Bir dönemin sonu

TÜSİAD, MÜSİAD ve beraberinde tüm sermaye çevrelerinin desteklediği Mehmet Şimşek’in kemer sıkma programı iflas etti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2018 borç krizinin ardından Tayyip Erdoğan tarafından ekonomi yönetiminin başına konan Berat Albayrak ve ardından Nureddin Nebati’nin “başarısızlıkları” üzerine gelmişti.

Bu başarısızlıkların temelinde Türkiye kapitalizminin işlemesini sağlayan “sıcak para”, yani döviz cinsinden kredileri bulamamaları yatıyordu.

Peki iki yıldır iş başında olan Mehmet Şimşek ne yaptı?

Yabancı sermayeyi Türkiye’ye piyasasına çekemedi.

Enflasyonu ikiye katladı, her ne kadar şimdi düştüğünü iddia ediyor olsa da.

Türk lirasını sabitlemek için, tıpkı öncelleri gibi o da Merkez Bankası döviz rezervlerini harcadı.

Üstüne üslük faizleri artırarak patronların iç borçlanma yollarını da kısıtladı. Daha da önemlisi, Şimşek döneminde Türkiye kapitalistleri dünya piyasalarında rekabet güçlerini kaybederken, borçlarını ödeyecek borç bulamamaları sebebiyle üretimi azalttı. Aynı zamanda geniş tanımlı işsizlik de arttıkça arttı.

Bunlar kapitalist ekonominin patronlar cephesindeki sonuçları. Bizi ilgilendiren ise işçilerin, emekçilerin, yoksulların hayatı.

Fatura işçilere kesiliyor

Zorlu Holding’e bağlı Vestel’de çalışan 2 bin işçinin işten atılması, gerçek durumumuzun bir özeti gibi adeta.
Türkiye’nin en zengin 59. kişisi olan Mehmet Nazif Zorlu’yu İsrail devletiyle olan karmaşık iş ilişkilerinden tanıyoruz.

Döviz cinsinden aldığı krediler, kurdaki artışlarla birlikte katlanırken, Zorlu tüm kapitalistler gibi çözümü küçülmede arıyor. Zorlu Center’ı satmaya çalışıyor, fakat alıcı bulamıyor. Küçülmekten anladığı da şirketlerinde çalışan 20 bin işçiden 2 binini işsiz bırakmak ki 600’den fazla işçi şimdiden atılmış durumda.

Türkiye’nin en zenginlerinden birinin borç krizinde başvurduğu yöntem, faturayı işçilere kesmek. Bu durum sadece Vestel’de değil, onunla bağlantı yan sanayide çalışan çok sayıda işçinin de işini kaybetmesine yol açacak. Ama Mehmet Nazif Zorlu servetinden hiçbir şey kaybetmeyecek. Üstelik tek iştirak alanı elektronik ürünler/beyaz eşya olmadığı için holdingine bağlı şirketler büyük kârlar elde etmeye devam edecek.

Zorlu Holding bunun yegane örneği değil. İşten çıkarma dalgası aylar önce tekstil sektöründe başladı. İhracat yapan tekstil fabrikalarında üretim kısıldı ya da tamamen durdurularak Mısır gibi bazı ülkelere kaydırıldı. Tekstil sektöründe çalışan işçilerin önemli bir bölümü asgari ücretin altında aylık gelire sahipken çoğu işçinin ücreti asgari ücret seviyesinde seyretmeye devam ediyor.

AKP ise bir yandan kamu kaynaklarını kullanarak bu kapitalistleri ayakta tutmaya çalışırken, diğer yandan homurdanan patronlara sopa gösteriyor.

İşçilere yapılanları Antep Başpınar’da gördük. Grevleri yasaklandı, direniş çadırları söküldü, sendikacılar tutuklandı.
Borç krizine çözüm bulamayan AKP iktidarının temsilcisi Şimşek ise tüm işçileri ve halkın çoğunluğunu daha da fakirleştiriyor.
Fakat yolun sonu geldi. Yıkılan korku duvarlarının arkasında gelir adaletsizliğine öfkeli ve insanca yaşam isteği duyan milyonlar, bir arada duruyor.

(Sosyalist İşçi)

son yazıları

Marksizm 101 - Sosyalistler ve sendikal hareket
Grev bir turnusol kağıdıdır
Beyaz Saray’ın düşman kardeşleri

ilginizi çekebilir

turkiyeyi-anlamak-icin-ogretici-bir-olay-izmir-grevi
Marksizm 101 - Sosyalistler ve sendikal hareket
izmir-de-grev-krizi-cemil-tugay-yeni-onerisini-acikladi-disk-genel-is-i-masaya-davet-etti (1)
Grev bir turnusol kağıdıdır
Vegas-cybertruck-DB-250102_1735813211197_hpMain_16x9
Beyaz Saray’ın düşman kardeşleri