Karabağ’da Ermeni katliamı ilk değil

05.10.2023 - 09:52

Milattan önce 180 yılında Ermeni Krallığı’na bağlı 15 eyaletten biri olarak ilan edilen Arstakh (Karabağ) yıllar içinde farklı siyasi oluşumların yönettiği bir bölge olageldi. Uzun yıllar Ermeni Krallığı tarafından yönetilen Arstakh, milattan önce 95-55 yılları arasında hüküm süren Kral Büyük Tigran’ın kurduğu Tigranakert isimli antik bir kente de ev sahipliği yapıyor. Dördüncü yüzyılda eyaletten prensliğe dönüşen Arstakh, yedinci yüzyıl ortalarında İslam fetihleriyle birlikte Hilafet tarafından onaylanmış yerli valilerce yönetilmeye başlandı. Ancak 821’de başarılı bir isyan gerçekleştiren Sehi Smbatyan bölgenin kontrolünü Ermeniler lehine ele geçirdi ve Arstakh’ı 19. yüzyıla kadar yönetecek olan Khachen (Haçen) isimli bir hanedan kurdu. 

1840’ta Çarlık idaresi Karabağ’da bugünkü Şuşa’ya ismini de veren Shushenskiy Uzeyd’ini kurdu. O tarihte Uzeyd’in yüzölçümü 11.911 km² nüfusu ise 1.140 bin kişiydi. Bunun yüzde 58,2’i Ermeni, yüzde 41,5’i Azeri, yüzde 0,3 Rus’tu. Rus güçleri Kafkasya’nın güneyine doğru yayıldıkça Müslüman halk Osmanlı’ya yakın olmak için güneyde, Hıristiyan halk ise Ruslara sığınmak üzere kuzeyde toplanmaya başladı. Toplumlar arasındaki gerilimi 1905’te çatışmalar izledi, Azeriler ve Ermeniler arasında çatışmalar başladı. Katliam ve yağma olayları bir yıl sonra da devam etti. Olaylar şehirlerin yanısıra köylere de sıçradı. Bu dönemle tahminlere göre 128 Ermeni ve 158 Azeri köyü yağmalandı ya da tahrip edildi. 3 bin ila 10 bin insan bu süreçte yaşamını yitirdi. 

Savaşlar ve milliyetçilikler arasında 

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Kafkasya’da sınırlar yeniden çizilmek isteniyordu. Bağımsızlık ilan eden Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetleri Sovyet yönetiminin bolşevikleştirme politikalarının bir sonucu olarak dağıtıldı. Yine aynı dönemde, 22 Temmuz 1918’de toplanan Karabağ Ermenileri bağımsız bir hükümet kurdu. 1920’ye kadar, Azerbaycan ordusu yerel Ermeni güçleriyle Karabağ’da savaş yürüttü ancak Azerbaycan 28 Nisan 1920’de Bolşevikler tarafından ele geçirildi. 10 Ağustos 1920’de ise Ermenistan, Bolşeviklerle bir ön anlaşma imzaladı ve bu bölgelerin geçici olarak Bolşeviklerce işgalini kabul etti. 

Azeri lider Nerimanov Karabağ, Nahçıvan ve Zengezur’u bu tarihsel kavgaya sonra vermek adına Ermenilere bıraktığını ilan ettiğinde tarih 1 Aralık 1920 idi. Ermenistan ve Azerbaycan arasında imzalanan 12 Haziran 1921 tarihli deklarasyonla (Bakinskiy Rabochiy) Dağlık Karabağ, bu sefer de Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti’ne bağlanmıştı. Ancak bu karar uygulanmadı ve Nerimanov’un şantajları sonucunda Karabağ’ın bağımsızlığının oylanacağı referandum da 5 Temmuz 1921’de rafa kaldırıldı.

1923’ün başında Kirov liderliğindeki Ermeni üyeleri çoğunlukta olan bir komisyon Dağlık Karabağ’ı, “oblast” statüsünde olmak üzere, 7 Temmuz 1923’te Azerbaycan’a bağladı. Yine yakın tarihlerde Laçin, Zengilan, Kelbecer, Kubatlı gibi şehirleri içine alan Kızıl Kürdistan Uzeydi kuruldu ve Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti ile Dağlık Karabağ Otonom Oblastı coğrafi olarak da birbirinden ayrıldı. 1926’daki ilk resmi Sovyet nüfus sayımına göre Dağlık Karabağ Otonom Oblastı’nın nüfusu 111.694 olarak ilan edildi ve bunları %89’u Ermeni, %10’u Türk veya Azeri ve %0,5’i Rus’tu. 1927’de ilk kez olmak üzere Ermeni siyasetçiler birçok kez bu oblastın kendilerine bağlanmasını talep etseler de çabaları sonuçsuz kaldı.

1988’de Sumgayıt’ta, 1990’da Bakü’de Ermenilere karşı gerçekleştirilen katliamlar ise iki toplum arasındaki gerilimi iyice yükseltti. Bakü’deki katliamın ardından Kızıl Ordu olağanüstü hal ilan ederek Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’ne ve Bakü’ye harekât düzenleyerek Azerbaycan’ın başına Moskova yanlısı Ayaz Muttalibov’u geçirdi. Bu olaylar yaşanırken gerçekleşen sokak çatışmalarında yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Bakü’deki Ruslar ve Ermeniler şehri terk etmeye başladılar. Ermeniler de kendi bölgelerindeki Azerileri ve Kürtleri göçe zorladı ve bu iki iki bölge etnik açıdan giderek ‘homojenleşti’.

