22 Şubat’ta Hocalı katliamının yıl dönümünü bahane ederek “Ermeni terörüne lanet mitingi” adı altında provokasyona hazırlanan faşistlere karşı, Kadıköy'de bir araya gelen çok sayıda ırkçılık karşıtı, geçtiğimiz hafta sonunun ardından bugün de stand açarak faaliyet yürüttü.
Kadıköy'deki kiliselerin önünde sabah 10:30'dan itibaren stand açan aktivistler, ırkçılık karşıtı bildiriler dağıtarak imza topladı. Yoğun yağışa rağmen standa farklı örgüt ve partilerden onlarca aktivist katıldı.
Marksist.org, faaliyet yürüten aktivistlere görüşlerini sordu:
DSİP Eşsözcüsü Meltem Oral:
"Türkiye'de Sünni Müslüman Türk olmayan, yani devletin anlattığı o tek tip kalıba sığmayan, halkların kardeşliğini ve çeşitliliğini oluşturan farklı kesimlere yönelik tehditkâr örgütlenmeler yeni değil. Bilhassa da Ermenilere karşı nefret ve düşmanlığı körüklemeye çalışanlar uzun yıllardır var. 2007'de Hrant Dink'in öldürülmesine neden olan iklimi yaratanlar, çok köklü bir devlet geleneğinin sürdürüldüğünü gösteriyor. 1915 Ermeni Soykırımı'ndan bu yana Ermenilere yönelik nefret her dönem güçlü tutulmaya çalışıldı. Ancak Dink'in öldürülmesinin ardından ırkçıların beklemediği bir gelişme yaşandı ve yüz binlerce kişi 'Hepimiz Ermeniyiz' diyerek sokağa çıktı. Bu aslında genel bir kırılmanın işaretiydi. Artık pogromlara, ırkçı saldırılara, cinayetlere, birlikte yaşadığımız Ermenilere yönelik düşmanlığa geçit vermemeye niyetli büyük kalabalıklar var. Kadıköy'deki bu standlar oldukça anlamlı. Daha önce hatırlarsak İçişleri Bakanı olduğu dönemde İdris Naim Şahin'in katılımıyla, doğrudan devletin desteğiyle benzer bir miting gerçekleştirilmişti. Biz Kadıköy yerelinde birlikte yaşadığımız Ermenilere yönelik nefrete izin vermeyeceğimizi söylüyoruz. Biz daha güçlüyüz. Bunu 2007'de veya her sene 24 Nisan'ın yıl dönümlerinde gösterdik. Türkiye artık Ermenilere düşmanlığın yapıldığı ve buna karşı hiçbir sesin çıkmadığı bir yer değildir. Irkçılığa karşı kalabalık bir şekilde tepki vermek oldukça anlamlı. Bunun sürmesi gerekir."
Caferağa Dayanışması'ndan HDP üyesi Ercan Demir:
"Bu stantta olmamızın gerekçesi, Hocalı Katliamı'nı bahane ederek Ermenilere ve diğer azınlıklara karşı Turancı Hareket'in yapmak istediği miting. Biz de buna karşı Kadıköy'de bu durumu teşhir etmek için buradayız. Bu yerelde Ermeni ve Rum dostumuz, yoldaşımız çok var. Onlara yalnız olmadıklarını göstermek istiyoruz. Şöyle bir durum da söz konusu: Ayın 22'sinde yapılacak olan miting ve duvarlardaki ırkçı yazılamalar tesadüf değil. Gezi'den sonra Kadıköy'ün muhalif kesimleri bir araya geldi. Eylemlilik alanı olarak düşünülen buraya devletin polisiyle ve paramiliter güçleriyle girme planı var. Bu yüzden tesadüf olmadığını düşünüyorum."
SYKP üyesi Bülent Uyguner:
"Kadıköy, Osmanlı'dan beri, halkların çeşitliliği anlamında İstanbul'un en mutena semtlerinden biri. Bu yüzden her türlü farklı halklar, farklı kültürler, farklı yaşam biçimleri burada görülebilir. Bu nedenle son günlerde ırkçılar buradaki çeşitli Türk olmayan yurttaşlara karşı duvarlara 'Türk değilseniz piçsiniz', 'Yaşasın ırkçılık' gibi nefret suçları içeren, halklara düşmanlık besleyen sloganlar yazmaya başladılar. Kadıköy'de bu güçlerin herhangi bir tabanı yok, bunlar paramiliter güçler. Duyduğumuza göre isimleri Kara Kalpaklar ve Turancılar diye geçiyormuş, Sedat Peker'den ve mafya örgütlerinden destek alıyorlarmış. Bana göre bunlar devletin özel istihbaratından destek almadığı sürece ortaya çıkamazlar. Yeldeğirmeni'nde bir yerleri varmış, arada 30-40 kişilik gruplar hâlinde yürüyorlarmış. Ancak bu sokaklar bizim, buralarda faşistleri gezdirmeyiz, ırkçılık yaptırmayız. Bu nedenle iki haftadır burada nöbet tutuyoruz. 22'sinde bunların bir yürüyüşleri varmış, ondan dolayı burada bir stand açmışlar. Bunu öğrendiğimiz andan itibaren sürekli burayı kontrol altına alıyoruz. Soykırımın 100. yıl dönümünde devlet destekli bir karşı propaganda faaliyeti yürütüyorlar. Biz de bunları önlemek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz."
Bağımsız aktivist Duygu Berber:
"Irkçılığa ve katliamlara karşı olduğumuz için burada toplandık. İnsanları ırkçılık yaparak etkilemeye çalışan kitleye karşı bir önlem alıyoruz. İnsanları bilinçlendirmek istiyoruz."
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.