8 Mart Kadın Platformu'nun çağrısıyla Kadıköy İskele Meydanı'na çeşitli noktalardan yürüyüşler yapıldı. Katledilen kadınların resimlerini eylemciler sık sık “Jin jiyan azadi”, “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa” sloganlarını attı.
LGBTİ+ eylemciler mitingte yerlerini aldı.
Barış Anneleri, Sputnik grevcileri ve Cumartesi Anneleri'nin temsilcilerinin konuşmalarının ardından ortak açıklamayı Şenay Kumuz okudu.
Antikapitalist Kadınlar, Filistin'e Özgürlük kampanyası dövizleriyle eyleme katıldı.
Açıklamanın tam metni:
"Kadınların, çocukların yaşama hakkını dahi göz ardı ederek aileyi kutsallaştırıyorlar. En çok da kadınlar, o ailelerin içerisinde en yakınları tarafından öldürülüyor.
Gerici politikalarıyla kazanılmış tüm haklarımızı elimizden almak için tüm mekanizmalarını devreye sokuyorlar. Boşanma hakkımıza, nafaka hakkımıza gözlerini dikiyorlar. Bunları, ‘kadınlar için’ yaptıklarını iddia ediyorlar. Gerçeği biliyoruz. Kadın düşmanı politikalarıyla hayatlarımızı karartmaya devam ediyorlar.
6284 tartışmaya açıldıkça failler cesaret buluyor, kadın cinayetleri artıyor. Mücadele eden kadınları ise cezalarla yıldırmaya çalışıyorlar. 2 günde 8 kadın; boşandığı erkek, babası ve de boşanmak istediği erkekler tarafından öldürüldü.
Haklarımıza saldıranlar bu cinayetlere sus pus! Erkek şiddetine karşı sokakları, alanları terk etmeyeceğiz! Diğer yandan kadınlar, esnek ve güvencesiz işlerde çalışmaya mahkum ediliyor. AKP-MHP iktidarı, kadınları daha da ucuz iş gücü haline getiriyor. 10 milyon kadın işgücünden dahi sayılmıyor.
Bu ekonomik planları ise “aile ve iş yaşantısının uyumlu hale getirilmesi” olarak meşrulaştırmaya çalışıyor. AKP-MHP iktidarı “kutsal aile”sini kadınların ekonomik sömürüsü için de kullanıyor. Ancak işçi ve emekçi kadınlar bütün bu emek sömürüsüne karşılık; Özak’tan Agrobay’a, Corning’ten Burda Bebek’e, Sputnik’e eşit işe eşit ücret ve sendikalaşma hakları için direnişi örgütlüyor. Kadın emekçiler mücadeleleriyle yanındaki işçileri, emekçileri, ailelerini değiştirip dönüştürüyor. Kadınlar, sömürü çarklarını kırabilmek için en önde, mücadeleyi yükseltiyor.
Devlet yurtlarında kalan üniversiteli kadınlar ve LGBTİ’ler parasız ve bilimsel eğitim talepleri ile birlikte erkek şiddetine ve eşitsizliğe karşı da mücadele etmek zorunda kaldığına dikkat çeken Kumuz, "Geçtiğimiz aylarda KYK yurdundaki asansörün düşmesi sonucu Zeren Ertaş ve tarikat-cemaat yurtlarındaki sistematik şiddet nedeniyle Enes Kara yaşamını yitirdi. Niteliksiz eğitimi, gelecek kaygısı, geçim sorunları sebebiyle intihar eden üniversite öğrencilerini görmezden gelen AKP-MHP iktidarı; gençlerin temel ihtiyaçları için bütçe ayırmak yerine Diyanet Başkanlığı’nın bütçesini arttırıyor, ÇEDES protokolü ile okullara din görevlileri atıyorlar!
Ancak üniversiteli kadınlar ve LGBTİ+'lar bu düzene yeter diyor! Üniversiteli kadınlar ve LGBTİ+'lar, güvenli kampüsler, eşit haklara sahip olacağı yurtlar ve bilimsel bir eğitim istiyor.
Biz üniversiteli kadınlar ve LGBTİ+’lar, yurtlarda yalnızca niteliksiz barınma koşullarıyla değil, hayatlarımız üzerinde kurulmaya çalışan tahakkümle de mücadele ediyoruz. Kampüslerimizi bizler için güvensiz alanlar haline getirmeye çalışan kayyumlara karşı mücadeleyi büyütmekten ise bir an olsun geri durmuyoruz.
Disiplin soruşturmalarıyla, üniversite içerisindeki sivil polis güvenlikle işbirliği sindirilmek isteniyoruz. Ancak üniversiteli kadınların ve LGBTİ+’ların isyanı, disiplin soruşturmalarıyla engellemelerle ve baskılarla dindirilemez."