ABD'de kürtaj haklarına saldırı

11.05.2022 - 13:39

Amerika Birleşik Devletleri'nde kürtaj hakları tehdit altında. Kürtaj hakkını tanıyan “Roe v Wade” kararının mahkeme tarafından birkaç ay içinde bozulabileceğine dair bir belge sızdırıldı. 

Böyle bir girişim hem kürtaja erişimi zorlaştırır hem de kadınların ev işlerine geri döndüğünü görmek isteyenleri cesaretlendirmesi açısından çok tehlikeli bir rol oynar. Geçen hafta sızan belgeye göre, Yüksek Mahkeme'deki muhafazakar çoğunluk kararı durdurma ve her eyaletin kendi yasasına başvurmasına izin verme yönünde ilerlemek istiyor.

Bu, kadınlar için tam anlamıyla bir felaket olur, çünkü 13 eyalette, Roe kararı bozulduğu anda harekete geçirilmesi planlanan birtakım yasaklar ve sınırlamalara başvurulacağı da biliniyor. 

Geçtiğimiz hafta Yüksek Mahkeme’nin önündeki merdivenlerde eylem yapan kadınlar demokratlara seslenerek “Bir şeyler yapın!” sloganı atıyorlardı. Kadınların haklı öfkesi öncelikle, kadın haklarını savunma konusunda başarısız bulunan ve devam etmekte olan tartışmalarda tüm kadınları hüsrana uğratan demokratlara yöneldi.

Başkan Biden ise meseleye sokaktaki hareketin değil, Yüksek Mahkeme'nin çözüm sunacağını söyleyip, öfkenin Kasım ayında yapılacak ara seçimlerde oylara dönüştürülmesini öneriyor; "Roe'yu kabul etmek için kürtaj hakkını savunan senatörlere ve kürtaj hakkı savunucularının Meclis'te çoğunluğu oluşturmasına ihtiyacımız olacak ki ben de yasayı geçirmek ve imzalamak için buna ihtiyaç duyuyorum."

Ancak kendi partisindeki sağcıların kürtaj hizmetlerini de içeren Kadın Sağlığını Koruma Yasası'na saldırdığı bilinirken, Biden'ın bu sözlerine güven duymak mümkün değil tabii. 

Ön saflardaki kürtaj hizmetleri çalışanları, kendilerine yöneltilen saldırılara öfkeli eylemlerle yanıt vermeye devam ediyor. Pennsylvania'da kürtaj bakımında çalışan Crystal’s göre, "Demokrat Parti, Roe'ya yapılan son saldırılara kayda değer bir yanıt veremedi.”

“Bu korkunç yasaklar ve kısıtlamalara ilişkin açıklamaları son derece zayıftı ki zaten birçoğunda kürtaj hizmetlerinden hiç söz edilmemişti.”

Demokratların Roe v Wade'e onlarca yıldır saldırmaya devam edenler karşısındaki eylemsizliklerine rağmen, tanınmış kürtaj hakları örgütleri hala bu partiye on milyonlarca dolar akıtmaya devam ediyor. 

2008 gibi yakın bir tarihte, başkan adayı Hillary Clinton, kürtaj konusundaki pozisyonunu tanımlarken “güvenli, yasal ve gerçekten gerektiğinde” ifadesini kullanıyordu; "Gerektiğinde derken, gerçekten gerekli olduğu ender durumları kastediyorum." Demokratlar şimdi “güvenli, yasal ve olağanüstü hallerde” düsturunu terk etmiş olsalar da, kürtaj hakları konusunda işe yarar bir şeyler yapmaya yeltenmiyorlar ve bu gerçek Biden'ın liderliği sırasında da hiç değişmedi. Geçtiğimiz Salı günü sızan belgeye kadar, "kürtaj" kelimesinin başkanın ağzından bir kez bile olsun çıktığı duyulmamıştı.

Yukarıdan gelen saldırılara karşı etkili bir muhalefet başlatmadaki başarısızlıklarına rağmen, ABD toplumunun büyük çoğunluğu sorunların seçimler yoluyla çözülebileceğini düşünüyor. Gallup tarafından Haziran 2021'de yapılan bir ankete göre, nüfusun yüzde 58'i Roe v Wade kararının bozulmasına karşı. Yüzde 32'sinin de bu girişimi desteklediği görülüyor.

Biden rejimi, Donald Trump'ın kaos yaratan karnavalına bir denge sunma sözüyle gelmişti. Ancak, bu konuda harekete geçip geçmeyeceğini anlayabilmek için, kürtaj haklarının nasıl kazanıldığına bakmak yeterlidir. Çünkü 1973'te alınan kürtaj haklarının genişletilmesi kararının kadın mücadelesinin kitlesel gücünden gelmiş olması da bir tesadüf değildir.

Kürtaj haklarına erişim, 1960'ların sonlarında ve 1970'lerin başlarında ABD, İngiltere ve diğer ülkeleri kasıp kavuran kadın hareketinin başlıca taleplerinden biriydi. Kadın özgürlüğü ve işçi hareketindeki aktivistler, yasama değişikliği için kampanya yürütmenin yanı sıra kürtaj desteği de sundular. Bazıları için bu, kadınlara kürtajları sırasında kalacak yer konusunda yardımcı olmak ya da seyahat ve tıbbi bakım masraflarının üstlenilmesi anlamına geliyordu. Kadın haklarına yönelik en önemli eylemlerden biri olan Roe v Wade'den üç yıl önce, kadınlar yaklaşık 50.000 kişilik bir eylemle New York sokaklarındaydı. Eşit iş fırsatları, eşit ücretler, çocuk bakımı hizmetleri gibi taleplerinin yanına ücretsiz kürtaj hakkını da eklediler. 

Yakın tarihte gerçekleşen kadın eylemleriyse o sokakların patriyarkaya karşı mücadele eden kadınlarla dolabildiğini, kitlesel bir kadın hareketinin mümkün olduğunu gösterdi. Yaklaşık 5 milyon kişi, Trump'ın Ocak 2017'de göreve başlamasını protesto etmek amacıyla eylem yaptı ve bu yürüyüşün ana temalarından biri de kürtaj haklarıydı. 

Özetle, Roe v Wade'i savunma mücadelesinin birçok cepheden sürdürülmesi gerekir ki başarıya ulaşabilsin.

Sosyalistler de elbette yasal yollardan durdurma çabalarını destekliyor ve desteklemelidir de, çünkü Roe'nun hukukta yer alıp almayacak olması kadınların yaşamları üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olacak. Bunu başarmanın en iyi yolu da en etkili toplumsal güçleri harekete geçirmektir. Bu, ilk etapta o merdivenlerde şahit olduğumuz öfke dalgasıdır ama o dalga büyür, herkesin katılımıyla – erkeklerin de – kitlesel eylemlere dönüşür.

Kürtaj hakları savunucuları, önümüzdeki Cumartesi günü ABD genelinde gerçekleştirilecek eylemler için çağrıda bulundu. Bu protestoların ses getirmesi son derece önemlidir. 

Kürtaj haklarını korumak için harekete geçen aktivistler, kadınlara çok az şey sunabilen Demokratların ötesine bakmaya başlamalıdır. Nihayetinde asıl mücadelemiz, kürtaj hakkımızı bile savunmak zorunda kaldığımız bu patriyarka düzenini devirme mücadelesidir.

Sarah Bates

(Socialist Worker'dan Tuna Emren çevirdi)



Bültene kayıt ol