih etmesi bir hatadır. Brechtyen poetika sadece “epik” değildir: Onun poetikası Marksist’tir.”
Brecht aslında epik kavramını epizot anlamında kullanmakta. Çünkü bir durumu anlamak ve seyirciyi burjuva tiyatrosunun büyüsünden kurtarmak için dramatik yapının parçalı anlatılması gerektiğini savunur.
Marksist tarih felsefini oyunlarında temel bir çizgi olarak uygulayan Brecht’in tiyatro anlayışının temel ilkeleri şöyledir:
1- Brecht’in tiyatrosu, toplumsal sorunları ve sınıf çatışmalarını sıkça ele alır. Onun oyunlarında, işçi sınıfının yoksulluğu, emek sömürüsü ve sosyal adaletsizlik gibi temalar ön plandadır. Brecht, tiyatroyu bir propaganda aracı olarak kullanarak toplumu dönüştürme ve değişim için bilinçlendirme amacı güder.
2- Brecht’in performans yöntemleri, oyuncuların karakterlerini yaratırken duygusal bağlanma yerine analitik bir yaklaşım benimsemelerini sağlar. Bu da izleyiciyle etkileşimin şeklini değiştirir ve seyirciyi daha eleştirel bir bakış açısıyla olayları değerlendirmeye teşvik eder.
3- Bertolt Brecht’in tiyatrosu, sahne sanatlarını sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkarır ve onları toplumsal değişim için güçlü bir araç haline getirir.
4- Dramatik eylem gerçek eylemin yerini almaz.
5- Antik Yunan tragedyalarında temel hata olarak kaderine karşı çıkmak gösterilir. Kaderine karşı gelen kahramanların sonu trajiktir. İzleyiciye bu oyunlar aracılığıyla kaderine razı olması öğütlenir. İzleyiciler “temel hatalarının” farkına vararak katarsis yaşar. Brecht’in diyalektik oyunları katarsise karşıdır.
6- Tiyatro sanatı estetik bir kaygıyla yapılmakla birlikte aynı zamanda devrimci bir eylemdir.
Avaşin Yorulmaz
(Sosyalist İşçi)