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından 25 Ağustos 1990’da bağımsızlığını ilan eden Ermenistan’ı 30 Ağustos 1991’de Azerbaycan izledi ve Muttalibov, Dağlık Karabağ’ın Bakü’ye bağlandığını duyurdu. Karabağ Ermenileri de buna cevaben Eylül 1991’de bağımsızlıklarını ilan etti. Bölgede kurulan Dağlık Karabağ Savunma Ordusu siviller için koridorlar açarak bölgedeki Azeri nüfusunu tahliye etmeye başladı. 26 Şubat 1992’de ise, şehirdeki havalimanı nedeniyle stratejik bir öneme sahip olan Hocalı köyünde yaşayan 6-7 bin civarında Azeri’nin tahliyesi sırasında yaşanan Hocalı Katliamı yüzlerce insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Katliamda taraflar birbirlerini suçlasalar da 1990’dan beri bölgede faal olan Ebulfeyz Elçibey ve ona bağlı milislerin katliamdaki rolü hala tam olarak aydınlatılmış değil. Hocalı’ya 11, Ağdam’a ise 3.5 km uzaklıkta gerçekleşen katliamda, Helsinki Watch raporuna göre 130 erkek, 51 kadın, 13 çocuğun öldüğü,  300 kadar da rehin olduğu iddia ediliyordu. 

Azerbaycan’ın 2020’deki saldırıları

Eylül 2020’de Türkiye ve İsrail’in de askeri desteğini alan Azerbaycan ordusu Dağlık Karabağ’a askerî harekât başlattığını duyurdu. SİHA ve Heron tipi insansız hava uçaklarıyla Ermeni mevzilerini bombalayan Azeri güçleri 44 gün sonunda başta Şuşa olmak üzere birçok yerleşim yerini işgal ederek buraya Azeri nüfusun göç etmesini sağladı. İki tarafın da misket bombaları kullandığı çatışmalar sırasında yüzlerce asker ve sivil yaşamını yitirdi. Laçin koridoru dışındaki bölge Azerbaycan’ın kontrolüne geçti. 10 Kasım 2020’de Rusya’nın arabuluculuğuyla ateşkes yapılarak çatışmalı dönem sonlandırıldı. 

Aralık 2022’den itibaren Azeri bir grup “eko-aktivist”in Laçin koridorunu bloke etmesi ve Arstakh’a olan ikmal yolunun kesilmesiyle bölge tamamen ablukaya alındı. Gıda, ilaç, yakıt vb. Bir dizi ürünün ulaşmadığı bölgede insani kriz giderek derinleşti ve 19 Eylül’de Azerbaycan bir kez daha Karabağ’a saldırıya geçtiğini duyurdu.  Bu kez çatışmalar uzun sürmedi ve 20 Eylül’de ateşkes ilan edildi. 25 Eylül’de bir araya gelen Ermeni yönetimi ise yıl sonunda Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin feshedileceğini duyurdu. Azerbaycan güvenlik güçleri ise sivil halkın yaşam alanlarına girerek insanları göçe zorlayan bir taktik izledi. Bölgedeki Ermeni nüfusunun 120 bin olduğu tahmin edilirken 1 Ekim’de bölgeye ulaşan Birleşmiş Milletler komisyonu ülkede 50 ila 1000 Ermeni’nin kaldığını duyurdu. Azerbaycan Başsavcılığı, 1 Ekim Pazar günü eski Dağlık Karabağ lideri Arayik Harutyunyan hakkında tutuklama emri çıkardı. Eski bakanlar Ruben Vardanyan ve David Babayan da tutuklanmış durumda. Ermenistan bölgeden göç etmekte olan Arstakhlıları kabul etmekte gönülsüz davransa da Paşinyan yönetimi krizi çözmenin yollarını arıyor. Protesto gösterilerinin polis şiddetiyle bastırıldığı Erivan’da, Rusya ile ilişkileri bozulan yönetim ABD ile yakınlaşmanın yollarını arıyor. 

Türk Milliyetçiliği ve Zengezur Koridoru

2020’de başlayan Azerbaycan saldırganlığının bölgedeki dengeleri değiştirdiği şüphesiz ancak Azerbaycan bu politikalarında yalnız değil. Türkiye ve İsrail’in de içinde olduğu bir grup devletten silah alan Azerbaycan Nahçıvan üzerinden Ermenistan topraklarından da geçen bir koridor açarak Türk Dünyasının karayolu ile bağlanmasını hedeflediklerini bir çok kez dile getirdi. Erdoğan’ın da stratejik hedefimiz dediği Zengezur koridoru bölgedeki enerji ticaretini dramatik bir biçimde etkileme potansiyeli taşıyor. Öte yandan Türkiye’de faaliyet yürüten Cengiz, Limak, Kolin gibi holdingler Azerbaycan’da ve işgal edilen Arstakh’ta maden, yol yapımı, inşaat gibi sektörlerde ihaleler alarak servetini arttırıyor. Yaratılmak istenen milliyetçi ve Ermeni düşmanı puslu havanın bu gerçeklerin üstünü örtmek için köpürtüldüğü yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor.

Umut Mahir Özen

(Sosyalist İşçi)

 


Bültene kayıt ol