Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Temmuz ara zammı için pazarlıklara başladı. Masaya konulan seçeneklerin tamamı, zam gerçekleştiği gün eriyecek ve açlık sınırının altına doğru gidecek.
10 üyesi patronlar ve iktidar temsilcileri, 5 üyesi ise işçilerden oluşan komisyonun antidemokratik yapısı işçilerin pazarlık gücünü daha en başından kırıyor.
Asgari ücretteki zam konusunda da nihai durumu, pazarlık masasında konuşulmakta olanlar değil (her zamanki gibi) Cumhurbaşkanı Erdoğan belirleyecek.
En fazla üyeye sahip sendika olarak masaya oturan Türk-İş henüz herhangi bir rakam açıklamış değil. Fakat geçen yıl pazarlığı en alt seviyeden başlatmış olmaları da unutulmamalı.
İktidar ve patron çevrelerinden yayınlanan senaryolar ise şöyle:
Mevcut asgari ücret brüt 10 bin 8 TL, SGK ve İşsizlik primleri kesildikten sonra net 8 bin 506 TL. Eğer yüzde 20 zam yapılırsa net asgari ücret 10 bin 208 TL, brüt asgari ücret 12 bin 10 TL olacak. Yüzde 25 zam ihtimalinde ise net ücret 10 bin 634 TL, yüzde 30 olduğundaysa net 11 bin 58 TL'ye ulaşacak.
Sefaletten sefalet beğenin!
Mayıs ayında 10 bin 360 liraya ulaştı. Haziran ayında ise dövizdeki yükseliş ve TL'nin erimesi sonucunda mevcut asgari ücretin 10 günde 60 dolar, yani 1380 eridiği hesaplanıyor. Kurdaki şoklar sebebiyle oluşan fazladan enflasyon TÜİK verilerinde Temmuz'dan itibaren görülmeye başlayacak. Asgari ücret pazarlıklarında TÜİK'in enflasyon verisi baz alındığı için, milyonlarca işçi yine geçim sıkıntısı ve yoksullukla boğuşmak zorunda kalacak.
Temmuz ayında açlık sınırı denilen temel gıda harcamalarının tutarı, hangi senaryo olursa olsun net asgari ücretin üstüne çıkıyor.
Böyle olacağı şimdiden belliyken bile iktidar hala "işçileri enflasyona ezdirmeyeceğiz" diyebiliyor. Bu yüksek enflasyon ve adaletsizlik, gelir bölüşümündeki yaygın emek sömürüsüne dayalı bir ekonomik büyüme anlayışından geliyor. Bu kapitalist politikanın sonucu, asgari ücretin diplerde tutulması yoluyla bütün ücretlerde düşüş gerçekleştirilmesidir.
Temmuz ara zammı ile asgari ücret tartışmaları son bulmayacak. Sendikalar bu meselede birleşip genel bir mücadele başlatmadığı sürece işçiye düşen yine yoksulluk olacak.
---
Patronlar konuşuyor, sendikalar sessiz
Eski Çalışma Bakanı Vedat Bilgin'in lütuf gibi sözleri aylar sonra patron örgütü TİSK'i rahatsız etti.
Bakan Bilgin, Mayıs ayında yaptığı açıklamada Ocak zammı ile 455 dolara denk olan asgari ücretin Temmuz ara zammıyla 500 dolar seviyesine ulaşacağını söylemişti. Bu kuşkusuz bir seçim vaadiydi.
Medya ve sendika çevrelerinde ara zam bu sınırdan tartışılmaya başlanınca, seçim sırasında susan ve iktidarı destekleyen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol ortaya çıktı ve şöyle dedi; "Asgari ücret Türkiye'de başka para birimiyle belirlenmiyor. TL konuşacağız."
Oysa eski bakan, dünyada geçerli olan dolar üzerinden asgari ücreti kıyaslama biçimini kullanmıştı. Bundaki amacı, basına sık sık yansıyan Avrupa ve dünyadaki rakamların Türkiye'dekinin çok üstünde olmasıydı.
Fakat seçimler sonrasında iktidarın kuru serbest bırakması sonucunda dolar, Mayıs'ta 20 TL'nin altındaki seviyesinden Haziran'da 23,5 TL'ye ulaştı ve TİSK başkanı tutuştu!
İktidarın dolar üzerinden hesaplama yapmaya elbette niyeti yok. Patronların temsilcisinin "düzeltmesi" ise karşısındaki sendikaları susturmaya dönük bir ataktır.
(Sosyalist İşçi)